UĞUR KARAKULLUKÇU: Ajax uzun yıllardır görmediğimiz çapta bir çıkışla hem Real Madrid'i hem Juventus'u deplasmanda yenerek Şampiyonlar Ligi'nde yarı finale çıktı. Bu çıkışı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Benim söyleyeceğimin fazlasını Sabah Spor yaptığı manşetle gösterdi. Bülent Timurlenk harika bir yazı yazdı. Biliyorsun, ben de Fatih hocam bu yazıyı okusun diye yazdım. Ajax zamanında Avrupa'da Generalisimo denen; ne mutlu bana ki 1988 Avrupa Şampiyonası'nda Hollanda'nın başındayken tanışma fırsatı bulduğum, konuşma, el sıkışma fırsatı bulduğum Rinus Michels'in, yarattığı takımın kaptanıydı Johan Cruyff… Total futbolu dünyaya getiren iki adamdı; Generalisimo ve onun kaptanı… Kaptan biliyorsun donanmada albay rütbesidir. General ve albay, o Hollanda futbolunu yarattılar. Daha sonra Ajax o gidişi sürdüremeyince düşmeye başladı ve Bülent'in anlattığı gibi Cruyff, 2010'da 'Ajax nasıl kurtulur'u anlatan manifestoyu yazdı. O manifesto baştan aşağı altyapı üzerine kurulu… Özeti, "Ajax'ı Ajax'tan yetişen, Ajax ruhuyla, Ajax oyun düşüncesiyle yetişenler kurtarır." Bugün Ajax'ta iki tane yabancı var. İhtiyaç duyulmuş, öyle alınmış. Önemli olan Ajaxlılar.
TÜRK OYUNCU NEFRETİ!
Fatih Terim'in yaptığı işi görüyorsunuz. Yedekleri bile yabancı. Mecbur kalmadıkça Türk oynatmayan bir yabancılar lejyonu… O adam da Galatasaray'a gelişi 10 milyon Euro olan (Diagne) ayağını sıkıya sokmuyor. Maç başı 20 bin Euro, 50 bin Euro alan adam, sakatlanınca 3 hafta oynamayacak olan adam o ayağını tehlikeye atar mı? Fatih hocam bunu anlayamadı. 2000 yılında gelmiş geçmiş en büyük kulüp zaferini kazanan, Real Madrid'in müzesinde yokken Türkiye'ye Avrupa Süper Kupası'nı getiren kadrosu baştan aşağı Türklerden kuruluydu. Hagi, Popescu, Taffarel… Kimdi bu 3 yabancı? İspanya'da ve İtalya'da dikiş tutturamamış, "Ben futbolu bırakıyorum" diye Romanya'ya dönmüş Popescu… Yine İspanya ve İtalya'da dikiş tutturamamış, İtalya'da asansör takımlar denen Brescia, Perugia gibi 2. Lig'e düşüp çıkan takımlarda dahi tutunamamış Hagi ve futbolu bırakıp İtalya'da bir manastıra yerleşen ve o manastırın takımında santrfor oynayan Taffarel. Bunları alıp Galatasaray ruhunu verdiği için Galatasaray Süper Kupa'yı aldı. O ruhla yetişen Galatasaraylıların iskelet olduğu Türk Milli Takımı da Dünya üçüncüsü oldu ki ben Dünya Kupası'nı kaçırdık dedim. Fatih hocam nedense Türk oyunculara duyduğu nefret yüzünden güneşi balçıkla sıvayıp bu işleri yaparken sizin yaptığınız sayfa hakikaten güneş olabilir dedim ve altını çizdim, 'Fatih hocam bu sayfayı oku' diye…
GALATASARAY'IN ŞAMPİYONLUĞU MUCİZE
Karakullukçu: Geçen sene Ömer Bayram'ın Galatasaray'a gol attığı bir maçtan sonra gelip size sorduğumda herkes tersini söylerken şampiyonluğun favorisi Galatasaray demiştiniz. Bu hafta çok kritikti. Derbide beraberlik çıktı. Fikstüre, gidişata baktığında şampiyonluk yolunu nasıl görüyorsunuz?
