ERMAN TOROĞLU - FUTBOLDA BARAJ NE DEMEK, ANLATAYIM!
Bazı şeylere inanamıyorum. Yıllarca futbolun içinde olunca; şu andaki bazı profesyonellere inanmak mümkün değil. Bu söyleyeceğim: v takım, y takım, z takım; ismi hiç önemli değil. Buralarda oynayan futbolcular... Rakip serbest vuruş kazanıyor, ceza alanının civarında baraj yapıyorsunuz. Barajın manası ne; suyu tutacak, insanların suyu olmadığı zaman da su ihtiyacını karşılayacak. Yani su geçmesin. Peki futbolda baraj ne demek? 'Kaleye gol girmesin' diye topun geçmesini engellemek.
Ama bakıyorum futboldan binlerce Euro kazanan futbolcular, futbol topundan korkup, 'baraj' denen engeli açıp golü yiyor. İnanamıyorum! DEMİRDEN KORKUYORSANIZ TRENE BİNMEYIN! Serbest vuruşlarda futbolcular, yüzleri topa dönük olarak barajı kuruyorlar.
O futbol topu insanın alnına, suratına, göğsüne, dizine gelirse; zaten yaratan, insanın ön tarafını korumaya almış. Alın, elmacık kemiği, göğüs kafesi, diz kapağı gibi... Ama arkanı dönersen daha zayıf... Çünkü orada fazla koruma yapmamış yaratan... Tehlikenin önden geleceğini daha fazla gördüğü için vücudu korumaya almış.
Futbolculara bakıyorum, sırtlarını dönüyorlar, yan dönüyorlar, top aralarından geçip gidiyor. O zaman futbolcu olmayın arkadaş! Bakınız maçı yazacaktım, insan vücudundan bahsediyorum. Ama niye! Arkadaş, toptan korkuyorsan, futbolu bırak! Bunu yalnız barajı bozan Malatyalılar için değil bu işi yapan tüm futbolcular için söylüyorum.
Erol Bulut gitti... Emre geldi... Bir değişim yok. Eğer bu Fenerbahçe ve eğer bu Galatasaray oynadıkları bu futbolla şampiyon olacaklarsa vah Türk futbolunun haline! Sergen Yalçın, Beşiktaş'ta işe Sergen ile başladı. Ama son zamanlarda Sergen'i bıraktı, Fatih gibi olmaya özendi. Bak Sergen; kendin gibi ol. Hayatta kopyalar iş yapmaz. Evvelki gün Beşiktaş'ı seyrettim, dün akşam da Fenerbahçe'yi... İki takım arasında büyük farklar var. Ama 'puan farkı' derseniz sezon başından bu yana şu anda adaletli değil.
ALİ KOÇ'UN ESERİDİR
F.Bahçe'deki olay tamamen Ali Koç yönetiminin eseridir. Çünkü başarı varsa en üsttedir, başarısızlık varsa yine üstte! Gerisi teferruat.
NOT: Beşiktaş-Alanya maçından sonra benim ağzımdan bazı şeyler yazılmış sosyal medyada... Şunu bin defa söylüyorum; SABAH gazetesi ve Fotomaç'ta yazıyorum. Bir de A Spor'da takım oyununa çıkıyorum. Bunun haricindeki hiçbir cümle benim değildir.
ALİ GÜLTİKEN - BUNUN ADI AVA GİDERKEN AVLANMAK
Fenerbahçe teknik direktörünü değiştirse de oyununa bir çözüm üretemiyor. Sezon başından beri devam eden oyun istikrarsızlığının bir tekrarını Malatya'da izledik. Fenerbahçe kalesinde, geri dörtlüsünde ve orta alan oyuncularında bir ölçüde çözümler üretse de işin forvet bölümünde sezon başından beri çok zorlanıyor. Burayı oturtamadığı için de oyunu bir türlü istediği noktaya getiremiyor.
Parça parça oynayan bir Fenerbahçe var. Bütüne baktığımızda ise ne savunmayı yüzde 100 yapabiliyor ne de çok etkili bir hücum takımı olabiliyor. Ligin mesafesi kısaldıkça da artan baskıyla beraber bu daha da hissedilir bir hale geldi. Aslında Malatya gibi bir takıma karşı deplasmanda öne geçmek oldukça büyük bir avantaj. Ama bu tür final maçlarını ne olursa olsun elinizde tutacaksınız. Hele Fenerbahçe'nin yediği goldeki gibi korner atarken kendi kalende golü görmek tam bir amatör işi.
