Ülke puanı sıralamasında geriye giden Türkiye, 2020-2021 sezonunda aldığı puanlarda nal topladı. Şu ana kadar Beşiktaş, Galatasaray, Alanyaspor ile sahalarda yer alan ve üç takımın da elenmesiyle 1.900 puan toplayabilen Türkiye 30 ülkeden daha az puan aldı. Avrupa'nın en yüksek ilk 10 futbol ekonomisinden birine sahip olan Türkiye'nin aksine mütevazı bütçelerle ligini oluşturan Macaristan, İskoçya gibi ülkeler 2020-2021 sezonunun şu ana kadar en fazla puan toplayan ülkeler oldu.
PUANIN % 42'Sİ HEDİYE EDİLDİ
Ekiplerimizin topladığı 1.900 puanın 0.800'i ise Medipol Başakşehir'in gruplara kalması nedeniyle gelen bonus oldu. Şu ana kadar hanemize yazılan puanın %42'si hediye olarak gelirken, takımlarımız ancak 1.100 puanı sahada kazanabildi. Başakşehir 4.000, Galatasaray 3.500, Beşiktaş 1.500, Alanyaspor ise 0.500 puan alırken, tüm takımların kazandığı toplam puanın 5'e bölünmesiyle ülke puanımız ortaya çıkmakta. Topladığımız puan ise Faroe Adaları'nın bile gerisinde kaldı.
SORU: Avrupa'da büyük takımlarımız artık nal topluyor. 38 yıl sonra Beşiktaş, Fenerbahçe ve Galatasaray aynı anda Avrupa'da ana tabloda yok. Sivas ve Başakşehir dışında temsilcimiz kalmadı. Türk futbolu nereye gidiyor?
ÖMER ÜRÜNDÜL
FİZİK KONDİSYONDA ÇOK GERİDEYİZ
KULÜP takımlarımızla Avrupa takımları arasındaki fark bizim aleyhimize gittikçe açılıyor. Bunun tabii çok çeşitli nedenleri var. Gerçek sorunu bir türlü teşhis edemiyoruz. Bir defa niye biz fizik kondisyon açıdan her Avrupalı takımın gerisindeyiz? Çünkü yeterli, ciddi, sıkı antrenmanlar yapılmıyor. Futbolcular kendilerine yeteri şekilde bakmıyorlar. Arka arkaya biraz maç yapıldığı zaman 'Aman yorulduk, bittik' deniyor. İki örnek verelim; Alanyaspor'un iyi, oturmuş bir kadrosu var. Ligde ilk iki maçını kazanmış. Rosenborg'a karşı da iyi mücadele etti, kaybetti. Sonra Rize'de kazansa lider olacak, sahaya yedek kadro ile çıkıyor. Ne çabuk yoruldular! Neden Beşiktaş, Rio Ave maçına birbirini tanımayan oyunculardan kurulu yedek kadro ile çıkıyor? Sonra Konya'da farklı yeniliyor. Bu mantalite ile bu işler düzelmez. Biraz eskiye dönelim, G.Saray nasıl UEFA şampiyonu oldu? Hem de devler seviyesi benzeri bir UEFA'ydı o zamanlar. Ama bütün sezon G.Saray haftada iki maç yaptı, her maçta 90 dakika sınırsız bir enerji sarf ediyordu. İşte mesaj burada yatıyor.
İSKENDER GÜNEN
ÖNCE ZİHNİYETİ DEĞİŞTİRMEK GEREK
HER geçen yılın diğerini arattığı bir durumdan söz etmek gerek. Bunun için durmamız gereken nokta yere göğe sığdıramadığımız ligimizin kalitesinin yerlerde süründüğü gerçeği Avrupa takımlarına karşı yapılan maçlarda ne yazık ki ortaya çıkmakta. Yıllardır yapılan yıldız transferler ve de takımların içinde şu an bulunduğu mali durum göz önüne getirilmeli. Önce zihniyeti değiştirmek gerek. Emek vermeden yani kendi altyapınızı potansiyel kılmadan bu kısır döngüden çıkma olanağı yok. Gelinen nokta; takke düştü kel göründü! Alanyaspor, Beşiktaş ve son olarak Galatasaray'ın elendiği takımları herkes göz önüne getirmeli. Yıldızları olmasa da kendi içinde tutarlı oynayan takımlar. Süper Lig'in kalitesini artırmadan Avrupa'da başarılı olma şansı ne yazık ki yok.
