Sabah Spor yazarları Bülent Timurlenk, Levent Tüzemen, Erman Toroğlu, Ahmet Çakar ve Ömer Üründül, Galatasaray'ın deplasmanda Gençlerbirliği'ni Halil Dervişoğlu ve Emre Akbaba'nın golleriyle 2-0 yendiği maç, Galatasaray-Beşiktaş derbisi ve Süper Lig'deki şampiyonluk yarışını değerlendirdiler. İşte usta isimlerin yorumları...
BÜLENT TİMURLENK - YOL AYRIMI
Galatasaray iki ay önce bu stadyuma geldiğinde 8 maçlık galibiyet serisini arkasına almış, liderlik koltuğunda oturuyordu. Ankaragücü maçına çıkarken hafta içinde Belhanda ile yollarını ayırmışlar ve o hafta son sıradaki Başkent ekibi karşısında seriyi 9 maça çıkarmak için net favori idiler. Yokuş aşağı frenlerin patladığı 90 dakika oydu.
Sonrasında kendi sahasında 4 maç arka arkaya kazanamayan Galatasaray aslında 4-3'lük Rize yenilgisiyle yarışa kafa olarak veda etmiş ama Beşiktaş'ın üç maçtaki 7 puanlık kaybı ile matematiksel olarak yarışın içinde kalmıştı. Üstüne bir de 29 Mayıs'ta yapılıp yapılmayacağı belli olmayan bir seçimin kulislerini de eklerseniz her şey bu takıma "çok fazla" geldi.
Altından kalkamadılar. Şampiyonluk hesabı hâlâ devam ediyor olabilir ama sanıyorum dün sarı-kırmızılı taraftarlar da 90 dakikayı "seneye bu takımda kimler kalır" filtresi ile izlemişlerdir. Galatasaray bir yol ayrımında.
Ya bonservis maliyeti olmayan, kontratı biten ama performansları tartışmalı Ömer, Emre Akbaba gibi isimlerle yeni sözleşme yapacak ya da oyuncu kiralamaya devam edecek. G.Birliği için önde oldukları Kayseri deplasmanı ve evlerinde 2-0 öne geçtikleri Sivasspor maçında kaybettikleri 5 puan dün sahadaki çaresiz takımın yakın geçmişteki hasarıydı.
G.Saray yine ilk 45 dakikada pozisyon bulmakta zorlandı ama oyunu bu kadar tek taraflı oynarsanız kaderinize razı olursunuz. Önce Halil, sonra Emre Akbaba'nın golleri ile maç bitti. Derbilerin favorisi olmaz derler. Klişedir. Hafta sonu derbinin favorisi Beşiktaş... G.Saray'ın buna bir itirazı var mı cumartesi akşamı göreceğiz.
LEVENT TÜZEMEN - ŞAMPİYONLUK ŞANSI MUCİZE
Fatih Terim'in yerli ağırlıklı kadroyu seçmesi ve Babel'i ilk 11'de başlatması G.Saray'da oyun aidiyetini ve oyun üstünlüğünü sağladı. Özellikle Babel gibi bir tecrübenin ayağındaki topları dikkatli kullanması, egoistliğe kaçmaması, arkadaşlarını sürekli oyunun içine çekmesi olumlu bir davranıştı.
G.Birliği'nin 1-9-1 düzeninde kontratak kovalayan anlayışı G.Saray'ın oyuna ve topa hükmetmesini sağladı ama pozisyon üretmesini zorlaştırdı. G.Saray kilidi nasıl açacaktı? Ya duran toplardan ya da dışarıdan atacağı şutlarla.. Tek olumlu pozisyon Şener'in ortasında Babel'in arka direkte bomboş pozisyonda topu kafayla kaleye gönderememesiydi.
Fatih Terim, Halil'de ısrar ederek doğru yapıyor. Genç, yetenekli, çalım becerisi çok fazla olan Halil'in tek eksiği içine kapanık olması, sürekli konuşmaması. Ama Halil kilidi açan golcü oldu; yumuşak ayak bilekleri ile önüne aldığı topta sol ayağı ile köşeye golcü vuruşu yaptı.
