FATİH DOĞAN: Kaldığı yerden
"Seyircisiz futbol internetsiz akıllı telefon gibi..." Genç, yeni nesil bir taraftarın duygularını ifade ediş şekli bu... Beşiktaş taraftarı, 1 haftadır açılış maçını izleyecek olamamanın, yıldızlarla yenilenmiş takımını kucaklayacak olamamanın ızdırabıyla yanıp durdu. Haksız da sayılmazlar. Vodafone Park'ta dün tribünler sessiz ve futbol adeta ilk kez öksüzdü. Sahaya ilk kez çıkan, Beşiktaş formasıyla ilk golünü atan Pepe'nin sessiz tribünler önünde sevinirken nasıl bir boşluk yaşadığına empati yapmakta fayda var. Yeni transferler Negredo, Lens ve tribündeki Medel'in boş tribünleri ilk gördüklerinde bakışları da farklı değil. Sebep her ne olursa olsun seyircisiz oynatarak futbolu cezalandırmaktan vazgeçecek düzenlemeler yapmak, yaptırmak boynumuzun borcu...
Vefatının üçüncü yılında efsane başkan Süleyman Seba'yı rahmetle anarken neredeyse bütün kulüplerin anma mesajları toplumun "iyiliğe, dürüstlüğe, adil oyuna" olan inancının yansıması... Bu mesajlardan bu ülkeye bir başarı hikayesi çıkarabiliriz. Çıkarmalıyız..
Beşiktaş Teknik Direktörü Şenol Güneş, yenileri yavaş yavaş oturtacağının mesajını dün verdi. Şampiyon oyuncuları da aynı zamanda ezdirmedi. İlk monte edilen isim Pepe'nin iyi oyunu ve golle açılış yaptığı sezonda iyi başlayan oyuncular vardı. Fabri, solda başlayan Caner, Atiba, Oğuzhan ve Cenk hem formda hem etkiliydi. Quaresma'nın yorgunluğunu atmaya ihtiyacı var. Negredo'nun uyum için zamana ihtiyacı var. Şampiyon takıma Jeremain Lens, Medel gibi yıldızlar da girecek. Tolgay Arslan ve Adriano "Ben buradayım" diyor. Yani forma çok pahalı! Beşiktaş yorgun ama çok güçlü başlıyor lige.... Avans vermeden, ben son şampiyonum diyerek...
MURAT ÖZBOSTAN: Seyircisiz maç cezası kalkmalı!
Öncelikle belirteyim: Tadı tuzu olmayan bir maç oynandı dün gece Vodafone Park'ta. Beşiktaş, cezası nedeniyle seyircisinden yoksun çıktı sahaya... Böyle bir atmosferde oyuncuların da maça motive olmadığı çok açık ve seçik bir şekilde görüldü. TFF bu tür cezalarla zaten az olan taraftar sayısını daha da azaltıyor! Seyircisiz oynama cezası kaldırılmalıdır. Yeni bir formül, yeni bir ceza metodu bulunmalıdır. Önümüzdeki günlerde TFF'nin birinci maddesi de bu olmalıdır. Tartışın, kulüplerle bir araya gelin... Bu acil olarak yapılmalı...Maça gelirsek... Bol faullü bir mücadeleydi. Sürekli yerde olan futbolcuları gördük. İki kulübün doktorları da devamlı sahaya girip oyuncuları tedavi etmeye çalıştı. Oyun sık sık durunca, insanın televizyondan bile izleyesi gelmiyor böyle bir maçı. Beşiktaş, geçen sezonki Beşiktaş değil. Yani şu an hazır değiller... Baskısı yok, pozisyona da zor giriyor. Antalyasporlu oyuncular Beşiktaş'ı iyi kilitledi. Böyle olunca da siyah beyazlı takım pozisyona dahi giremedi. Zaten ilk yarının son dakikalarında duran toptan gelen bir golle Beşiktaş öne geçti. Sonrasında da bir penaltı. Penaltı kararı yanlıştı! Cüneyt Çakır ilk haftada büyük bir hataya imzasını attı. Cenk'in kendini yere atmasına kandı... Kanmayacaktı. Hele bu isim Cüneyt Çakır olunca. Hakemlerimiz yine formsuz başladı lige. Genel olarak diğer maçlarda da ligin ilk haftasında ciddi hatalar oldu. Yani maçtaki iki gol de duran pozisyonlardan geldi. Kısacası ne Beşiktaş'ın ne de Antalyaspor'un geçen sezonki formları dün yoktu.
