GÜRCAN BİLGİÇ: Makine gibi...
İlk yarı bittiğinde, iki takımın da skor yapması için duran top dışında ihtimal yok gibiydi... Aykut Hoca, kendisine seriyi getiren "Temaslı oyun"dan vazgeçmeden, dirençli oyuncularıyla hem tempoyu zorlamayı hem de rakibi bunaltmayı istedi.
Oyunun kontrolü Fenerbahçe'de olsada Bursaspor'un net karşılık verdiğini gördük. 3'lü defansı aslında "Beşli" oynayıp, 8 oyuncuyla (kaleciyle 9) bir duvar yaptılar. "Oynatma-attırma" taktiğini seçmişti Le Guen... Sadece Batalla'nın pasları üzerine kurduğu hücum alternatifinde Fenerbahçe'nin özellikle Dirar'ın kontrolünü de engelledi. Ortaya çıkan oyunun mücadele düzeyi keyif vericiydi. Futbolu sağlı-sollu ortalar veya kaleci ile forvetler arasında geçen maç olarak görenler için "Sıkıcı" bir maçtı. Ama iki taraf da dengeleri kendi adına bozmanın pususundaydı aslında.
Taktik disiplin üst seviyede uygulanıyor, defansif duvarlar bir an bile "Tuğlasız" bırakılmıyordu.
Tipik bir beraberlik maçıydı derken Bursa defansının hatası ve penaltı geldi. Dengeyi başka türlü bozmanın anahtarı duran toplar veya kornerdi Fenerbahçe adına. Bu pozisyonla altın buldular... Sonrasında maçı Bursa'nın oynaması gerekiyordu ki bu da Le Guen'in duvarının gedik vermesi demekti. Aykut Hoca hemen Valbuena hamlesini yaptı. Daha çok alan, daha fazla olanak seçeneğine yöneldi. Takımının defansif direncine güvenerek ikinici gol için performans faktörünü devreye soktu.
Gelişen oyunun içinde Fenerbahçe de bir ilkin peşine düştü. Öne geçince kapanan takım bu kez 33 bin coşkulu taraftar önünde B planını da kovalayıp, rakibi eksik yakalayıp, tehdit unsuru olmayı sürdürdü.
Hem önemli hem de değerli bir galibiyet bu... Haftanın ilk maçı olması rakipleri de bildikleri sonuçta baskı altına alacaktır. Üst üste 4. galibiyet önümüzdeki Karabük maçında Kadıköy'ü eski görkemli görüntüsüne de kavuşturacaktır. Her şeyin ötesinde Fenerbahçe artık oyunculardan değil, sistemden güç alan bir makine olma yolunda olduğunu gösterdi.
ÖMER ÜRÜNDÜL: Ya Ekong olmasaydı!
Fenerbahçe 33 bin Bursaspor taraftarı önünde maça özgüvenli başladı. 25. dakikaya kadar oyunun tek hakimiydiler. Oyunu tamamen karşı alana yıktılar, ikinci bölgede dönen topları da kazanıp hücumda devamlılık sağladılar. Ama Bursaspor'un iyi yerleşimli alan savunmasını bir türlü arızaya uğratamadılar. 25'inci dakikadan sonra oyun dengelendi. İlk devrenin kısa özeti şöyleydi: Tempo vasat, mücadele var. Topa sahip olma oranı yüzde 65 Fenerbahçe lehine... Daha fazla hücum deneyen Fenerbahçe ama iki takım adına da tek net gol pozisyonu yok.
İkinci devre de dengeli başladı. Ama kısa süre sonra Fenerbahçe kontrolü ele aldı. Nihayet sahneye Bursa defansında Ekong çıktı ve sırtı dönük Soldado'ya gereksiz bir şekilde penaltı yapınca, Fenerbahçe skor avantajını yakaladı. Sonrası da oyunu istediği gibi götürüp hem takım savunmasında zorlanmadı hem de mecburen risk alan Bursaspor karşısında etkili kontratak girişimleri başladı. Sonuçta çok önemli bir üç puanı aldı Fenerbahçe.. Aykut Kocaman, Mehmet Topal ile Souza sigortasını geri dörtlünün önüne yerleştirdikten ve de üçüncü bölgedeki gereksiz riskli oyun anlayışını terkettikten sonra takım kazanmaya başladı. Dün gece Aatif'ın başarılı performansı da gözden kaçmamalı. Valbuena'yı da küstürmemek için Aykut Kocaman, Aatif ile değişikliğe gitti. Dün Fenerbahçe adına ekleyeceğimiz şeyler; zor bir deplasmanda ilk planda takım savunmasındaki başarı. Galibiyetten de ders çıkarmak gerçeğiyle üstünde durulması gereken ise penaltı golüne kadar geçen 65 dakikalık süreçte üstün ve baskılı oyuna rağmen, tek bir pozisyon bulunamayışı oldu.
Bursaspor beklenen performansı gösteremedi. Ama rakibin üstünlüğünde akılcı bir taktik uygulayıp iyi yerleşimli bir alan savunması ile yedikleri penaltı golüne kadar da pozisyon vermediler. Ama pas trafiğinde ve hücumda çok yetersiz kaldılar.
