Yazarlar Fenerbahçe-Kasımpaşa maçını yorumladı

ÖMER ÜRÜNDÜL: Hasan Ali ve Diego

Fenerbahçe, ilk devre hırslı ve etkili bir futbol sergiledi. Diego, oyunu çok iyi yönlendirdi. Hasan Ali de sol kulvarda kaliteli işler yaptı. Geciken gol, 37. dakikada geldi. Devrenin son dakikasındaki penaltı ve kırmızı kartla birlikte fark ikiye çıkınca maç da orada bitti.
Fenerbahçe, eksik rakibi karşısında doğal olarak işi garantilemenin rahatlığıyla ikinci yarıda kendisini zorlamadan oynadı. Kopuk kopuk gelişen etkili ataklarda bir gol geldi, iki tane de Ramazan kurtardı. Bu yarıda aklımda kalan tek şey, Alper'in mükemmel golüydü. Pereira, Souza ve Mehmet Topal'ın yokluğunda, Meireles'in de fiziki açıdan hazır olmadığını düşünerek Kadlec'le sürpriz bir ön libero yarattı. Ama Kadlec, bu görevi yüksek deneyimi ile başarılı bir şekilde yaptı. Fenerbahçe baskı kurduğu zamanlarda dönen toplarda da iyi yer seçti. Ozan'ın yapısı, orta sahada 10 numara pozisyonuna uygun değil. Diego oynadığı zamanlar Mehmet Topal ile Souza oynuyordu. Dün Ozan, Kadlec'in yanında ikinci ön libero pozisyonunda görev alınca faydalı oldu.
Dünkü maçta bir sürpriz de Gökhan Gönül'dü. Bu kadar rahat bir oyunda Gökhan Gönül'ün ofansif performansı ilk defa bu kadar düşük kaldı. Dün gece en iyi iki oyuncu Hasan Ali ile Diego'ydu. Onlardan sonra da Volkan Şen ile Ozan Tufan. Van Persie de eskiye oranla daha hareketliydi. Ama bu yeterli değil. Dün kolay giden maçta penaltı dışında da mutlaka gol veya goller atmalıydı. En önemli problem Nani'deki fiziki düşüş. İkinci bir görüşüm de her zaman söylüyorum; Volkan Şen, mutlaka sürekli faydalanılması gereken bir kanat forveti.
Kasımpaşa, ligin az pozisyon veren ve az gol yiyen takım. Bu takımın üç önemli oyuncusu vardı. İyi bir santrfor Eren Derdiyok, yine kaliteli ve golcü ofansif orta saha Scarione ve de Galatasaray'a giden Donk. Bunlar olmayınca geçen hafta F.Bahçe'nin Antalya'da başına gelenler, dün akşam Kasımpaşa'nın başına geldi. İleri uç ve orta saha hiçbir şey yapmayınca başta iki stoper olmak üzere başarılı defans blokları çöktü. Stoperlerden biri de zaten kırmızı kart gördü.

GÜRCAN BİLGİÇ: Pereira'nın takımı!

