LEVENT TÜZEMEN: Zihinde kazanmış
Uzun süredir ve özellikle Tudor döneminde büyük maç kazanma alışkanlığını yaşayamayan Galatasaray, Fatih Terim'le yeniden ayağa kalktı. Trabzon'un içeride ve dışarıda Galatasaray'a ciddi bir üstünlüğü vardı. Ancak zihinsel olarak milli maç arasında mükemmel hazırlanmış bir Galatasaray takımı gözlemledim. Top Trabzon'dayken Galatasaraylı oyuncular, önde hemen baskı yaptılar. Muslera'dan Gomis'e kadar her oyuncu çok dikkatliydi. Pas hatası yapanlar oldu ama hiçbir oyuncu hata yapanı suçlamadığı gibi yardımına gidip o hatayı kapatmaya özen gösterdi.
Rıza hocanın hücum ağırlıklı kadrosu, "Ben de kazanmak istiyorum" anlamındaydı. Erken gol Galatasaray'ın oyun temposunu eline geçirmesini sağladı. Selçuk, bir maestro gibi oynadı. Milli Takım'a çağrılmadığı için gönlü kırılan Feghouli'yi Fatih Terim öyle bir motive etmiş ki, sahada basmadık yer bırakmadı. Cezayirli yıldız, kanattan yaptığı bindirmelerle Galatasaray'ın hücum organizasyonlarını artırdı. Rodrigues, koşu kalitesi ile ön plana çıkmasına rağmen final hamlelerinde dağınık ve kararsızdı. Ancak maç boyu istekli ve coşkulu oynadı. Gomis, rakiple girdiği tüm mücadeleleri kazanırken attığı gol öncesi baskı altında ve dar alanda topun dibine girmesi mükemmel bir düşünüştü. Galatasaray'da bence en önemli oyuncu Mariano'ydu. Brezilyalı sağ bek, kullandığı her topta aklını devreye soktu. Riske girmedi, Feghouli'ye verdiği gol pasının şiddeti alkışlandı. Belhanda, bir devre saklanıyorsa bir devre öne çıkıyor. Galatasaray'ın ikinci yarının hemen başında Trabzon'dan yediği baskıdan çıkmasını, Belhanda doğru top kullanımı, çevre kontrolü ve etkili paslar ile sağladı. Camia ve taraftar hatta futbolcular, ilk yarıda derbi kazanamadıkları için maça çıkarken hiç ürkek bir tavır sergilemediler. Galatasaraylı oyuncuların hedefi, "İyi oynayalım, büyük maç kazanamama zafiyetine son verelim" şeklindeydi. Trabzon galibiyeti, Başakşehir ve Beşiktaş maçları için de ciddi bir özgüven olacaktır.
ÖMER ÜRÜNDÜL: Çalımbay'ın hatası G.Saray'ı rahatlattı!
Galatasaray ilk yarının tek hakimi idi. Oyuna çok yüksek tempo ile önde baskı yaparak başladılar. Bu da golü çabuk getirdi. Ardından presi biraz geriye çekerek mecburen risk alacak rakipten top çalarak, Trabzonspor'u geniş alanda yakalama planını uygulamaya başladılar. Devre sonuna kadar oyunun gidişatı tam Galatasaray'ın istediği gibiydi. Her an gole yakın hızlı ataklar sahne alıyordu. Trabzonspor ise ne top kullanabiliyor ne de hücuma çıkabiliyordu. İlk yarıda yarım pozisyon dahi bulamadılar. Galatasaray'ın bu devrede tek eleştirilecek tarafı, bu kadar tek taraflı oyunda ikinci golün gelmeyişi idi.
