GÜRCAN BİLGİÇ: Doğrular yanlışlar
Maçın başlamasıyla beraber, Fenerbahçe Beşiktaş'ın üstüne "kabus" gibi çöktü. Golü erken bulmasının yanında, Beşiktaş'ı öyle hatalara zorladılar ki, hem dikine hem de tempolu oynayarak, gollerin etrafında dolaşmaya başladılar. Pozisyonların peşinden kornerler de geliyordu üst üste. Bir anda "Umutsuz" bıraktılar rakibi. Volkan Şen, sadece attığı gol ile değil, ayağına her top gelişinde etkili bir akının sahibi olarak takımının bir tanesiydi. Alper'in bire bir zorlamaları ve aldığı fauller de, Beşiktaş'ın baskı yaratmak istediği anlardaki nefes aralarıydı.
İkinci 45'te bu tempo ve isteği terk ettiler. Lokomotiv Moskova maçındaki oyun geri döndü diye düşünürken, Fenerbahçe'nin "at ve yat" taktiği yineleniyordu. Rakibe ikram yaptılar adeta. Kendileriyle birlikte coşmuş tribünleri de soğuttular maçtan. Beşiktaş, ayağa pasları daha güvenli kullanmaya, aralara oyuncu sokmaya başladı. Pozisyon da yakaladılar. Birdenbire rakibe ümit ve cesaret veren bir durum ortaya çıktı. Fenerbahçe takımı kendi gücünü terk etmeyi tercih etti.
Pereira, Ozan ve Nani hamleleriyle müdahale etmek istedi. Diego sahada dolaşıyordu, çok bile kalmıştı sahada. Ancak Alper'in emeğine saygı duymalıydı Portekizli. Oyuncu buruk ve küskündü çıkarken... "Hocam ne istedin de yapmadım?" diye sorsa, muhtemelen cevabı da yoktur. Ama oyuna değil, maç öncesindeki kurgusuna göre yetiyordu maçı. Ozan'ın orta sahaya getirdiği enerji, Beşiktaş'ın duvara çarpmaktan bıktığı dakikalarda bir fırsatın da kapısını açtı. Genç oyuncu Nani'ye yaptığı ikram ile hem maçı bitirdi, hem de ikili averajı takımı lehine çevirdi. Maçın şifrelerini okuduğunuzda, şampiyonluk yarışı içinde Fenerbahçe'nin kadro kalitesinde, omuz omuza mücadelede, kazanma arzusunun yüksekliğinde Beşiktaş'ın önünde olduğu ortaya çıktı. Hakem bahanesine merakla sarılanlara da fırsat vermeden, karar kozlarını elinde tutarak, her şeyi ile doğru bir galibiyet aldılar.