Dört gollü yenilgi sonrasındaki Fenerbahçe oyununa şaşırmadık. Hatta Kadlec'i ön liberoda gördüğümüzde, takım için geliştirdiğimiz eleştirilerin takımla değil, teknik adamla ve O'nu göreve getirenlerle ilgili olduğunu bir kez daha anladık. Tabelacılar çok memnundur şimdi. Takım 3-1 kazandı diye mutlu-mesut birbirlerine anlatıyorlardır. Neyi konuşuyorlardır diye ben de merak ederim elbette. Kaçan goller olmadığı kesin elbette, çünkü yok. Alper'in fantastik golüdür muhtemelen. Umarım biri, diğerine, 'böyle bir oyuncuyu niye 60'dan sonra oyuna aldılar' diye de sorar.
Topal ve Souza'nın cezalı olduğu bir maçta, bir çok alternatifi olmasına rağmen Kadlec'i ön liberoya çekerek, Pereira göğsünde yürek taşımadığını ıspatladı herkese. Meireles elinde, Topuz orada ve hatta beğenmeyip oynatmadığı Alper de var ama arkadaş 9 sakatı olan rakibe karşı yine de tedbirli. Üstelik Kadıköy'de, kendi seyircisi önünde. Ama arkadaş 'gol yemeyeyim de, nasıl olsa atarım' diye düşünüyor. Zaten o kadar teknik direktör olduğu için, takımı da bu kadar oynuyor. Vah Persie'nin, santrforluk dersini izledik esasında. İlk golde topu aktarması, tüm defansı oyundan düşürmesi mükemmeldi. Gol öncesinde Adem ile Hasan Ali arasındaki mücadele de fauldü. Bülent Yıldırım yanlış değerlendirme yaptı. Gole kadar üç pozisyon geçti, o da ayrı.... Kasımpaşa 10 kişi kaldıktan sonra maçı bıraktı, oyundan vazgeçti. 11 kişi oynarken farklı mıydı? Aslında Rıza Çalımbay'ın hesapları da 'yenilmeyeyim' üstüne kurulmuştu. Bu kadar pasif ve vazgeçmiş bir takımı eksiklerle açıklamaz sanırım. Ama Fenerbahçe taraftarının bile ilgisini esirgediği bir maça, "deplasman" diyerek takımını hazırlamadığı ortada. Dört gollü bir yenilginin ardından, ilk altıdaki rakibine karşı kazanmak bu maçın tek olumlu notu. Umarım Alper bir iz bırakmıştır çapı belli arkadaşa. Çünkü değişimi sistemle değil, ancak oyuncuyla yapabilir.

AHMET ÇAKAR: Fenerbahçe ruhen rahatladı

Fenerbahçe, geçen hafta Antalya'ya farklı kaybetmişti. Camiada moraller bozuk, şampiyonluk yarışındaki Beşiktaş ile de fark inmeye başlamıştı. Üstelik Kasımpaşa Süper Lig'in çarpıcı takımlarından biri. Fenerbahçe mutlak kazanmak zorundaydı ve istediğini alıverdi.
Kasımpaşa'da eksikler vardı ama Fenerbahçe'de de öyle. Ama daha ilk dakikadan itibaren Kadıköy'de yıllardır yaşanan coşku, maça hakim olmaya başladı. Kadlec, defansif orta saha olarak önünde oynayan Ozan ve Diego'yu çok rahatlattı. Aslında Diego'nun fazla geriye gelmeden daha kritik yerlerde etkili oynaması lazım. Dün akşam da zaten Diego, Volkan ve Nani takıma müthiş hareketlilik getirdi. Diego, dün gece maçın ilk golünü atan adam oldu. Galatasaray derbisinden sonraki ilk golü. Dün gece Fenerbahçe, uzun bir aradan sonra bir lig maçına Fernandao ile değil de Van Persie ile başladı. O da penaltıdan golünü attı.
İlk yarı bittiğinde Fenerbahçe hem iki farklı üstünlüğü yakalamış hem de rakip bir kişi eksilmişti. Ama Fenerbahçe öne geçtiği maçları rölantiye almaya bayılıyor.
İkinci yarıda oyuna girenlerden biri de Alper'di. Ama attığı gol, bu yılın en güzel gollerinden birisi olmaya aday. Aut çizgisinin kenarında iki Kasımpaşalı oyuncuyu adeta birbirine düğümledi ve kapalı açıdan golü yaptı. Yukarıda da bahsettiğimiz gibi şayet Fenerbahçe, dün gece kazanamasaydı sıkıntılar çok büyüyecekti. Ama belki de dün geceki galibiyet, Fenerbahçe'nin sadece puan olarak değil ruhen de toparlanmasını sağladı.
Maçın hakemi Bülent Yıldırım, ruhen ve bedenen hakemliği bırakmış. Yanlış taç veriyor, kenardakiler düzeltiyor. Aut veriyor, Fenerbahçeli Gökhan Gönül 'bizden çıktı' deyip hakemi düzeltiyor. Top çarpıyor ve Bülent Yıldırım sözüm ona maç yönetiyor. İlk gol öncesi orta sahada bir faul var, göremedi. Ama fazla da kızamıyoruz, üzerinden 4-5 pozisyon geçti, top 40 metre yol kat etti ve gol oldu. Verdiği penaltıda kararı yüzde 100 doğru. Sarı kartı olan Kasımpaşalı Titi, Volkan'ın bileğine basıyor, Bülent Yıldırım da hem doğru olarak penaltıyı veriyor hem de Titi'yi ikinci sarı karttan kırmızı göstererek oyundan atıyor.