ALİ GÜLTİKEN
BU SONUÇ BAĞIRA BAĞIRA GELDİ
38 yıldan beri ilk kez 3 Büyük takımımız Avrupa kupalarında yoklar. Şaşırdık mı, hayır! Sürpriz oldu da diyemeyiz. Yıllardan beri kısır çekişmeler içinde, deve kuşu gibi kafamızı kuma gömerek futbolumuzu yönetmeye çalışıyoruz. Maç sonraları yapılan yönetici açıklamalarına bakın, hepsi fotokopi gibi, Federasyon ve hakem üzerinden yapılan açıklamalar. Kopyala yapıştır! Maksat taraftarların dikkatini kaydırıp gündemi değiştirmek. Güncel olarak işe yarıyor mu yarıyor. Fakat yapılan yanlış transferi konuşan yok, popülizm uğruna boşa harcanan paraların ve yanlış transferlerin hesabını veren yok. Doğru veya yanlış, sahadaki oyunu konuşan yok. Kulüplerin baştan aşağı yenilenmesi gereken yönetim yapılarını konuşan yok. Hiçbir şeyin hesabını vermeyen yöneticileri konuşan yok. Altyapıyı her gün konuşup ama bu konuyla ilgili yarım adım mesafe atan yok. Tüm bu yaşananlara hesap sorabilecek bir mekanizma da yok. 15 yıldır konuşulan kulüpler yasası meclisimizin tozlu raflarında bekliyor. Şimdi neyin üzüntüsünü yaşıyoruz. Bu sonuç bağıra bağıra zaten geliyordu, geldi de... Değişecek mi cevabı söyleyeyim; bu futbol sistemi bu şekilde devam ettiği sürece hiçbir şeyin değişme şansı yok. Avrupa'da 6. futbol ekonomisi olduk diye kendimizi kandırıp Avrupa'ya ilk turlarda veda eden, ilk 12'ye bile giremeyen bir futbol ülkesi olarak devam ederiz.
MURAT ÖZBOSTAN
BİRAZ DA AVRUPA İÇİN KAVGA ETSENİZE
BU başarısızlığı ne pandemiye ne de ekonomik sebeplere bağlayamayız. Elendiklerimizin çoğunun bütçeleri bizim takımlardan iyi değil. Başarısızlığın nedeni kafalardır! Bugün büyük takımlarımızın hiçbirinin uzun vadeli planları yok. Her şey anlık.. Planlar, transferler! Bir başkan ya da yöneticiden, "Hedefimiz Avrupa'da kupa kaldırmak" cümlesini duyabiliyor musunuz? Tabii ki hayır.. Tek hedef ligde şampiyon olalım, gruplara direkt kalalım, para da aksın kasamıza. İyi güzel de işte başarısız ola ola o direkt gitme şansını da kaybettiniz.. Elemeleri de zaten geçemezsiniz.. Başkanından yöneticisine ve özellikle de teknik adamına kadar zihniyet devrimi lazım Avrupa başarısı için.. Hedef lazım hedef! Siz bir teknik adam olarak Şampiyonlar Ligi'ne gitme şansınız varken, "Biz keşke 4. olsaydık. İki maç oynamaktan kurtulur direkt Avrupa Ligi'ne kalırdık" diyorsanız, başka söze gerek var mı! Kulüpler... İçeride verdiğiniz kavganın onda birini Avrupa'da verseniz bu halde olmazdık. Birbirinizi yemekten Avrupa'da ısıracak mecaliniz kalmadı. Aklınızı başınıza alın.. Umarım dibe vurmuşuzdur ve artık yukarıya doğru çıkmaya başlarız…
FATİH DOĞAN
G.SARAY BUYSA GERİSİNİ DÜŞÜNÜN
SON 7 yıldır istatistiklere bakın Avrupa'da elde edilmiş bir başarımız yok. Şenol Güneş ile iki sene önce Şampiyonlar Ligi'nden namağlup ve grup lideri olarak çıkılmasının dışında son 7 yıldır teselli olabilecek hiçbir başarıya imza atamadık. Avrupa'da en büyük başarıları Türkiye'ye getiren, Avrupa şampiyonu olan, Süper Kupa'yı alan Galatasaray'ın durumu daha da vahim, Avrupa'da oynadığı son 35 maçta 4 galibiyet alabilmiş. Bu dönemde en çok Şampiyonlar Ligi'ne giden Galatasaray'ın performansı bu ise diğerlerini siz düşünün. Ama Türk medyası, taraftarlar, kamuoyu gerek Galatasaray'ın eski başarıları, gerekse Fatih hocanın şahsi gücü ve ilişkileri nedeniyle Avrupa başarısızlıklarına hep hoşgörülü ve gerçeklerden uzak analizlerle yaklaştı. Şimdi acı tabloyla yüzleşmeye başladık. Başta Fatih hoca olmak üzere Şenol Güneş, Sergen Yalçın, Erol Bulut ya da diğer bütün futbol unsurlarımız daha sağlıklı analizler yapmalı ve taraftarına daha gerçekçi mesajlar vermeli. Hem kulüplerimiz hem medya bu olgunluğa erişirse takımlarımızın gerçek fotoğrafı görüp ilerlemesi mümkün olur.