LEVENT TÜZEMEN: Halis Efendi!..
Türk Telekom'da 16 Aralık 2012'de Galatasaray-Fenerbahçe maçında Meireles'i oyundan attığı için ağır eleştiriler alan Halis Özkahya'ya tam 5.5 yıldır MHK Kadıköy'de maç vermiyor. Özkahya en son Kadıköy'de 11 Kasım 2012'de Fenerbahçe'nin, Orduspor maçını yönettiği ve sarı-lacivertlilerin 2-1 kazandığı maçta görev yaptı. Ancak MHK, Özkahya'yı içerde dışarda Galatasaray'ın maçlarına gözü kapalı çok rahat gönderiyor. Halis Efendi de Kadıköy'e gidememenin faturasını sürekli Galatasaray'a kesiyor. Serdar'ın pozisyonunda olmayan penaltıyı yarattı. Nagatomo'ya gösterdiği doğru sarı kartı maalesef Feghouli'yi arkadan indiren Kasımpaşalı'ya gösteremedi. Hakemler ligi dizayn ediyorsa biz maçları izlemeyelim ve yorumlamayalım..
Haftanın son maçını Kasımpaşa ile oynamak Galatasaraylı oyuncularda baskı yaratmadı. Gomis'in yürekleri hoplatan baygınlığı dışında ilk yarı boyunca oyunun hakimi hep Galatasaray oldu. Kasımpaşa klasik taktiğiyle "Kompakt" anlayış içinde hızlı oyuncularıyla golü aradı. Nagatomo ile Linnes kanat bindirmeleriyle ön plana çıktı. Feghouli final noktalarında pasif kaldı. Belhanda olmayınca Feghouli pas oyununda verimli olamıyor. Rodrigues-Gomis-Selçuk-Feghouli'nin alıştığımız etkili pas oyununa Tolga katkı sağlayamadı. Sadece koşarak sahada kalamazsın. Terim'in önde baskı yapan, geçişlerde ayağa isabetli pası başarıyla uygulayan sistemine Tolga ayak uyduramıyor. Galatasaray, üstün olduğu anlarda bile pas oyununda Tolga'nın verimsizliğini hep hissetti.
Donk'un orta alandan dikine zarif çalımlarla çıkıp "Al golü at" dercesine Rodrigues'e verdiği kaliteli pasın payı büyüktü. Rodrigues de müthiş bir vuruş yaptı. Büyük takım ilk yarıdaki 5 dakikalık uzatma döneminde 1-0 önde ise savunma güvenliğini ön planda tutup soyunma odasına skoru koruyarak girmeli. Terim'in ikinci yarıya Serdar'ı çıkarıp Donk'u savunmaya çekmesi Eren'le başlaması ve çift santrfora geçmesi kazanmak istemesiydi ama bu düşünce tutmadı. Donk'u stopere çekmek orta alan gücünü düşürdü. Galatasaray çok adamla hücum ederken Kasımpaşa'ya derin boşluklar bıraktı. Bir puanın bile kıymetli olduğu dönemde kaybetmek G.Saray'a ciddi bir yara verecektir. Galatasaray bu deplasman fobisini aşamazsa yarışta çok zorlanır.
ÖMER ÜRÜNDÜL: Terim'in yanlışları
Dün gece Recep Tayyip Erdoğan Stadı'nda değişik bir ilk yarı izledik. 25. dakikaya kadar Galatasaray etkili bir presle oyunu tamamen karşı alana yıktı. Sürekli karşı 18'i tehdit ettiler. Aslında üç ön libero özelliğindeki orta saha ile bu kadar baskı nasıl kurabiliyordu diye düşünebilirsiniz. Bunun bir numaralı nedeni Kasımpaşa'nın önde ve orta sahada hiç pres yapmayıp takım halinde topun arkasına geçip alan daraltan savunma uygulamasıydı. Bu yüzden Galatasaray da üretkenlik sağlayamıyordu. 25. dakikadan sonra tablo değişti. Kasımpaşa hem pas yapmaya hem de öne çıkmaya başladı. Bu şekilde tehlikeli hücum girişimleri de yaptılar ama Galatasaray'a da daha elverişli ofansif ortam kalmıştı. Aslan iki de sinyal verdi. Sonra da Donk'un müthiş taşıyıp güzel bir asiste dönüştürdüğü atakta Rodrigues mükemmel vurunca ortaya hazırlanışı ve yapılışı şahane bir gol çıktı. Devre sonundaki bir penaltıyla da Kasımpaşa skora denge getirdi.