Emre Akbaba'nın çalışkanlığı, Marcao'nun riske girmeden oynaması, Donk'un dikkatini savunmaya vermesi Galatasaray'ın doğruları idi. Şener'in orta becerisini maalesef Ömer Bayram soldan katıldığı ataklarda gösteremedi. Emre Akbaba'nın attığı golde vuruş tekniği mükemmeldi.
G.Saray'ın şampiyonluk şansı mucizelere kaldı. Beşiktaş'ın Hatay'ı farklı yenmesi G.Saray'ı ilk önce ikinciliği kovalayacak duruma getirdi. Fakat G.Saraylı oyuncuların sezon finali Beşiktaş'a karşı gerçekleşecek. Terim'in Onyekuru'yu Beşiktaş maçına hazırlaması lazım.
Kapanan takımları açabilmek için Onyekuru'ya ihtiyaç var. Ayrıca diripling yapabilen oyuncu Galatasaray'da yok. Herkes ayağa pas yapıyor, araya oynamaya çalışıyor ama topla da rakip sahaya hızlı gitmek gerekir. Beşiktaş önünde Onyekuru bu özelliği ile ön plana çıkabilir.
ERMAN TOROĞLU - OYNANAN FUTBOL TAM BİR FİYASKO
Galatasaray diyor ki: Beşiktaş puan kaybederse bir ihtimal şampiyon olurum… Ben de diyorum ki, eğer bu futbolla Galatasaray şampiyon olup Beşiktaş olamayacaksa vah Türk futbolunun haline... 90 dakika maç izledim, işkence gibi.
İlk devre Galatasaray'ın attığı golden başka pozisyon yok. O da hazırlanmış bir pozisyon değil, golü atan oyuncunun şahsi becerisi. İkinci yarı biraz daha kımıldadılar. Galatasaray'ın kadrosunda Gençlerbirliği'ne göre haliyle daha iyi oyuncular var. Ama oynadığı oyun fiyasko.
Sakın skora aldanmayın çünkü Gençlerbirliği, Galatasaray kalesinde 90 dakika tehlike yaratamadı. Yani Muslera'yı hiç görmedik. Yaptığı tek kurtarış yok. Ben bu yazıyı yazdıktan sonra iki takımın teknik adamları da kim bilir maçtan sonra neler söyleyecektir. Veya hafta boyunca basın kim bilir neler yazacaktır? 'Galatasaray kendine geldi, net galibiyet' diye...
Gençlerbirliği için söylenecek tek şey var, çok kötü yönetildiler rahmetli İlhan abiden sonra. Bir yahudinin oğlu satılık bir emlak almaya gidiyor, babası soruyor oğluna 'Oğlum burayı almaya gidiyorsun da bu emlak alacağın insana babasından mı kalmış yoksa kendi mi almış' diye. 'Çünkü eğer kendi almışsa işin zor, kolay kolay satmaz ama babadan kalmışsa merak etme alırsın. Büyük para verme' diyor. İşte Gençlerbirliği'nin hali de şu an bu.
Benzetme tam uyuyor. Dün gece hakemlik maç olmadı çünkü kritik maç olmadı. Olsa ne olurdu bilinmez. İşte böyle bir ligimiz var. Bu işkenceyi çekmeye devam ediyoruz. Allah'tan Beşiktaş diye bir takım var da onun maçlarından keyif alıyoruz.
AHMET ÇAKAR - GEDSON'A KIRMIZI KART ÇIKMALIYDI
Galatasaray her zamanki gibi... Çok büyük iştah yok ama kazanıyorlar. Bu Galatasaray için şampiyonluk çok zor diyebiliriz ama bir-iki genç oyuncusu Galatasaray için gelecek demek. İlki Halil Dervişoğlu. Bonservis problemi giderilir mi bilmem ama giderilirse büyük kazanç olur.
