Türkiye'de iz bırakan futbolcuları ağırladığımız serimizin ilk bölümünde Beşiktaş'ın siyah beyazlı formayla iki kez şampiyonluk yaşayan Andreas Beck'i konuk ettik. İstanbul'u, Beşiktaş'ı, taraftarı unutumadığını söyleyen Beck, Süper Lig'de kendisini en çok zorlayan oyunculardan da bahsetti. İşte o keyifli röportajın tamamı...
Andreas merhaba hoş geldin, davetimi kabul ettiğin için teşekkür ederim. Seni burada ağırlamak benim için bir onur. Nasılsın? Neler yapıyorsun? Belçika'da lig nasıl gidiyor senin için?
Çok teşekkür ederim, Benim için de seninle konuşmak her zaman bir onur. Çok iyiyim, antrenmandan yeni çıktım. Şu an milli takım arasındayız ve önümüzdeki hafta sonu Antwerp maçımız var. Yoğun bir tempo ve mücadelenin içinde olduğumuzu söyleyebilirim.
Peki bu temponun içinde kendini rahat hissediyor musun? Nasıl hissediyorsun?
Çok iyi hissediyorum çünkü çok güzel başlangıçlar yaptık. Altı maç oynadık ve şu an ikinci sıradayız. Birçok insan bu duruma şaşırdı ama bizim oldukça iyi bir ekibimiz var ve iyi oynuyoruz ama tabii ki önemli olan bu istikrarda devam edebilmek.
Eski bir Beşiktaş oyuncusu olarak bize biraz o günlerinden bahsedebilir misin? Burada iki sene yaşadın, bu senin için nasıl bir tecrübe oldu?
Benim için çok iyi ve rekabet dolu bir tecrübeydi. Bireysel olarak değerlendirdiğimde ise, ailemin de İstanbul'da çok güzel zamanlar geçirdiğini söyleyebilirim zaten kızım da orada doğdu. Beşiktaş ailesi ile de Türkler ile de çok güzel anılarım olduğunu söyleyebilirim. Beşiktaş'ta oynadığım dönemde iki kere şampiyonluk elde ettik ve hem Türkiye liginde hem de Avrupa'da harika oyunlar ortaya koyduk. Totalde baktığımda hem benim için hem de ailem için tam anlamıyla muhteşem bir tecrübeydi.
Türkiye'de olmayı, İstanbul'u ve Beşiktaş'ı özlüyor nusun?
Evet çünkü o günleri çok fazla düşünüyorum. Burada Avrupa'nın ortasındayım ve hava hep bulutlu, kapalı ve yağmurlu. O yüzden özellikle hava durumunu çok fazla düşünüyoruz. Ama tabii İstanbul'un kendisini de özlüyorum ve Beşiktaş'ı takip etmeye de devam ediyorum. Karmakarışık duygular içerisindeyim aslına bakarsan çünkü bir yandan benim için çok güzel günlerdi, diğer bi taraftan da burada ailemleyim, üç çocuğum var ve hayatımızda yeni bir sayfa açıldı. Kim bilir belki ileride tekrar bir araya geliriz!
Çarşı seni çok seviyordu ve Türk hayranların hala sana sosyal medya üzerinden ulaşmaya çalışıyorlar. "Beşiktaş'a gel" ve "Sarı kartal" gibi mesajlar gönderiyorlar sana. Senin de onlara iletmek istediklerin var mı? Hatta istersen mesajını Türkçe de söyleyebilirsin!
'BEŞİKTAŞ AİLESİNİ ÇOK ÖZLEDİM'
Ben Beşiktaş ailesini çok özledim! Aslında Türkçe devam edebilirdim konuşmaya ama olsun:) Şunu söylemek isterim ki ben Beşiktaş taraftarına çok büyük saygı duyuyorum ve onlar bana hem çok sevgi gösterdiler hem de takdirlerini sundular. Tabii bunun kaynağının benim tarafımdan dürüstçe çalışıyor olmamın ve her zaman Türk kültürüne ve insanlarına çok büyük saygı duyuyor olmamdan kaynaklandığını düşünüyorum. Ben Türklerin yaşam tarzına uygun yaşamaya özen gösterdim ve hala daha onlarla aynı şekilde iletişim kurmaya devam ediyorum, onlar da bana aynı şekilde sevgilerini ve saygılarını göstermeye devam ediyorlar. Bu da benim çok hoşuma gidiyor.
Evet hala bazen Instagram'da paylaşımlarının altına da Türkçe açıklama yazmaya devam ediyorsun hatta bunu çoğunlukla yapıyorsun.
Evet çünkü bunu yapmam gerekiyor. Ben Beşiktaş'a ilk transfer olduğumda özellikle sosyal medyada bu kadar geniş bir kitleye sahip değildim. Bu konuda onlara minnettarım çünkü beni sosyal medyayı aktif kullanmam konusunda çok desteklediler ve onların sayesinde etkileşimin de başarılarım da artışa geçti. Burada da beni destekleyen çok fazla insan var o yüzden bunu yapmaya devam edeceğim.