İkinci yarıya Fatih Terim riskli ve hatalı bir değişiklikle başladı. Çok iyi pres yapan orta sahasını bir eksiltip Donk'u stopere çekti ve Eren'le çift santrfora geçti. Ben bu değişikliğin çok zararlı olacağı görüşündeydim. Aslında ilk yarıdaki gibi yine oyun karşı alana yıkıldı. Ama çift santforla birlikte kalabalık bir yığılma oldu. Alanlar iyice daraldı. Ve bu arada da doğal olarak oyunu sürekli zorlamaktan oyuncular yoruldular. Kontratak şanslarını son dakikalara kadar kullanamayan Kasımpaşa duran top sonrası sürpriz bir gole imza atınca önemli bir galibiyet aldı. Galatasaray'ın son saniyede kaçırdığı gol de inanılmazdı. Galatasaray'da Rodrigues sahanın en iyisiydi. Donk ve müthiş koşan Tolga da başarılı isimlerdi. Gomis'in rahatsızlık geçirmesi ben dahil herkesi üzdü. Neyse ki çabuk topa-r ladı. Ama onun etkisiyle performansı düşüktü. Kasımpaşa disiplinli bir taktik mücadelesi verdi. Skor dezavantajından maçı kazanması büyük bir başarıydı. Kemal Özdeş'i gönderme yanlışından kısa sürede vazgeçen yönetimin, bu hatasından dönmesinin ne kadar doğru bir karar olduğu anlaşıldı.
RIDVAN DİLMEN: Galatasaray için facia bir durum
Galatasaray iç saha ve dış sahada iki farklı görüntü çiziyor... Kendi sahasında korkunç taraftar desteğiyle bir o kadar da oyuncuların iç saha performansıyla siyahla beyaz kadar farklı... Teknik direktör değişikliği de fark ettirmedi deplasmanda yaşanan sıkıntıyı. İstanbul içinde seyahat ettin, Florya'dan Kasımpaşa semtine geldin sadece oysa... Türk Telekom Stadı'nda ne oluyorlar bilemiyorum... Teknik Direktörü Fatih Terim'i eleştirmek istemiyorum çünkü transfer yapma yetkisi yok. Sadece Nagatomo'yu alabildi. Kulübün ekonomik yapısı gazete manşetlerinde son 10 gündür. Mustafa Cengiz ve Abdurrahim Albayrak'ın anlattıkları ilginç... 7 aydır para alamayan bir takım var. Yerli oyuncu çok olduğu zaman Selçuk, Yasin, Gökhan Gönül, Caner, Alper Potuk idare eder ama yabancı oyuncu bu durumu kabul etmez. Galatasaray deplasmanda altıncı mağlubiyetini aldı. Bu büyük bir takım için facia bir durum.
Galatasaray, 13 puan almış deplasmanda. Kendi evinde 31 puan... Aradaki fark 18... İçerde averajı 24, dışarda averajı -4...
Kasımpaşa iyi oynayarak kazanmadı. Dün sadece sakinliklerini beğendim.
Donk-Selçuk-Tolga... Bu orta saha ile nasıl kazanacaksın? Fatih Terim ne yaptı? Mariano'yu dinlendiriyor mu diye düşündüm. İki beki farklı oynamaya çalıştı. Her türlü çılgınlığı yaptı. Rus ruleti oynamaya başladı. 2'liye döndü... Sonra bir değişiklik yaptı Sinan'ı aldı. Oyunun sonunda 5 tane maviliye karşı kaleci Muslera ile iki Galatasaraylı kaldı. Serdar Aziz'in çıkma sebebini anlayamadım. Acaba bir sakatlık mı yaşadı.. Sahadaki en iyi oyuncunu çıkardın ve sistemi değiştirdin.
Gomis'in hastalığı psikolojik olarak da teknik heyeti ve doktoru da etkilemiştir. Allah şifa versin. Bir an da bayılıyorsunuz. Teknik direktör çıkarsam mı çıkarmasam mı diye düşünüyor o anda darmadağın oluyor. Allah korusun bir daha birşey olursa hemen çıkarması gerek.
Taktik, fizik, coşku Galatasaray'da hiçbir şey yoktu... Puanı hiç hak etmeyen bir oyun vardı.
AHMET ÇAKAR: Nerede kalmıştık!
Bu başlık Fatih Terim'e ait... Tudor gönderilip, Terim'le anlaşıldığında hoca sosyal medyadan bu mesajı atmıştı. Ben de şimdi soruyorum; "Terim'in Tudor'dan farkı ne?" Tabii ki bu soruyu insani değil, hocalık anlamında soruyorum... Sivas'tan sonra Kasımpaşa deplasmanı da kaybedildi. İkinci yarı neredeyse 45 dakika tek kale oynayıp galibiyet golünü bulacakken, duran toptan gol niye yendi? Tudor zamanında da yeniyordu. Üstelik bu duran topta Kasımpaşalı oyuncular üç defa topa müdahale etti ve en son bomboş olanı harika bir gol attı... Hem konsantrasyon eksikliği var hem de pozisyon hatası. Tudor zamanında da böyleydi. Üstelik sahanın en iyisi Donk'u ikinci yarıda Serdar Aziz'in yerine stopere çekmenin manası nedir? Hem orta saha direncini kaybettin hem de yaratıcılığı azalttın... Tolga Ciğerci'nin her tarafı futbolcu olsa ne olur! Sadece koşuyor, kesiyor ama topla kavga ediyor. Üstelik o Donk-Rodrigues ortaklığı Galatasaray'a ilk yarıda harika da bir gol getirmişti. Donk kendi sahasından aldığı çizgi üzerinden 30 metre sürdü Rodrigues'e müthiş bir pas attı, o da biraz sürüp içeri çekip harika bir vuruşla Galatasaray'ı öne geçirdi.