'Ava giderken avlanmak' cümlesi buraya tam oturuyor ve kabul edilebilir bir şey de değil. Hele bu seviyelerde ligin bu noktasında yapılacak hatalar değil. Ama sürekli zig-zag yaşayan bir takım olarak Fenerbahçe'nin bu golü yemesi de tesadüf değil. Sonrası doğal olarak daha baskılı bir Fenerbahçe oyunu ortaya çıkardı.
Burada kadroyla ilgili aynı tekrarları bir kez daha izledik. Değişen forvet oyuncuları ve değişen orta saha oyuncuları ancak değişmeyen aynı akıbet. Büyük beklenti yaratan isimler ama sahada bekleneni veremeyen hayal kırıklığı performanslar.
Bunlar Fenerbahçe'nin bu sezonki klasik klişeleri oldu. İrfan, Pelkas, Ozan, Valencia, Thiam, Ferdi, Sinan, Sosa gibi skoru değiştirebilecek oyuncular kadroda ama performansları sahada değil. Yalnızca kariyerlerinin sessiz yansıması hissediliyor. Sahadaki icraat beklentileri bir dahaki maçlara...
GÜRCAN BİLGİÇ - VAR TİYATROSU
Üç gün önce yeniden umutlarını alevlendirdi Fenerbahçeliler... Denizli'yi yendikleri için değil, rakipleri yenildiğinden, puan farkı azaldığından ve Emre Belözoğlu ile gelen yeni başlangıcı alevlendirdiler. Malatya karşısında bu rüzgârın önündekileri süpürmesini bekliyorlardı ama eski günler "merhaba" dedi. Daha agresif, istekli ve konsantre beklenen oyuncular, her zamanki durgunluklarına ve umursamazlıklarına büründüler.
Yeni Malatyaspor Fenerbahçe maçı sonrası Emre Belözoğlu: Net penaltımız verilmedi
Valencia'nın, baraj gediğini bulup attığı nefis frikik ile maçı bitirdiklerini zannettiler. Ama Erol Bulut'u Fenerbahçeliler'in gözünden düşüren malum "sarsaklık" yine takım korner atarken kaptırılan topun gol olmasıyla kendini gösterdi. İrfan Can faulü yapamadı, Osayi Samuel yanında bindirme yapan oyuncuyu kovalayamadı. Bunun adı; "kusursuz sarsaklık"...
Göztepe'den de yediler aynı golü, başka takımlardan da. İkinci 45'i kendi sahasında bekleyip, klasik top kayıplarının peşine düşen Malatyaspor'un direkten dönen şutlar sayesinde ve Ertaç'ın kurtarışlarıyla skoru tuttuğunu belirtmek gerekir.
En çok sorumluluk alan oyuncuların, maçın en kötüsü olarak gösterilmeleri, değişmez kaderleri. Gustavo gibiler örneğin. Diğerleri (Samatta Pelkas) rakibin kucağında toptan kaçınırken, Gökhan, Ozan ve Valencia pas aradılar, istediler.
Maçı kazanma sınırında oynadılar. Son 20 dakika haricinde maçı kazanmaktan ziyade, bitirmek peşinde gibiydiler. Direkten dönenlere, boş kaleye kaçanları ve bir de net penaltıyı da eklemeli. Wallace'ın Thiam'ın iki omuzuna birden uyguladığı baskıyı Halis Özkahya gördü, vermedi. VAR'daki de gördü, çağıramadı. Fenerbahçe için şampiyonluk artık çok zor. Beşiktaş puan kaybedecek ama onlar kalan maçlarını kazanacaklar mı?
Sezonun rüzgârı zaten tek yelken için esiyordu, VAR hakemleri de yönünü belirliyordu. Bundan sonrası artık "tiyatro"... Daha önce seyretmeyen varsa, maçları izlemeye devam etsin.