İkinci yarı değişik bir görüntüde başladı. Trabzonspor pas yapmaya ve ileriyi zorlamaya başladı. Çok da net bir fırsat yakaladı ama değerlendiremedi. Galatasaray'ın temposu ve ilk yarıdaki başarılı performansında düşüş gözleniyordu. Bu sırada sahneye Rıza Çalımbay çıktı ve ikinci hatasını yaptı. Orta sahadaki en etkili presçisi Okay'ı stopere çekip Dame N'Doye'u sahaya sürdü. Bu yanlış değişiklikle Galatasaray rahatladı. Bu rahatlığın üstüne stopere geçen Okay da büyük bir hata yapınca, Gomis farkı ikiye çıkardı. Ondan sonra çok rahatlayan Galatasaray tempoyu zorlamadan, oyunun direksiyonunu sürekli elinde tutarak ve zaman zaman da üçüncü gol şanslarını bularak 90 dakikayı bitirdi ve üç puanı daha hanesine yazdırdı. Maçın sonunda ise Kucka spektaküler bir golle sonucu ilan etti.
Bu sezonun düşünülmeyen isimleri Selçuk ve Donk gayet başarılıydılar. Mariano da formsuz döneminden sonra önemli özelliklerini bilhassa ilk yarıda sergiledi. Belhanda ve Feghouli'de de fiziksel hareketlilik açıkça hissediliyordu. Japon sol bek Nagatomo'nun da çok isabetli bir transfer olduğu bir kez daha belgelendi. Dün gecenin en düşük performansını bana göre Rodrigues gösterdi...
Çalımbay'ın birinci hatası ise ilk 11'de idi. Trabzonspor'un kollektif yapısı yetersiz. Üstelik Galatasaray'la deplasmanda oynuyorsun. Olcay'ın ofansif yönü belki yetersiz ama bana göre ligimizde arkadaki bekinin önünü en iyi kapatan oyunculardan biri. O varken Abdülkadir, Mariano'nun karşısında oynatılınca ilk gol de oradan geldi.
İSKENDER GÜNEN: B planı yok!
Trabzonspor adına dünkü maç büyük bir hayal kırıklığı... Çünkü gerek takım savunmasında gerekse hücumda büyük yetersizlikler içerisinde bir takım görüntüsündeydiler. İlk yarıda Muslera en rahat maçlarından birini oynadı desek abartı yapmış olmayız.
Maçın başlarında yenilen golden sonra 20 dakikalık bölümde Galatasaray'a çok fazla pozisyon verdiler. Çıkarken kaptırılan toplar ve öne giden her topun kolayca rakibe teslim edilmesi bu baskıyı yaratan en büyük etken. Orta alanda sorumluluk alması gereken deneyimli oyuncular var. Sosa ve Kucka gibi... Ama ikisi de tam bir hayal kırıklığı. Özellikle Sosa önde topla buluştuğunda, öylesine basit top kayıpları yaptı ki anlaşılır gibi değil.
Futbolda ikili oyun çok önemlidir. Trabzon, ligimizin bu alanda en yetersiz takımlarından birisi. İki kenarda Pereira-Abdülkadir ve Novak-Yusuf arasında hiçbir uyum yok. Bütün gol planları, Burak'a atılan uzun toplar. Bu gerçekleşmediğinde ikinci bir hücum planı yok. Bu da top üçüncü bölgeye geldiği zaman pozisyon üretmede sorunları öne çıkartıyor. İkinci yarı ilk 10 dakikalık bölümde ilk yarıya göre rakip alanda daha fazla pas yapmaya çalışan takım Trabzonspor. Rakibi eksik yakaladıkları anlarda Yusuf ile girilen net gol pozisyonu var. Ardından Rıza Çalımbay'ın bana göre yanlış bir oyuncu tercihi geldi. N'Doye oyuna girdi savunmanın göbeğinden Hubocan çıktı ve yerine Okay stopere geçti. Bu tercih sonrası Okay'ın savunmanın göbeğinde yaptığı büyük hatayı affetmeyen Gomis, Galatasaray'ı rahatlattı. Kucka'nın orta sahadan attığı gol ise yılın en güzel golüne aday olur.
