GÜRCAN BİLGİÇ | Gençlerin gecesi
Pandemiden sonraki beşinci maçında, ilk defa takım halinde uyum ve performans üreten bir takım izledik Fenerbahçe adına. Belki de taşların yerine oturması, hafızaları geri getirdi.
Gustavo orta sahaya geldi, Ozan forvet arkasına geçti, Tolgay pasör olduğunu hatırladı ve Hasan Ali yine asistle oynadı.
Düzen, oyunculara da güven getirince, maçın kontrolünü ellerinde tuttular. Genç Ferdi'nin iki mükemmel golü elbette övgüye değer. İkincisi hele, bir "yapım" harikası olarak da değerlendirilebilir.
Sadece tabela değil Ferdi'ye övgüler sunmamızın nedeni. Sol bek gibi oyun disiplinine sahip olması, arkasındaki beke destek vermesi ve pozisyonunu kaybetmemesi de onu başka yaptı bu maç adına.
Pas oyunu içinde daha 30. saniyede öne geçebilirlerdi. Topu ayağına alan oyuncunun, hücum aksiyonlarında en az iki seçeneğinin olması sıkıntılı günlerde gelişmenin işareti.
İşin ilginci, yine kaleyi tutan ilk topun gol olmasının son anda genç Altay tarafından engellenmesiydi. Soner'in attığı nefis gol bir tarafa, Wilczek ile Altay arasında da müthiş bir düello geçti.
Bu maçlarda hep beklentinin az olması gerektiğini savundum. Uzun ara, antrenmansızlık futbolcuları form olarak aşağıya çekecekti.
Ama Fenerbahçe'de, bunu istikrar olarak değerlendiren oyuncular hala var. Ozan'ın "ağır çekimi" tercih etmesi bir yana Dirar'ın tek isabetli orta yapamadan soyunma odasına gitmesini de izledik.
Arkası dönük oyuncuya faulünden sarı kart görmeyi becerip, kendini attıran Serdar Aziz mi, yoksa bölgesini kapatamadığı için gol vuruşuna izin veren Gustavo mu?
Diğer taraftan iki genç yıldız; Ferdi ve Altay takımın yükünü çekti. Atan- tutanın maharetiyle gelen üç puan için seviniyor Fenerbahçeliler.
Diğer oyuncuların "kazandık" tebessümleri de vardır soyunma odasında. Ama bu maçların bir faturası çıkacaktır mutlaka. En ihtiyaç duyulan anlarda, en "sarsak ve verimsiz" olarak, en iyi "paraları" alanların muhasebesi yapılacaktır.
Neden? Hedeflerine ulaşmışlar. Zaten tuhaf bir lig oynanıyor, fizik olarak da çok hazır değiller. Niye cennetlik canlarını cehenneme soksunlar. Ellerinden geldiği kadar yalandan oynadılar ikisi de.
Başakşehir'in ihtiyacı vardı, söke söke aldı. İşte görüyoruz, maçlar üst üste gelince virüsten sonra futbolcuların adalaleri kemanın telleri gibi atıyor. İki maçta da hakem açısından rahatsız edici bir durum olmadı. Bu iyi bir şey.
Fenerbahçe'de iki gol atan Ferdi, bir senedir bas bas bağrıyor, "Benim bu takımda oynamam lazım" diye. Çocuk haklı. Çünkü kendi yerinde oynayanlara bakıyor, onlardan iyi.
Ancak genç olduğu için Ersun Yanal, "Daha zamanı var. Pişmesi lazım" dedi. Biz pişire pişire tencerenin dibini tutturuyoruz zaten.
Fenerbahçe iyi mi oynadı? Hayır. Dün geceyi yine kaleci Altay kurtardı. Bu kaleci genç, oynaya oynaya daha iyi olacak. Ama ona da üst düzey bir kaleci antrenörü lazım.
Antalya'nın maçı alacak gücü yoktu. Başakşehir istediği tarzda oynadı, sonucu aldı. Başakşehir'in yedek kulübesi de etkili. Visca yoktu ama Robinho yedekti. Girdiği zaman Türkiye'nin futbol kalitesinde farklı olduğu ortaya çıkıyor.
Vedat Muriqi, eskiye göre durgun. Ama Vedat'ın yapacağı işler belli. Ceza alanı içinde daha fazla topla buluşması lazım, hava topu ya da yandan iyi ortalar lazım. Hiçbirisi gelmiyor ve rakip defans arasında eziliyor. Bu sefer top almak için orta sahaya çıkıyor, gücünü orada kaybediyor, ceza alanı içine kuvvetsiz gidiyor.
Hasan Ali'yi ne yapacaklar belli değil. Şu anda oynuyor. Sorun yapacak bir karaktere benzemiyor. Bu saatten sonra da ayrılmak isteyeceğini sanmıyorum. Kulübede oturur, istediğin zaman da sahaya sokarsın, iyi şeyler yapar.
Serdar Aziz... Belli bir standartı yok. Bu kadar kontrolsüz bir stoper el bombası gibidir. Ne zaman patlayacağı belli olmaz. Kısacası Serdar Aziz büyük takımda oynayacak stoper değil.