AHMET ÇAKAR - FENERBAHÇE ERİDİ, BİTTİ
Türkiye'de Serdar Tatlı denen bir Merkez Hakem Kurulu Başkanı var. Türk hakemlerinin ataması, sevk ve idaresi onda. Ama her hafta, her maç büyük hakem skandallarına şahit oluyoruz. Kabul, Fenerbahçe iyi oynamadı. Son 20 dakikaya kadar, Yeni Malatyaspor oyundan düştüğünden itibaren Fenerbahçe çok pozisyon buldu. Direkten dönenler, boş kaleye kaçanlardan biri gol olsa, Fenerbahçe şampiyonluk yarışında hak etmese bile 3 puan alacaktı.
Ama ilk 17 dakika Fenerbahçe diye bir takım yok. Attıkları gol, duran top. Yedikleri ise akademilerde "bir gol nasıl atılır" ya da kornerden dönen topta nasıl gol yenir diye gösterilir. Maçta 3 kritik pozisyon var. İlki bir kornerde top Samatta'nın koluna çarpıyor. Fakat söz konusu pozisyonda Samatta'nın arkası dönük, Semih Kaya kafayı vuruyor, Samatta topu görmüyor ve koluna çarpıyor. Bence 'devam' kararı doğru.
Ferdi'nin oyunun sonlarına doğru rakibin bileğine basması var. En az sarı, kırmızı verse de kimse bir şey diyemez. Thiam'a yapılan bir hareket var ki penaltı. Vücut vücuda bir çarpışma değil. Yeni Malatyalı Wallace, kafaya çıkarken Thiam'ın net bir şekilde omuzlarına basıyor. Halis Özkahya görmedi, peki VAR'da mı görmedi? Sonuçta Fenerbahçe puan olarak her maç bir bir eriyor artık... Dün gece itibariyle şampiyonluk şansı mucizelere kalmıştır.
ÖMER ÜRÜNDÜL - ŞAMPİYONLUK IŞIĞI ARTIK YOK
Fenerbahçe dün Malatya'da çok etkisiz bir ilk yarı sergiledi. Hücum ağırlıklı oyun anlayışında üretkenlik sağlayamadı. Sadece Valencia'nın baraj hatasındaki frikikle öne geçti. Ancak ondan sonra günümüz futboluna ters düşen bir gol yedi.
Deplasmanda skor avantajına sahipsin, rakibin tek futbolcusu 60 metre genişlikten gidip asist yapıyor ve skora denge geliyor. İkinci yarıya Emre Belözoğlu, iki değişiklikle başladı. Bunlar çok doğruydu ama bir yerde de ilk 11 tercihindeki yanlış ortaya çıktı.
Osayi zaten son haftalarda sanki ilk defa futbol sahasına çıkıyormuş gibi acemilik içindeydi. Ayrıca da fizik açıdan düşüş gözlenen İrfan, Pelkas'a tercih edilmişti. İkinci devre Malatya kapandı, Fenerbahçe bastırdı. Ozan ve Gustavo'nun gollük şutu vardı. Bu yarıdaki etkinliğin en önemli nedeni de Ferdi'nin performansıydı. Fenerbahçe maç içindeki en net pozisyonunu son saniyede yakaladı ancak Pelkas değerlendiremedi.
Geçen haftaki Denizli maçının kritiğinde şunu belirtmiştim: "F.Bahçe'de bundan sonrası için olumlu ışık görünmüyor." Bunun da 1 numaralı nedeninin ileri uçtaki büyük problemden kaynaklandığını belirttim. Dün gece bu gerçek bir kez daha görüldü. Samatta sezon başından beri güçsüz ve etkisiz. Geçen hafta hiçbir şey yapmadı ama kornerden bir gol attı diye medyada gündem oldu. Dün yine varlığı ve yokluğu belli değildi. Bana göre Emre Belözoğlu, Valencia'yı santrfor oynatsın.
Ferdi'ye de mutlaka moral verip, ilk 11'e alsın. Osayi, Cisse, Thiam ve Samatta'ya rağmen başka üçüncü isim de çıkaramıyorum. Bu arada Malatya'da eğer Fofana sakat değilse ve taktik olarak dışarıya alınmışsa bu inanılmaz bir teknik adam yanlışlığıdır.