Attığı gol de büyük bir klas göstergesi. Topu alışı, dönüşü ve şutu. Kolay değil 21 yaşında bir delikanlı yapıyor bunları. Diğeri ise Kerem… Futbolu olgunlaştıkça çabukluğu, tekniği ve oyun zekasıyla çok önemli bir yere gelebilir. Onun haricinde baktığımızda Terim kırgın, bu soğukluk oyunculara da sirayet etmiş. İlk yarı pozisyon yok.
Sadece Halil'in attığı gol var. Galatasaray ikinci yarı biraz daha kıpırdandı. Akbaba'nın golü çok güzel ama asist yine Halil Dervişoğlu'na ait. Sonuçta Galatasaray gelecek haftaki Beşiktaş maçını bekliyor. Kazanmak isteyecekler, kazandıktan sonra da Beşiktaş'ın sonraki maçlarından puan kaybını. Bence artık Galatasaray için mücadele lig ikinciliği için olmalı.
Yoksa Beşiktaş ile Galatasaray'ın oynadığı futbola bakıyoruz, coşkuya, arzuya bakıyoruz çok büyük fark var. Galatasaray asla böyle değildi ama soğukluk başta Fatih hocadan tüm takıma yansımış gibi görünüyor. Gençlerbirliği için fazla iyi şeyler söyleyemeyeceğiz. Muhtemelen düştüler.
Rahmetli İlhan Cavcav'ın kemiklerini sızlatıyorlar. Düşünce çıkmak çok zor ve görünen o ki Gençlerbirliği'ni çok kötü günler bekliyor. Hakem Halis Özkahya'ya soruyorum, Gedson Fernandes'in yaptığı hareket sarı mı, kırmızı mı? Sarıysa niye sarı? Koyarak geliyor, ani atağa çıkmak isteyen rakibine uçarak topu hiçbir şekilde düşünmeksizin ayak bilek karışımı basıyor. Bence kırmızı. Sarı vermek eyyamdır.
ÖMER ÜRÜNDÜL - SANKİ İDMAN MAÇI GİBİYDİ
Gençlerbirliği'nin takım presinin çok yetersiz olduğunu bildiğimden oyunun genelde nasıl şekilleneceği belliydi. Galatasaray ilk dakikadan itibaren oyunu karşı alana yıktı, çok rahat pas yaparak üçüncü bölgeye çok adamla geldiler ama yine üretkenlik sıkıntısı vardı. Halil'in devre sonundaki 18 dışından güzel golüne kadar aklımda kalan tek pozisyon, Babel'in arka direkte bomboş kaçırdığı kafa vuruşuydu. G.Birliği iyi yerleşimli bir takım savunması uyguladı.
Ama aşırı risk alacağını bildikleri Galatasaray karşısında planladıkları geniş alan kontrataklarının hepsini berbat etmek için adeta uğraştılar. İkinci yarının başında Emre Akbaba'nın kaliteli ayak içi vuruşu ile gelen ikinci golle maç bitti, G.Birliği tamamen dağıldı.Galatasaray çabuk ataklarla 90 dakikanın sonuna kadar gol peşinde koştu. Kaçırılanlar olmasa büyük fark oluşabilirdi. Sonuçta Galatasaray hırslı, tempolu bir futbol sergiledi. Rakibini hiç oynatmadı. İlk yarıda Babel bütün hücum aksiyonlarının içinde olan 1 numaralı isimdi.
Ben haftalar önce "Mohamed Mostafa bu işi bırakmış, büyük fiziki düşüş içinde" diye görüş belirtmiştim. Artık Fatih Terim de bunu iyice anlamış ki bu rahat maçta bile 85 dakika yanında oturttu! Gençlerbirliği artık kaderi ile başbaşa kaldı. Teknik direktör Özcan Bizati her beyanatında 'Biz sonuna kadar savaşacağız' diyor. Ama ben bu tablonun tam tersini gözlemledim dün. Lima, Sefa, Sio'nun pefrormansları yürekler acısı idi. Bu durumda da zaten Stancu ne yapabilirdi ki? Halis Özkahya'nın genel yönetimi iyiydi ama Gedson'un Candeias'a yaptığı harekete kırmızı kartı vermeye cesaret edemedi. İptal edilen golde ise VAR'ın kararı yanlıştı.