Son dakika Fenerbahçe haberleri... SABAH Spor yazarları Gürcan Bilgiç ve Ömer Üründül, 2-2 biten Fenerbahçe-Antwerp karşılaşmasını değerlendirdi. Usta isimlerin gündeminde Fenerbahçe'nin ortaya koyduğu futbol, Mesut Özil'in performansı ve teknik direktör Vitor Pereira'nın tercihleri vardı. İşte son dakika haberinin detayları...
ÖMER ÜRÜNDÜL - FATURA VİTOR PEREIRA'YA AİT
Maç, F.Bahçe için moral bozucu bir senaryo ile başladı. İkinci dakikada skor dezavantajı… Üstelik golü atan da Samatta'ydı. Belli bir süre şok yaşandı, bir türlü oyuna adapte olunmuyordu. Sonra etkili pres ile kontrol ele alındı, kornerden skora denge geldi, baskı arttı tempo yükseldi.
Valencia, kendine yapılan penaltıyı kaçırdı, devre sonunda yine kendisine yapılan penaltı ile takımı öne geçirdi. Bir teknik direktörün ilk yarının bir röntgenini çekmesi lazım. Mesut yürüyor, Berisha bir şeyler yapmak istiyor ama katkı sıfır. Ve bütün yükü sınırsız enerji ile Valencia çekiyor.
İki kişi görevleri paylaşmadığı için diğer oyuncular da yıpranıyor. Burada teknik açıdan yapılacak ilk iş, devre arasında Rossi'yi alıp, Mesut veya Berisha'dan birini çıkarmaktı. İkinci devrenin ilerleyen kısa bölümünde de diğer oyuncuyu çıkarıp Pelkas'ı almak…
Bu durumda yenik durumdaki rakip, mecburen risk alacağı için zamanında bu hamleler yapılsa F.Bahçe golü yemeden 3. golü bulabilirdi. Ama hiç değişiklik yapılamadan beraberlik golü geldi. Sonrasında rakip tabii ki kapanacaktı. Pereira bu sefer 4 oyuncu birden değiştirdi.
Ondan sonra oyunu geride kabul eden rakibe karşı 1-2 cılız pozisyon ve iki puan daha kayıp! Bu maçın faturası tamamen Pererira'ya aittir. Sahada varlığı ile yokluğu belli olmayan Mesut çıkarken sinirlenip protestolara başladı. Ben sezon başında söyledim; F.Bahçe ve Pereira için en büyük tehlike Mesut Özil'dir diye. Ama medyanın geneli, "Mesut da Mesut" diyor.
GÜRCAN BİLGİÇ - YETERSİZLİK!
Pazar günü yaşananlardan sonra dün akşam Avrupa kupaları için bir grup maçı olmaktan çıktı, F.Bahçe'nin "İşte bu benim" diye haykıracağı bir sınava dönüştü. Başkan Ali Koç, yenilgiyi getiren hakem kararlarıyla ilgili protestosunu yapıp; "Bu takım şampiyon olacak" dediğinde, bunu perçinleyecek bir performans gerekiyordu.
Bakın; "Kazanmalılardı" demiyorum, sahadaki oyunun, hakem oyunları olmadan neler yapabileceğini göstermesini bekledim. Elbette bunu anlayacak bir de teknik adam olması gerekiyordu. Taraftarın kalbini okşayan, "Aile için savaşacağız" diyen Pereira'nın takımı, ilk 45'te yüzde 56, ikinci de 57 ile topu rakibe verdi.
Skor 2-2'ye geldiğinde rakam 63'dü. "At golü, yat üstüne" formülü vardır. Maç da kazandırır size. Ama takımı şampiyon yapmaz. Büyük takımın, küçük hocasıysanız sadece tribünlere oynayarak yaparsınız işinizi. Size inanacak saflıkta destekleyenler de bulursunuz.
Kazanmalısınız, topu en iyi kullanan iki oyuncunuzu; Mesut ile Sosa'yı kenara alıyorsunuz. F.Bahçe'nin ruhundan haberiniz yok belli, takımı da tanıyorsunuz. Belçika'nın sıradan, en önemli gol silahları sizin "beğenmedikleriniz" olan bir takım var karşınızda. Ama, o ne; beğenmediğiniz Samatta ile yerine aldığınız Berisha arasında fark yok.
Bu durumu yaratan ikinci yarıdaki teslim oluştur. "Skoru koruyalım, hızlı hücumla skor yapalım" ritmi yakalamışken, bu maç doğru akıl değildi. Duran toptan golü yedik diye mazeret yapmasın birileri. F.Bahçe iki golü de duran toptan buldu. Bütçe küçülebilir ama F.Bahçe'nin vizyonu-hedefi hep aynıdır.
Bu geleneğin farkında olamayan, oyuncu değiştiren ama oyunu değiştiremeyen bir teknik adam var kenarda. Yukarıda eleştirdiklerimi yaparak kazandığı maç da oldu. "Böyle olmaz" diyenler olarak sesimiz kısık kaldı. Bunu fark edemeyip uyarmayanlar da "yönetici" şu anda. Çift taraflı "yetersizlik" ile karşı karşıyayız…