ERMAN TOROĞLU: Klasik Cüneyt Çakır faciası!
Seyircisiz maçta stadın tribünlerindeki dev pankarta Süleyman Seba'nın "Beşiktaş'ı üzmeyin" sözünü yazmışlar. Antalyasporlu futbolcular da herhalde bu pankarttan etkilenmiş olacak ki Beşiktaş'ı üzmeyecek şekilde oynadılar. Antalya'nın yaptığı transferlere göre daha farklı bir oyun şeklinde oynaması gerekirdi. Beşiktaş'ı zorlayamadılar. Rakibin Beşiktaş, kalite olarak senden iyi... Ne yapacaksın? Süper Kupa'daki Konyaspor gibi önce bozacaksın, sonra oynayacaksın. Ama ne yaptı Antalya? Hiçbir şey! Yedikleri ilk golde defans ve kalecinin topyekün büyük hatası var. Arka direkte Pepe çok rahat bir kafa vuruşu yaptı.
İkinci gol penaltıdan... Rezalet bir karar... Uzaktan yakından penaltıyla ilgisi yok. Klasik Cüneyt Çakır faciası. Beşiktaş'ın böyle bir penaltıya ihtiyacı yoktu. Ama büyüklere şirin gözükmeye de mecbur. Sebebi, babası her taraftan camianın içinde kalmak için elinden gelen her şeyi yapıyor. Baba-oğul bazı mücadelelerin içindeler. Zaten Türkiye'de hakemlik ne çekiyorsa, sülale boyu onlardan çekiyor. Amcaoğlu, dayıoğlu dolu. Yine aynı işleri yapıyorlar.
Beşiktaş, rakibinin oyununa göre iyi oynamadı. "Kazandım" diye aldanmasın. "Al sen oyna, ben seni karşılarım" mantığıyla oynadı Antalyaspor... Tribünde taraftar yoktu. Bu Beşiktaş için dezavantaj mıydı? Hayır... Beşiktaş bu Antalyaspor'u taraftarı olsa da olmasa da yenerdi zaten.
Bakınız! Dün dikkatimi çeken bir olay da Quaresma'nın oyundan çıkarken takındığı tavır. Tabelada numarasını görünce söylendi. Bu sefer gidip Şenol Güneş'in elini sıktı ama tavırlar yine aynıydı. Bu şunu gösteriyor: Lens ve Negredo gelince Quaresma ve Babel bu sezon bıçak sırtı olacak. Yani Quaresma'nın bu sinirli hallerini bu sezon daha fazla görebiliriz. Futbolda şiddeti önlemek, sahaya gireni, suç işleyeni bulmak için Passolig çıktı. İyi güzel, tamam! Ama 'Şiddeti önleyeceğim' derken kurunun yanında yaşı da yakıyorsun. Hatayı yapanlar, suçu işleyenler kulüplere zarar veriyor. Dün maça gelemeyen taraftarın suçu neydi? Son şampiyonun açılış maçındaki görüntü hoş muydu? Buralarda doğru işler yapılmazsa Türk Futbolu daha çok kan kaybeder.
METİN TEKİN: Demlenmeye üç hafta var
Öncelikle seyirci cezasına değineyim. Cezalar caydırıcı oldukça anlam kazanır ve o yüzden vardırlar. Yıllardır verilen seyircisiz cezalarının hiçbir caydırıcılığı olmadığını gördük. Bu cezaları kişiselleştirmedikçe ve bunu uygulamadıkça futbolu anlamsız kılan boş tribünleri, izlemeye devam edeceğiz. Bu uygulamayla kulübü değil futbol oyununu cezalandırıyoruz. Fark çok büyük oluyor tempo olarak... Vodafone Park'ta bunu bir kez daha gördük.
Maçın temposu düşüktü ama bunların klasik sezon başı maçları olduğunu göz önünde bulundurmak gerekir. Benim düşüncem 3 ya da 4. haftada oyunların demlendiğini göreceğiz. O zaman değerlendirmek daha doğru olur. İstenilen oyun değil ama bu seyircisiz ortamda istediği sonuç oldu Beşiktaş adına. Oyun gelişmezse, yukarıya taşınmazsa tabii ki sorun olur ama kenardaki Medel, Lens, Negredo gibi oyuncuların zenginliğiyle de bu oyun yukarı taşınır. Dünkü maçta oyunu Antalya'nın savunma anlayışlı oyunu belirledi. Agresif, adam adama savunması ve stoperlere yapılan presle uzun oynatmaya çalışmaları oyunun karakterini çizdi. O yüzden çok kaliteli ve teknik becerinin önde olduğu bir maç izleyemedik. Takım oyunları hakkında yorum yapmak için 4. haftayı beklemeliyiz.
