Fenerbahçe deplasmanda Osmanlıspor'la 1-1 berabere kaldı ve 11 haftanın sonunda 17 puanla lider Galatasaray'ın 9 puan gerisine düştü. Bu kötü gidişatın ardından Aykut Kocaman istifa sinyalleri verirken SABAH Spor yazarları da sarı lacivertli takımın durumunu değerlendirdi. İşte o yazılar ve dikkat çeken ifadeler...
ERMAN TOROĞLU: FENERBAHÇE YAVAŞ YAVAŞ ERİYOR
Fenerbahçe açısından değişik bir olay yok. 'Büyük Fenerbahçe' diyorsun, iyi tamam da orta sahada Valbuena denen bir adam var, her şeyini ona bağlamışsın. Adam da aman aman bir şey yapmıyor. Alıyor topu veriyor, sakatlanıp çıkıyor, Fenerbahçe duruyor. Bu koca Fenerbahçe dediğin takım bir futbolcuya mı bağlı oynuyor? Böyle bir olay olur mu!
Fenerbahçe'de iki oyuncu sakatlanıyor. İki sakatlık da kameradan görüldüğü kadarıyla adale sakatlığı. Bunun bir tek izahı var, ya iyi çalıştırılmıyorlar ya da kendilerine bakmıyorlar.
İki futbolcu ilk yarı çıkınca oyuncu değişikliği için artık oyunun sonunu bekleyeceksin. Ama şu bir gerçek Osmanlıspor iyi top yapmaya başladı. Üstüne her şeyiyle geliyor. Bir oyuncu değiştirme hakkın daha var. Artık bu riski 75'te, 78'de kullanacaksın. O riski Aykut hoca alamadı. Bu Fenerbahçe'nin ne tadı var ne de tuzu...
Osmanlıspor ligin sonuncusu. Fenerbahçe'den daha derli toplu oynadı. Siz bakmayın o yüzde kaç Fener oynamış, yüzde kaç Osmanlı oynamış. Oyunun bütün hakimi doksan dakika Osmanlıspor'du.
Fenerbahçe için öyle şeyler olabilir diyorsun ki, bir tık bir şeyler yapsa yukarıya oynayacak, ama işte o bir 'tık'ı Fenerbahçe yapamıyor. Kaç haftadır o 'tık'ı yapıp yukarıya çıkamadı ama o 'tık'ı yapmayıp hep aşağılara indi.
Hani hasta bir adam vardır ya, Allah korusun, adamı görürsün yavaş yavaş eriyordur, yok oluyordur. Fenerbahçe şu anda aynen ona benziyor.
Osmanlıspor da bu futbolunu daha evvelki maçlarda oynamadı. Herhalde büyük takımı görünce motive oldular.
Osmanlıspor'un seyircisi yok. Gençlerbirliği'nin seyircisi yok. Ankara'da seyircisi olan bir takım var; Ankaragücü. O bir al t kümede oynuyor. Ama maalesef Süper Lig'de oynayanların da işi zor öyle gözüküyor.
Kestirme olarak söylüyorum, dün akşamki maç kimin hakkıydı? Yoksa beraberlik doğru netice miydi? Bu soruya cevabım net. Hayır, beraberlik doğru netice değildi. Maçın hakkı Osmanlıspor'undu. Aslında dikkat edin hep bu cümleyi söylüyoruz her takım için Fenerbahçe maçları bittikten sonra. Dün gece veya bu gece bu takım Fenerbahçe'yi elinden kaçırdı. Bu yılki Fenerbahçe'nin ana fikri bu...
ÖMER ÜRÜNDÜL: İLK ÜÇE GİREMEZ
Fenerbahçe maça tempolu ve atak başladı. İlk 15 dakika net bir üstünlük kurdular. Bu bölümde en aktif isim Giuliano idi... Osmanlıspor'un ön liberoları Lawal ve Musa, defans blokları ile yakın bağlantı sağlayamayınca, Giuliano istediği ortamı yakaladı ve güzel de bir gole imza attı.
Ardından Valbuena sakatlanıp çıktı, devrenin son 25 dakikası Fenerbahçe adına olumlu geçmedi. Baskı devam etti ama alışılmış biçimde riskli ofansif anlayışta üretkenlik sağlanamıyordu. Bunun yanında günümüz futbolunun ilkelerine ters düşen savunma arızaları yine gündeme geldi. Deplasmanda galip durumdaki takım rakibe 30-40 metre geniş bir alanda yakalanmaz. Bu şekilde Osmanlıspor'un dört girişimi oldu. Birinde Volkan mutlak golü kurtardı. Birinde iki stoperi silkeleyen Aminu pas verecek adam bulamadı. İki girişim de ofsayta takıldı. Yine sıkıntılar yaşayacağı belli olan Fenerbahçe'de bir de İsla sakatlanınca, ikinci yarı için soru işaretleri gündemdeydi.