AHMET ÇAKAR: Yüzde 100 penaltı
Önce şunu söyleyeyim, Fenerbahçe bu sezonun belki en coşkulu değil ama taktik disiplin, alan daraltma, takım savunması gibi çağdaş futbol normlarında en iyi maçlarından birini oynadı. Üstelik Bursa'nın 33 bin kişilik coşkulu seyircisinin önünde. Koskoca 90 dakika Bursaspor gibi iyi bir takıma karşı neredeyse pozisyon vermediler. İlk yarı iki takım da çok tedbirliydi. Özellikle Bursa defansı beşleyip kanat bekleriyle yardım getirerek Fenerbahçe'nin her iki kanattaki organizasyonlarını engelledi. Buldukları toplarla da Fenerbahçe defansının arkasına, Stancu'nun önüne uzun toplar attılar. Fenerbahçe ilk yarıda oynamadı ama oynatmadı da.
Ama ikinci yarı sahada gerçekten iyi bir Fenerbahçe vardı. Rakip kafayı kaldıramadı. Özellikle Giuliano'nun organizasyon liderliğinde top sürekli Fenerbahçe'de kaldı. Soldado biraz güçlü olsa müthiş bir santrfor. Aslında kariyeri tabii ki müthiş. Gol şansı da yüksek, pozisyon bilgisi de öyle. Mesela penaltı yaptırdığı pozisyonda durduğu yer, aldığı pozisyon birinci sınıf. İşte o penaltıyla da Fenerbahçe çok ama çok değerli 3 puanı aldı, İstanbul'a dönüyor
Dün gece galibiyet kadar ortaya konan futbol da çok doyurucuydu. Şov yapmadılar, 6-7 pozisyon üretmediler. Sezon başından beri yedikleri goller ve verdikleri pozisyonlarla eleştiriliyorlardı. Dün bunların hiçbiri olmadı. Yalnız Fenerbahçe hala savunmasından çıkarken manasız top kayıpları yapıyor. Özellikle ilk yarıda Şener olsun, Topal olsun, Souza olsun bunu yaptılar. Ama dün F.Bahçe için bu yılın kırılma maçlarından biridir.
Hakem Ali Palabıyık, ufak tefek hatalar yapsa da maçı çok başarılı yönetti. Sakin, kendinden emin, oyuncuyu tahrik etmiyor. Verdiği penaltıda da yüzde 100 haklı. Bursaspor'un Nijeryalı stoperi öyle manasız, öyle tek hamleden kaynaklanan tuhaf bir penaltı yaptı ki sanırım arkadaşları hakeme itiraz edeceklerine ona kızmışlardır.
RIDVAN DİLMEN: Fenerbahçe maraton koşuyor
İkinci yarı için maçın hak edeni diyebiliriz Fenerbahçe için... İlk yarıda mücadeleci, sadece taraftarın güzel olduğu bir devre izledik. Pozisyon yoktu. İkinci devre Fenerbahçe'nin fiziksel kalitesini gördük.
En hızlısı Beşiktaş, en organizesi Başakşehir ama en fiziklisi de Fenerbahçe... Fenerbahçe 'Ben maraton koşucusuyum, bana sabredeceksiniz' diyor. Kulüp başkanı başta olmak üzere taraftarın Aykut Kocaman'a istifası sonrası destek olması 4'üncü galibiyeti getirdi. Her maç ligin en önemli maçı der oyuncular ama Antalyaspor deplasmanı çok mühim demiştim. Takımı tartışmaya açacaktı. Orada oyuncuların sevinci galibiyete değil, geleceği görmelerindendi. Gelecek maç için perşembeye biletler tükenir Fenerbahçe'de, 50 bin kişi dolar stat. Bu kadar iddialıyım.
Antalya maçına giderken yine puan farkı vardı ama ne deniyordu, 3-4 puan geride bitirsek ne güzel olur. Başakşehir'i dışarıda bırakırsak Galatasaray ve Beşiktaş'ın puanlarca gerisinde kalmayacağı kesinleşti artık. Büyük kulüple büyük taraftarı ayırmak lazım... Galatasaray onca şey yaşıyor ama ne yapıyor, toparlanıyor. Akhisar maçında tribünler doluya yakın olacak. Beşiktaş bir canlandı, 3 atıp arayı kapattı. Bu kulüplerin ayağa kalkması, liderlerin davranışlarıyla ilintilidir. Yönetim dedi ki 'Hoca burada var, devam ediyor'. Aykut hocanın çalışma stiline adapte olmak kolay değil. Sabırla form tutmak istiyor.
Aykut hocanın hesabında hep fizik kapasitenin artacağı vardı. Futbol rakiple oynanır, Fenerbahçe kapasitesini verdi ve kazandı. Oyununu oynadı. Mehmet- Josef'le oynarım, 4 de ofansif oyuncuyla oynarım dedi. 71'inci dakikada sağ açıkta bir top kaptırdı Dirar, yüzde 100 deparla geri döndü defansa kadar. Bunlar kolay değil. Günlük oyunda da hesabını kitabını yapan, 70'ten sonra maçı koparabileceğini bilen bir teknik adam var Fenerbahçe'de.
Bursa'da muhteşem bir seyircin var, potansiyelin var. Le Guen maç öncesi demecinde, "Favori Fenerbahçe, elimizden geleni yapacağız" diyerek baştan kaybetmişti ama... Ben de biliyorum Fenerbahçe'nin daha iyi kadrosu olduğunu ama bu maç Bursa'da. Bunu İstanbul'da söylese tamam, Bursa'da olmaz.