Sence Beşiktaş Avrupa'daki rakiplerine karşı nasıl bir performans sergileyecek? Grupları genel olarak değerlendirecek olursan neler söylemek istersin?
Avrupa'da üst düzey seviyelerde oynamak, özellikle Şampiyonlar Ligi'nde performans göstermek her zaman çok zorlu ve rekabetçi mücadeleler oluyor. Beşiktaş geçtiğimiz sene önemli bir başarıya imza attı ve şimdide genç oyunculara biraz daha yer vererek yeni bir yapılandırmaya da gidiyor. Bunun yanı sıra bu sene iyi transferler de yaptı o yüzden ilginç mücadeleler izleyebileceğimizi düşünüyorum. Onları bu seviyede ve Lizbon, Dortmund, Ajax gibi üst düzey takımlarla oynarken görmek beni heyecanlandırıyor. Ama tabii diğer takımlar için de bu seviyelerde, büyük stadyumlarda ve taraftarların karşısında oyun sergilemek her anlamda son derece heyecan verici. Bildiğim kadarıyla Fenerbahçe de iyi bir gruba düştü, Belçika takımlarından bizim de haftaya karşılaşacağımız Antwerp'e karşı da oynayacaklar. İyi bir mücadele olacağını düşünüyorum o yüzden bütün bu maçları izleyeceğim için oldukça heyecanlı olduğumu söyleyebilirim.
Senin eski takımın Stuttgart Fenerbahçe'nin genç oyuncusu Ömer Faruk Beyaz ile anlaştı. Mesut Özil de Fenerbahçe forması giyiyor. Bu iki isim için yorumların neler olur?
Evet, haberlerde Stuttgart'ın Ömer Faruk Beyaz'la anlaşma ihtimali olduğunu görmüştüm ve buna sevinmiştim çünkü Stuttgart'ın özellikle genç yeteneklere neler katabileceklerini ve bu anlamdaki kapasitelerinin yüksek olduğunu biliyorum. Onlara sahada zaman vermek ve kendilerini bu platformda geliştirip bütün potansiyellerini ortaya koyabilmeleri için her türlü imkanı sağlamaya çalışacaklarına eminim. Ömer Faruk Beyaz da potansiyeli çok yüksek oldukça genç bir oyuncu ve onun performansını hazırlık maçlarında, antrenmanlarda ve YouTube'da görmek mümkün oluyor.
'MESUT'UN TÜRKİYE'YE DÖNMESİ İYİ OLDU'
Stuttgart onu doğru çalışmalarla ilerleyen yıllarda çok üst seviyelere taşıyabilecek bir kulüp. Bunu haricinde Mesut gibi ful kapasiteli bir oyuncunun Türkiye'ye geri dönmesi o dönemin en çılgınca şeylerinden biri oldu ama bence Türkiye'nin ligde yıldız seviyesindeki bir oyuncuyu barındırıyor olması açısından da iyi oldu. Ben Türk takımlarının Avrupa'da iyi işler yapabileceğine inanıyorum. Evet hak eden ve en iyi olan kazansın tabii ama "İnşallah Beşiktaş kazanır!":)
Sen futbolu çok uzun zamandır oynuyorsun ve eminim pek çok özel an da yaşamışsındır ama ben senin en unutulmaz maçlarını ve onların sana gerçekten ne ifade ettiğini çok merak ediyorum.
Profesyonel futbol kariyerimdeki on yedinci yılımdayım. Her zaman kulüp ve ülke değiştirdiğinde, o sahaya ilk defa çıktığında ve başarılar, şampiyonluklar elde ettiğinde o heyecanı yaşıyorsun, aklında kalıyor ama benim için en önemli anılarımdan biri yeni stadyumda Arminia Bielefeld karşısında çıktığım ilk profesyonel maçımdı. Gerçekten o hisleri ve anları tarif edebilecek sözler yok.
'BENFİCA MAÇINDAKİ O ANLAR OLAĞANÜSTÜYDÜ!'
Bunun haricinde Beşiktaş'ta forma giydiğim dönemde çıktığım Benfica karşılaşmasını söyleyebilirim. Atmosfer gerçekten inanılmazdı ve ilk yarıyı 3-0 geride bitirip, ikinci yarıda skoru 3-3 beraberliğe taşıdığımız anlar gerçekten olağan üstüydü. Bunu ömrüm boyunca unutmayacağım. Ayrıca Alman milli takımıyla da inanılmaz güzel tecrübeler yaşadım o yüzden pek çok önemli unutulmaz anım olduğunu söyleyebilirim aslında.
Şampiyonluklar yaşamak ve o kupaları kaldırmak senin için inanılmaz bir duygu olmalı. Anımsadığım kadarıyla 10'dan fazla kupa kazandın, bunca zaferden sonra nasıl hissettin? Neler söylemek istersin?