İkinci yarıda Osmanlıspor da artık kora kor oyuna başlamıştı. Fenerbahçe ilk yarıdaki geniş alanda yakalanma yanlışını bırakmıştı. Artık geride rakip ataklarda alan daraltılıyordu. Ama hücum girişimlerinde hiçbir etkinlik yoktu.
Giuliano neden son dakikalara kadar sol çizgide görev yapar anlaşılır gibi değil. Alper'in ne oynadığı belli değil. Her yaptığı faul ve yaptığı top kaybından sonra iki elini başına koyuyor! Fizik gücüyle ve takıma alışmasıyla katkı beklediğim Janssen de dün gece tekaüt gibiydi. İkinci yarı ortalarında yaptığı bir gollük pas ve hemen sonrasında bir sürpriz şutu dışında yokları oynadı.
Son 15 dakika F.Bahçe iyice oyundan düştü. Ama en azından takım savunmasını ön planda tutup, kontrollü oynadığı için pozisyon vermiyordu. Tek atlattıkları tehlike, duran topta Numan'ın direği bulan kafasıydı. Ama sonrasında Şener'in büyük hatası sonucu maça beraberlik geldi. Bana göre F.Bahçe'nin artık hiç şampiyonluk şansı yok. Daha da önemlisi bu futbolla bence ilk üçe de giremez...
Osmanlı'nın kadrosunda iyi isimler var ama eskiye göre form düşüklüğü ve özgüven eksikliği var. 60'dan sonra toparlanıp, neticeyi değiştirme peşinde koştular. Bu hırslarının sonucunda da 1 puanı aldılar. İrfan Buz, sahada hayalet gibi dolaşan Regattin'e nasıl 71 dakika tahammül etti anlamadım.
GÜRCAN BİLGİÇ: HİKAYE YOK!
Böylesine bıçak sırtında çıkılan maçta, yedinci dakikada öne geçmek, çöl sıcağında buz gibi su bulmak gibi oldu. Neredeyse forvetsiz sahaya çıkıp, oyunu mücadele üstüne kurmak isteyen bir rakip karşısında rahatladılar, yeni bir hikayenin peşine düştüler. Ama anlatımı da, konusu da birbirinden kopuk, ne dediği, ya da ne demek istediği anlaşılamayan bir anlatım çıktı ortaya. Hedef sadece kazanmak olunca, kalan dakikaları tabelaya ve saate bakarak geçiren bir Fenerbahçe izlemeye başladık.
Aslında geçen haftaların sıkıntısını çekmeye devam ediyorlardı. Sakatlarıneksiklerin üstüne, yenileri de eklenince, ortalık bilinmezler ile kaplandı. Sezon başından beri "muamma" anlarında ortaya çıkıp, sorumluluk alan Valbuena da 10. dakika dolmadan "sakatlar" arasına katıldı. En etkin bölümün, en önemli oyuncusu Isla da kulübeye gelmek zorunda kalınca, çalışılmış planların-setlerin de bir anlamı kalmadı. Kalan sürede bu kez "mücadele" etmesi gereken taraf Fenerbahçe oldu.
Koşan oyuncuları yöneten de olmalıydı. Giuliano topu isteyen, arayan bir oyuncu olsa da, format onun görevini iptal etti. Topu üçüncü bölgeye taşıdıklarında Janssen kendini pas istasyonu haline getirip, koridor açmaya çalıştı ama atak karakterinin en önemli unsuru olan iki kanat da işlemiyor, ortalardan veya kornerlerden de tehlike yaratılamıyordu. Zaten maçın ruhu "oynanacak" olmaktan çıkmıştı. Oyunun hikayesi de "tabelada galip yazsın" başlığına kavuşunca, Fenerbahçe, şampiyonluğa oynayan olmaktan çıkıp, "üç puana muhtaç takım" rolüne geçti.
Korkmaya veya korkaklığa bu kadar kolay alışmış bir kadronun, bu tarzıyla gole davetiye çıkarmaması mümkün değil. 3-1 öne geçtikleri Kayseri maçında da aynı şekilde puan kaybettiler, dün de kaderlerini böyle çizdiler. Öylesine sarsak ve güvensizler ki, giydikleri formanın bile anlamından uzaklar. Lig sonuncusu gelip; her topu kapıyor, her atağı olgunlaştırıyor, her ikili mücadeleden galip çıkıyorsa, sorunu çözemez, daha çoklarına da sahip olursun.
Valbuena çıktı, oyunu Ozan organize etti. Alın size; Fenerbahçe...