1- Genel kurul, başkan Mustafa Cengiz ve yönetimini idari yönden ibra etmeyerek adeta devirdi. Bunun arkasında sizce kimler var? Spor kamuoyunu şoke eden bu gelişmeyi nasıl değerlendiriyorsunuz?
Adnan Polat'a yapılan mali ibrasızlık bir darbeydi. Mustafa Cengiz'e yapılan idari ibrasızlık da planlıydı ve Galatasaray'a yakışmadı. Son divan toplantısında Cengiz'in, "İdari ibrasızlığın anlamı yok. Mali ibrasızlığı verebiliyorsanız verin" resti, bu sonucu doğurdu. Eğer Cengiz, ikinci başkanlık döneminde 2500 oy alıyor ve mali kongrede ibra anlamında 500 kemik oy bulamıyorsa, hatayı önce kendisinde aramalıdır. Kongreye gelen 1720 kişiden 700 kişi salonda kalıyorsa ve bu kişiler arasından 350'si kemikleşmiş oy olarak, önce mali açıdan yönetimi ibra edip sonra idari açıdan ibra etmiyorsa denetleme ile sicil kuruluna da ibrasızlık veriyorsa başkan Cengiz, önce kendisiyle yüzleşmelidir. Mali yönden önemli işlere imza atan Cengiz'in oylama öncesi yaptığı konuşmada, "Mağarada ve sarayda oturmak aynı şey değil" sözünü sarf etmesi büyük yanlıştı ve tepki topladı. Cengiz'in bir G.Saray Başkanı'na (Dursun Özbek) 'cepçi' sıfatını kullanan Yellow Friday'in yaratıcısı Gökhan Bilek'i başkanlık kontenjanından üye yapması idari ibrasızlığın kalbiydi. Cengiz eğer Gökhan Bilek ile ilgili, "Kimse G.Saray Başkanı'na cepçi diyemez. Ben yanlış yaptım, üyelikten atıyorum" deme cesaretini gösterseydi asla gerginlik yaşanmaz ve çok rahat da ibra olurdu.
Bu ibrasızlığın altında yatan sebep G.Saray Lisesi'nden yeni mezun olmuş 140 tane öğrenciyi kulübe üye yapmaya çalışan seçim esnafı bir kulüp üyesidir. Genel kurulda kürsüye çıkıp konuşmayı demokrasi sanıyorlar ama G.Saray'da eller, abilerin yönlendirmesiyle iniyor-kalkıyor. Bu ibrasızlığın yönetimin 14 aylık performansıyla bir alakası yok. Daha kendi hayatını yönetemeyenleri, G.Saray kongrelerinde piyon olarak kullananları bu camia da çok iyi tanıyor. Gelin görün ki Adnan Polat'a ne yaptılarsa önceki gün Cengiz'e de aynı şeyi yaptılar.
Hiçbir kurum kendi müessesine böylesine bir zarar vermemiştir. Asla iyi niyetli olduklarını düşünmüyorum. Cengiz ve ekibi, mali konularda başarılı oldu. İdari olarak baktığımızda da G.Saray geçen yıl şampiyon olmuş, bu yıl da az da olsa şampiyonluk şansları var. Galatasaray Lisesi batıya açılan pencere olarak bilinir ama belli ki bu pencere kötü niyetli ya da kendi menfaatlerini kollayan insanların eline geçmiş. Yaşananlar utanç vericidir.
2. Başkan Mustafa Cengiz'in konuyu mahkemeye taşıması sizce doğru bir adım olur mu?
Edindiğim bilgiye göre; Cengiz ve yönetimi mahkemeye gidip idari bir karar almayı planlıyor. Genelde mahkemeler az bir farkla elde edilmiş ibrasızlıklarla ilgili bu kararı verebiliyormuş. Mustafa Cengiz idari kararı aldırdığında seçime gidecek ve mayıs ayında yeniden başkanlığa adaylığını koyacak. Eğer idari karar aldıramazsa tüzük gereği bir dönem aday olamayacak.
G.Saray'ı Avrupa'dan men ettiren Özbek yönetiminden sonra CAS'ta G.Saray'ın önünü açan Cengiz'e Genel Kurul'da resmen oyun oynanmıştır. Bu oyunu oynayanların G.Saray'ın herhangi bir spor dalında alacağı başarılarla alakadar olmadığı ortada. Çünkü bu kitle G.Saray'ı bir spor kulübü olarak görmüyor. G.Saray, Kalamış'ı ve Ada'sıyla bir sosyal tesis yuvası ya da seçim sonralarında ekmek kapısı değildir. Divan Başkanı Eşref Hamamcıoğlu büyük ihtimalle başkan adayı olur. Karşısına da kim çıkar bilmiyorum ama kim başkan seçilirse seçilsin şunu bilmeli; 3 yıl oturacağım diye geldiğin koltukta bir yıl sonra 200-300 kişinin eli-koluyla koltuğunu kaybedebilirsin. Aklı olan bu düzende bu göreve talip olmaz. Galatasaray tüzüğünü değiştirmediği sürece bu seçim darbelerinin devamı gelir.