Gerek oyuncu performansları gerekse oyun anlayışı olarak Galatasaray, Trabzonspor'a göre çok önde olan takımdı. Bu sezon büyük maçlarda iyi performans gösteren Trabzonspor'un dünkü kötü görüntüsü kendilerine hiç yakışmadı.
RIDVAN DİLMEN: G.Saray çok iyi hazırlanmış!
Çok iyi hazırlanan bir Galatasaray ve hazırlanmayan Trabzonspor vardı. 'Trabzonspor çok kötü' desek, Galatasaray'ın coşkusuna yazık olur... İlk yarı tek taraflı bir maç oldu. Trabzonspor son yıllardaki en kötü oyunlardan birini oynadı. Galatasaray top kendisindeyken de rakipteyken de çok iyiydi. Trabzonspor'a 5-6 pas yaptırmadı. Hem topu rakipten çabuk kazandılar hem de atağa hızlı çıktılar. Rıza Çalımbay 1 tane çok önemli hata yaptı. Maç öncesi sadece kendi takımınızı değil rakibinizi de düşüneceksiniz. Ben kadroları görünce 'Maçın oyuncusu, Nagatomo veya Mariano olur' diyordum. Zira Abdülkadir, Sosa, Yusuf ve Burak top rakipteyken futbol oynamıyor. Olcay Şahan formda veya formsuz ama en önemlisi şudur; oyun disiplinine sadıktır. Abdülkadir veya Yusuf kadar yetenekli değildir ama rakip Türk Telekom Stadı'nda Galatasaray ise ve iki bek de geliyorsa en azından Abdülkadir veya Yusuf'u kesmeliydi Çalımbay. Hakemin, ilk yarıda Selçuk'un ayağına basan Pereira'ya kırmızı kart göstermesi gerekirdi. Başakşehir'in kazanması Galatasaray için problem olmamıştır. Galatasaray içerideki her maçı böyle oynayacaktır, onların sorunu deplasman... 47 ile 54 arası Galatasaray'ın duraklaması oldu. Trabzonspor 2-3 tane skoru değiştirecek pozisyon buldu. İşte o anda Çalımbay dedi ki; "Ben kaçırıyorum ama atacağım galiba" ve N'Doye'u aldı. O zaman da takımın en iyi presçisi Okay'ı stopere geçti ve bu da kırılma anı oldu. Zaten iyi oynayan ve gününde olan Gomis de Okay ile yaptığı mücadele sonunda ikinci golü attı.
Burada da önemli bir detay var; Okay, tıpkı Mehmet Topal gibi... Ön liberoda hata yapma lüksü var çünkü arkasında iki stoper duruyor. Topal'daki yanılmalar gibi Okay da burada yanıldı. Okay ister istemez 'Arkamda oyuncu var' diye düşündü ve gol geldi. Yani ön liberolar stoperde kendi mevkii gibi oynayamaz. Ama maçı izlemeyen biri 2-1'i görse, "Oo iyi sonuç" falan diyecek. Ama maç öyle değil. 2-3 dakikalık görüntülerde de Galatasaray'ın oyunu gösterilmez. Trabzonspor için sonuç prestij kaybı olmaz ama jeneriklik gole rağmen bu oyun takım için büyük kayıptır.
AHMET ÇAKAR: Aydınus altın sezonunu yaşıyor
Uzun yıllardır Galatasaray-Trabzonspor maçlarını izleriz... Gerek Trabzon'da gerek İstanbul'da... Ama dün geceki gibi bir tabloya yıllardır hiç tanık olmadık. Dün geceki 90 dakikanın özeti herhalde şu olmalı: Galatasaray, Trabzonspor'u sahadan sildi... Hele hele bir ilk yarı var ki normalde 3-4 olması gereken maç ancak 1-0'da kaldı. Galatasaray, maça Feghouli'nin attığı golle başladı. Abdülkadir kritik bölgede çıkarken, topu Mariano'ya kaptırdı o da Feghouli'ye 'al da at' dedi. Bu dakikadan sonra ilk devrenin sonuna kadar Trabzonspor, kafasını kaldıramadı... 3 topu bir arada yapamadı. Neredeyse kaleye şut çekemedi ve herhalde ilk yarı 1-0 bitti diye dua etmiştir.