Cenk'e gelirsek... Tabii ki futbolun doğasıdır, gerçeğidir bu. Birinci oyuncu olarak transfer edilenler yine şansı alacaktır. Yavaş yavaş Negredo daha öncelik alabilir. Tek santrfor oynandığında bu doğaldır. Kendini hazır tutması Cenk için büyük bir özellik oldu. Geçen sene 31 maçta oynadı. Bu sene de Negredo'yla beraber önemli ve verimli bir oyuncu olacaktır. Beşiktaş'ın oynayacağı maç sayısı bu sene daha da artabilir. Fakat Negredo bir şekilde Cenk'ten rol çalacaktır. Yalnız aldığı ve gole çevirdiği penaltının da tartışmalı olduğunu söyleyebiliriz.
Son olarak kafalarda belki Pepe'nin yaşıyla ilgili soru işareti vardı ama çok diri, parmak ucunda ve oyun iştahı çok yüksek bir oyuncu izledim. Çok önemli bir iş yaptı Beşiktaş Pepe'yi alarak.
RIDVAN DİLMEN: Beşiktaş rotasyon yapmalı
İkinci golün dakikası olan 64'te aslında müsabaka bitti. Antalya boksörlerin havlu atışı gibi attı havluyu... Antalya'nın direnci kırıldı bu golle birlikte. Eto'o'nun bir pozisyonu var ama onda da Fabri başarılıydı. Beşiktaş, geçen sezon çok sert Şampiyonlar Ligi maçları oynamıştı... Lig rekabetiyle birlikte fiziksel ve mental olarak daha fazla hırpalandı Beşiktaş. İki yıl üst üste şampiyon olan takımda hem fiziksel hem mental yorgunluk olabilir. Ben mental yorgunluğu hissediyorum Beşiktaş'ta. Fakat Şenol Güneş'in otoriter ve sürekli isteyen duruşu takımı diri tutuyor. Beşiktaş, lige en kötü hazırlanan takımdı. Çin seyahati, Avrupa'daki hazırlık maçları, zaten geç ve yıpratıcı biten ligi, üzerine de Süper Kupa maçıyla başladığını hesaplarsak yorgunluğunu görmek zor değil. Quaresma'nın reaksiyonları da devam ediyor.
Beşiktaş'ın rotasyona en çok ihtiyaç duyduğu yıl bu yıldır. Şenol hoca kullanabilirse eğer bu rotasyonun genişliği ve derinliği, Beşiktaş'ı götürür diye düşünüyorum ama... Beşiktaş 24-25 kişilik güçlü bir rotasyona sahip. Tolga milli kaleci. Gökhan Milli Takım sağ beki. Sol bekte Adriano... Stoperler Medel ile Mitrovic. Göbekte Tolgay ve Necip ikilisi. Kanatlarda Premier Lig'e gitmiş Gökhan ve Lens, ileri uçtaysa Negredo ve Pektemek. Sayamadığımız oyuncular bile var. Gayet iyi bir kadro ve düşünün, bunların hiçbiri dün 11'de başlamadı.
Büyük takımlara bakacak olursak Beşiktaş iki duran top, Fenerbahçe bir duran top ve bir de ofsayt gol...Açıkçası hakemler de berbat başladı. Ayağı kırıldı Traore'nin, atmadı Durica'yı Hüseyin Göçek. Cüneyt Çakır'ın verdiği penaltı alakasız. Hakemler sınıfta kaldı. En son hakemlerden bahsederim yazılarımda ama onları nasıl es geçelim?
Eto'o konusunda Antalya ile Beşiktaş arasında başlayan bir kaos var. Ali Şafak Öztürk'ü 15 yaşından beri tanırım. Ailesini bilirim, İngiltere'de eğitim almıştır. Şafak Bey'in daha sakin olması lazım... Bu tür demeçler sıkıntılı demeçler... Yutkunacaksınız. Çok polemik içinde kaldı. Biraz dışarı çıkmalı buradan.
Son olarak bir parantez de Konya'ya 2 gol atan Burak Yılmaz'a açalım. İsteyerek severek geldiği kulübünde çok iyi bir başlangıç yaptı. Canı gönülden kutlarım.