Terim'e ikinci sorum şu; 46. dakikada Eren Derdiyok'u oyuna sokmanın ne manası var. Zaten rakip kalabalık ve gömülmüş... Santrforlar markaj altında oynuyor ve böylelikle de orta sahada bir kişi eksiliyorsun. Haaa anlarım son 20-25 dakikaya girilir tabii ki Eren'i de sokarsın başka riskler de alırsın.
Sonuçta Galatasaray önemli bir yara aldı... Bence hoca hataları dün geceye damgasını vurduğu gibi bu yenilgide başrolü Halis Özkahya'nın oynadığını da rahatlıkla söyleyebiliriz. 45+'da verdiği penaltı penaltı filan değil... Komik ve uydurma. Serdar Aziz hamlesini yapıyor, topa dokunuyor sonra da rakibe dokunuyor. Şöyle bir penaltıyı Şampiyonlar Ligi'nde versen en az 3 ay maç alamazsın. Yazık Türk hakemliği günden güne kan kaybediyor. Kimsenin güveni kalmadı ve hemen her maçta da ciddi ve sonucu etkileyen hakem hatalarına şahit oluyoruz.
ERMAN TOROĞLU: Kesinlikle net bir penaltıydı!
Öncelikle G.Saray dün takım olarak oynayamadı. Diyeceksiniz ki "Ne demek takım olarak oynayamadı?" Aynı anda rakibe baskı yapıp, aynı anda topu alıp hücum edeceklerdi. Ama 3 kişi baskı yaptı, iki kişi yapmadı, iki kişi yaptı, dört kişi yapmadı! O zaman hep beraber oyundan düştüler. Oyuncular arasında inanılmaz kopukluklar oldu ve maçı da kaybettiler.
Şu cümleyi net söylemek lazım; Kasımpaşa takım olarak iyi oynadı, çok iyi mücadele etti ve net bir galibiyet aldılar. Bir taraf takım gibi oynamayıp, diğer taraf oynarsa daha iyi takım mücadelesi veren taraf maçı kazanır. "Galatasaray'da kim iyiydi?" derseniz, Donk... Şu anda Galatasaray'ın en iyi transferi gibi ama diğerleri ona yardım etmediler. Mesela Gomis... Tamam maçın başında düştü ama çok tuhaf işler yaptı. Peki maçın kırılma anı neydi? Kasımpaşa'nın kazandığı penaltı. Milletin kafası karıştı. "Penaltı değil" diyen fanatikler de var. Aslında hiç kafa karışacak pozisyon değil. Serdar Aziz, rakibi topla üzerine gelirken bir defans oyuncusunun yapmayacağı acemilikle, ceza alanı içinde direkt topa müdahale etmeye kalktı. Serdar Aziz topa direkt müdahale ederken sol ayağıyla topa yüzde 100 hâkim olamadı. Çünkü hamle yaptığı sol ayağının dış tarafı topun üst kısm-ı na değdi. Topa müdahale var ama o ayak gitti, rakibin sol ayağının dışına darbe oldu. Kesinlikle net bir penaltıydı. Hatta yanında bir de sarı gerekirdi. Hakem olarak bunu yapıyorsun iyi, çok da güzel. Peki ikinci yarıda Donk buna benzer bir müdahale yapıyor ama faul çalmıyorsun! Aynı hakem, aynı maç, benzer pozisyon, işte çifte standart!
Galatasaray, Terim'in gelmesiyle bir ara gazı aldı. Ama günler geçtikçe bu gazın yetmeyeceği belli olmaya başladı. Şimdi düşünün büyük paralara Belhanda'yı alıyorsunuz, bu adam maç 3-0'ken 90+3'te oyundan atılıyor. Demek ki Terim, disiplini tam verememiş bu gözüküyor. Kasımpaşa yönetimi Kemal Özdeş'i görevden uzaklaştırıp, bir maceraya girmeye kalktı. Ama yanlıştan çabuk döndüler. Aynı gün, üç saat evvel Trabzonspor'un Başakşehir ile oynadığı maçı seyrediyorum. Fenerbahçe maçında sahada hayalet gibi gezen, ayakları yerden kesilmiş Başakşehir takımı yoktu. Trabzon karşısında yardımlaşmaları iyiydi ve çok net bir galibiyet elde ettiler. Hem futbol oynadılar hem de rakibi oynatmadılar. Maç 1-0 bittiyse bu Başakşehirli oyuncuların son pozisyonlardaki yanlış değerlendirmeleri yüzünden oldu.