İkinci yarıda ilk 10-15 dakika Galatasaray top kayıplarına başlayınca Trabzon kıpırdanmış gibi göründü. İşte bu dakikalarda Yusuf Yazıcı çok ama çok net bir pozisyonu Muslera ile karşı karşıyayken kaçırdı. Daha sonra da Türk futbolunun yükselen yıldızı Okay, ayağındaki topu Gomis'e kaptırınca Gomis'in de ustaca gol vuruşu gelince maç kopuverdi. Dün gece Galatasaray-Trabzonspor tarihinin en kötü Trabzonspor'unu izledik. Ama ne gariptir ki son dakikada Trabzon tarihinin en enteresan belki de en güzel gollerinden birine şahitlik ettik. Kucka 50 metreden Muslera'nın önde olduğunu gördü, harika vurdu 90'dan gol oldu. İnanın bana bu gol, bugünden itibaren tüm dünya televizyonlarında defalarca gösterilecektir.
O POZİSYONU GÖRMEDİ
Ve artık Galatasaray, dün geceki galibiyetle şampiyonluğun en güçlü adayı... Sanırım iki hafta sonra oynanacak Başakşehir maçı çok şeyi belirleyecektir. Fırat Aydınus bana göre altın sezonunu yaşıyor. İlk devre Pereira'nın Selçuk'un ayağına basmasını görmese bile maçın genelinde fevkaladeydi. Oyunu ve oyuncuları tam anlamıyla eline aldı ve çok başarılı bir performans gösterdi.
ERMAN TOROĞLU: Takım olmuş!
İlk 45 dakikada bu seneki en iyi Galatasaray'ı seyrettim. Sebebi de şuydu: Ne defansı ihmal ettiler ne de hücumu. İkisini de aynı oranda yaptılar. Topu kim kaptırırsa kaptırsın 10 kişi birden defans yapıyorlardı. Topu kaptıklarında da bütün takım açılıyor, hücuma katkı sağlıyordu. Şunu düşündüm: Galatasaray aynı tempoyu ikinci yarı götürebilir mi? Nitekim ikinci yarı ikinci golü bulana kadar biraz teklediler. Bu arada Trabzonspor da beraberliği sağlamak için açılınca maç bir 15 dakika Rus ruletine döndü. Birinden biri gol atacaktı. Ama bu Trabzonspor hücuma kalkınca Galatasaray'ın lehine gelişecekti. Nitekim öyle oldu. Galatasaray, takım olmaya başlamış. Sezon başındaki o maçları kazandığı zaman bile takım olarak oynamıyorlardı. Kopuk kopuk oynuyorlardı. Futbolda hep hücum hep defans yoktur. İkisini aynı oranda yapacaksınız.
Futbolda laubalilik olmaz. Hep ciddiyet ister. Faulü yapıyorsun, topu bırakıp gidiyorsun adam da 50 metreden vurup gol yapıyor. İşte bu laubaliliktir. Düşünün önceki günkü Beşiktaş maçını. İki takım da uyuttular. Dün gece maçın her dakikasında hareket vardı. Ve gene düşünün, Beşiktaş maçı berabere bitirmek için uğraştı. Galatasaray 50 metreden o golü yedikten sonra iki dakikada o maçı bitirmek için uğraştı. Peki maçın karşılığı 2-1 mi olmalıydı? Hayır. Galatasaraylı oyuncular bundan ders çıkarırlarsa faydalı bir maç olmuştur onlara. Ve gene hiçbir insanın unutmaması gerekir: Tecrübe çok pahalı bir olaydır.