Kazanma duygusu her zaman sana güven veren bir duygudur ve sana bir şeyleri doğru yaptığını gösterir ama aynı zamanda kazanma duygusu senin bütün sırlarını bilir. Kazandığın anda önündeki diğer maçları düşünmek zorundasın çünkü eğer tembellik yaparsan, kendinle, vücudunla, takım arkadaşlarınla yarışmazsan düşüşe geçersin. Demek istediğin kazanmak her ne kadar çok güzel bir his olsa da öte yandan bir o kadar da acımasız. Her zaman durmadan ilerlemeye ve çalışmaya devam etmek zorundasın. Benim en büyük başarım sadece kaldırdığım kupalar ve şampiyonluklar değil aynı zamanda elde ettiğim tecrübeler ve uzun zamandır devam eden profesyonel kariyerimin ilerlediği yön oldu. Dolayısıyla benim aslında en çok önem verdiğim değerler bunlar.
'OZAN KABAK, ÇAĞLAR VE CENGİZ ÜNDER ÇOK YETENEKLİ...'
Tabii oldukça yakından ilgileniyorum. Derbileri, taraftarları, transferleri, kulüpleri, Avrupa'daki mücadelelerini hep takip ediyorum. Arkadan gelen çok önemli genç yetenekler de var ve ben Türk futbolunda çok yetenekli genç oyuncular olduğuna inanıyorum. Burada da altyapıdan ve alt kategorilerden gelen pek çok yetenekli genç oyuncu var. Premier Lig'de de Ozan Kabak, Çağlar Söyüncü, Fransa'da Cengiz Ünder gibi isimleri görebiliyoruz. Yani sizde de aslında milli takımda görev yapıp yurt dışında forma giyen pek çok yetenekli oyuncu var. Ayrıca Almanya'dan Beşiktaş'a transfer olan Kenan Karaman var ondan önce Cenk Tosun var ve benim için bunları takip etmek son derece ilginç ve keyifli oluyor ama tabi ben daha çok Beşiktaş'taki eski takım arkadaşlarımı yakından takip ediyorum!
Özellikle Atiba Hutchinson'ı hala bu seviyelerde oynarken izlemek benim için inanılmaz bir duygu.Bu isimleri hala buralarda görebilmek beni gerçekten çok mutlu ediyor. Bir Kulübe gelip sadece oynayıp gidemezsin: Bu ailenin izlerini taşıyor olman ve ona değer vermen gerek. Eğer uzun vadeli olmak istiyorsan atmosferin havasını sonuna kadar içine çekmeli ve o kulübü yaşıyor olmalısın. Necip, Atiba ve Gökhan Töre gibi isimleri de bu anlamda sahnede görebiliyor olmak bana mutluluk veriyor.
Peki onlarla sıkça iletişim kuruyor musun?
-Hayır maalesef. Bazen yaşıyoruz hepsiyle ama sen de biliyorsun ki herkesin kendi hayatı var, herkes çok yoğun o yüzden sürekli olarak iletişim halinde olmak pek mümkün olmuyor. Sakatlıklarımız olduğunda ya da takım değiştirdiğimizde birbirimize bu hususlarda yazdığımız oluyor.
'BENİ EN ÇOK ZORLAYAN OYUNCULAR CENGİZ ÜNDER, NANİ VE PODOLSKİ OLDU'
Türkiye Süper Ligi'nde mücadele ettiğin dönemde seni en çok zorlayan Türk oyuncu kim oldu?
-Sanırım Başakşehir'de oynadığı dönemde Cengiz Ünder oldu. Onlar bize karşı oldukça mücadeleciydi ve iyi bir kadroya sahipti. O da kanat oyuncusuydu ve bizi gerçekten çok zorladı. Nani ve Podolski gibi oyuncuları da unutmamak lazım tabii. Onun dışında Van Persie ve Eto gibi oyuncularla da oynamak benim için iyi bir tecrübe oldu.
Bunun için kendini şanslı hissediyor musun?
Evet kesinlikle hissediyorum. Özellikle Beşiktaş'ta geçirdiğim iki sezonda da şampiyon olmak benim için çok kıymetli.
Röportajımızı bitirmeden önce sana sormak istediğim son bir soru daha var: İleride Türkiye'de antrenörlük yapmayı düşünür müsün? Futbolu bıraktıktan sonra kendini nerede görüyorsun? Teknik direktör olmak gibi bir düşüncen var mı?
Evet bu çok güzel bir soru ve otuz yaşımdan sonra bu tarz sorularla daha da çok karşılaşmaya başladım. Şu an otuz dört yaşındayım ama hala sahaya çıkmaktan, soyunma odasında olmaktan ve mücadele etmekten büyük keyif alıyorum. Ama tabii futbolu bıraktığım zaman illa bir gün gelecek ve antrenörlük yapmayı düşünüyorum. Kendimi Türkiye'de teknik direktörlük yaparken de hayal edebiliyorum buna şüphe yok. Eğer aktif sporculuk hayatımdan sonra kariyerim bu şekilde evrilirse kendimi kesinlikle bunu yaparken düşünebiliyorum.