RIDVAN DİLMEN: Diego boşa benzin yakıyor

Kasımpaşa, Fenerbahçe gibi çok geniş bir kadrosu olan takım değil. İlk devredeki başarılı oyunu oynayan takımdan sakat ve cezalı isimleri çok olunca farklı oldu. Kadıköy deplasmanı zordu, yaralı bir takıma karşı oynadılar. Fenerbahçe bir tokat yedikten sonra hemen toparladı. Bursaspor deplasmanı öncesinde kazanmak istedi. Takımın derhal toparlanması, Mehmet Topal ve Josef de Souza'nın yokluğuna rağmen bunu yapması önemli. Benim futbol felsefemde bu ikisinden biri fazla ama birini aradı. İkisini birlikte ömür boyu aramam! Ozan Tufan ilk yarıda etkili oynadı. Pereira'nın yaptığı en büyük hatalardan biri onu forvet arkasında sırtı dönük oynatmaya çalışmasıydı. Ozan'ın özgürlük bölgesi sırtı dönük değil, yüzü dönük oynayabildiği yerlerdir. Serbest oynamak Diego, Alex, Hagi gibi isimlere özgüdür. Aradaki farkı ayırt etmek gerekir.
Sahanın en iyi oyuncusu kim dersek; tartışmasız Gökhan Gönül'dü cevabını veririm. Son bölümlerde birkaç top kaybı yaptı ama çok eforlu oynadı. Alper de hakikaten harika bir gol attı. Bacak arası çalımı bilerek attı ama rakibin ayağına çarpsa kornere de gidebilirdi. Diego'nun pasında ben Alper'e asist yazmam. Orada hüner var bir kere.
Boluspor'da sağ iç oynardım, 8 numara. İç oynarken tempo yüksek olacak. Acayip de koşuyordum. Maçtan sonra "Ben ne yaptım" diye düşünüyordum, bir şey bulamıyordum. Daha sonraki maçlarda belki daha az koşmaya başladım ama daha çok şey yapıyordum. 26-27 yaşından sonra tecrübe kazanırsın. Fakat Diego bugün bunun aksine bedava benzin yaktı. Alex'in farkı neydi? Kendi fiziğini biliyordu. Diego'nun gol ve asist sayısı çok çok az. Tehlikeli bölgeye girmeden önce basit oynamıyor. Dönüyor, bir daha dönüyor. Her yol açık, Büyükdere Caddesi'nden ineceğine, "Sahilden gideyim, bir de Ortaköy yapayım" diyor.
Fenerbahçe ve Beşiktaş'ın da iyi tarafı darbe alsa da toparlanabiliyorlar. Beşiktaş, Trabzon'a kaybetti ama çok çabuk toplandı sezon başında. Krizleri çabuk geçtiler. Antrenör de son 20-25 dakikalık bölümde tamamen Lokomotiv Moskova maçını yaşamaya başladı. Bu yaptığı da doğruydu. Açıkçası Fenerbahçe ve Kasımpaşa'nın teknik direktörleri ilk yarının son dakikasında maçın bittiğini biliyordu. Hem penaltı, hem de kırmızı kart çıktığı an bu belliydi.