Soruda Ömer Bayram diye başladın. Milli Takım'dan Galatasaray'a transfer olan Ömer şimdi nerede? Bu Ömer Bayram milli takımın ve o takımın yıldızıyken şimdi Galatasaray'ın 4. sol beki… Bu kabahat Ömer'in mi sence? Ömer Bayram'ı bu kadar silen ve yok eden Fatih Terim'in kafasıdır. Selçuk'u yok ettiği gibi, Sinan'ı yok ettiği gibi… Türk kim varsa hepsini yok ettiği gibi. Belhanda'nın ne olduğunu bütün gazeteler kabul etti. Belhanda başta tüm yabancı evlatlarını oynatmak için. Yabancılara rakip olacak herkesi yok etti. Daha Fatih geldiğinde bir de Latovlevici vardı. 5. sol bek Ömer. Fatih döneminin beşinci sol beki… Kim oynadı derbide sol bekte? Linnes… Sağ bek oynatıyor, 5 tane sol bek varken. Düşünebiliyor musun zihniyeti? Onun için bir kez daha söylüyorum, iyi ki bugün buraya geldin. Fatih Terim, Bülent Timurlenk'i ve onun yazısının çıktığı Sabah sayfasını okusun muhakkak… He, bu Galatasaray'dan bir şey olmaz. Daha evvelki şampiyonlukları nasıl Fenerbahçe, Beşiktaş ve Trabzonspor altın tepsiyle sunduysa, bu sene de Başakşehir sunarsa ki zor görünüyor, anca öyle olabilir. Yoksa Galatasaray'ın önündeki tüm maçlarını kazanması mucize olur. O mucize için belki VAR'a ve hakemlere bu kadar saldırıyorlar.
SORUN BAŞKANLARDA
Karakullukçu: Bu arada Ajax 5 yıldır şampiyon olamıyor. Sizce Türkiye'de böylesi bir tabloya tahammül edilir mi, yoksa bu sabırsızlığı mı eleştirmeliyiz?
Bizdeki büyük takım, küçük takım yaklaşımını ben Avrupa'da görmedim. Öyle ayrılmıyorlar. İspanya'da Barcelona, Real Madrid büyük takım, diğerleri küçük takım demiyorlar. Yok, öyle bir şey yok. Gazetelerini de okuyorum ben. Yabancı basını en çok takip eden yazarlardan biriyim Türkiye'de… İngiliz medyasında vay efendim Arsenal büyüktür de Chelsea küçüktür de, United büyük City küçük diye bir şey yok. Futbol takımları var. Geleneği olan, tarihi olan takımlar var. Tahammülle hiç alakası yok. Bugünkü modelin sebebi benden sonra tufan diyen başkanlar ve hocalar… Bunlar diyorlar ki biz bir an önce büyük takım kuralım, transferler yapalım. Türkiye'de öyle bir sistem var ki, "kabul edenler, etmeyenler, edilmiştir" diye el kalktı mı kulübü 30 milyar Euro borca bile soksan sana hesap sormuyorlar. Senden hesap sormadıklarında gelsin banka borçları, orayı satalım, burayı satalım. Alalım bunu, alalım bunu… O alınan futbolcuları taraftarlar binlerce kişi yüzlerce arabayla karşılıyor. O başkanların Allahın günü reklamları yapılıyor, gazete manşetlerinde. Yolda yürüse tanınmayacak adamlar bir anda devlet başkanı, başbakan kadar ünlü oluyorlar. Bunun yolu buradan geçiyor. O adam o ünü alınca kendisinde kabahat bulunmasın diye ilk fırsatta hocayı değiştiriyor. "Ben 50 kişiyi yanlış aldım, hata ettim" demektense, "Ben çok iyi takım kurdum, bu herif yapamadı, bu herif gitsin" diyorlar.