Fenerbahçe çelişkili bir yolculukta ilerlerken futbol kısa devre yapıyor! Bakmayın göz boyama seanslarına, bazı futbolcuların bu takımda işi olmadığı ortada.
Gençlerbirliği karşısında ikinci yarıdaki Fenerbahçe ilk yarıdaki Fenerbahçe'ye 4 atar. Gördüklerimizi ifade edersek, Perotti çilingir görevini üstlenir, savunma zamanla yerine oturur.
Ama yokluğunun her dakikası hissedilen tek adam Caner. Takımın sihirli küresi de o.
Not: Halil Umut Meler'in verdiği penaltı Fenerbahçe aleyhine verilse kıyamet kopardı.
Beşiktaş'ın Başakşehir karşısındaki galibiyeti haftanın en ilginç sonucuydu ve en renkli maçı, Bu maçın bütün alkışları sadece ve sadece Sergen Yalçın'a aittir.
Yönetim tahribatından bile kendisine ve takımına olumlu gerçekler monte eden ve maç izlemenin zarafetini gösteren Sergen Yalçın'a. Gözleriyle konuşan resmi her teknik adamda göremiyoruz çünkü!
Galatasaray'da kaybedilen puanların sebeplerinde sürekli hakem var ama futboldan firar konulu gerçeklerin hükmü yok.
Fatih Terim "rakibin bir tane isabetli şutu var o da gol" derken uzatma dakikalarının kısalığından da şikayet ediyor.
Rakibin tek şutunu kalesine buyur eden gerçeklerin sorumlusu kim? Onun hesabı yok! Mesele adaletse bu ülkede hakemlerden dert yanacak son kişidir Fatih Terim.
Serkan Çınar ve Bülent Yıldırım gibi hakemlere bile arka çıkan birinin tek derdi maçın uzatma dakikaları olsun. Fatih Terim'in adalete borcu o kadar çok ki, yanlışların suçunu kendinde aramak varken hakemler bir zahmet kenarda dursun!