Hıncal Uluç ile haftanın gündemi

Hıncal Uluç "Hamza Hoca sahaya, beraberliğe dünden razı olduğunu gösteren bir 11'le başlamakla kalmadı, tüm ilk yarı boyunca da Fatih Terim'in Galatasaray'a hediyesi, o sonuç almaktan uzak, kendi sahasında yan ve geri paslarla top çeviren, vakit öldüren futbolu oynattı. Galatasaray'ın çift santrforlu güya "Hücum" oyununda kanat akınları çok önemliydi. Hamza Hoca'nın ortaya pasif yığılma sağlamak için kanatları öldürmesi bu gücü sıfırladı. Maç boyu Galatasaray'ın yaptığı kanat akını sayısı 10.. Yazı ile on!.. Anlayın gerisini.. Peki, Biliç bu pasif, bu ölü, bu seyri bile nefret uyandıran futbola karşı ne yaptı?.. Hem de Olimpiyat Stadı'nın o dillere destan fırtına gibi rüzgarını arkasına aldığı ilk 45 dakika boyunca ne yaptı?" dedi.

Özge AYDIN /SABAHSPOR.COM

Beşiktaş – Galatasaray derbisine atanan Cüneyt Çakır oldukça eleştirildi. Beşiktaş Kulübü Protokol Müdürü Ahmet Ateş, Cüneyt Çakır hakkında şoke eden tweetler paylaştı. Ateş "Çakır'ın Galatasaray forması ile fotoğrafını paylaşarak "Şaşırdık mı tabii ki hayır!" dedi. Bu tepkileri nasıl buldunuz?

Şimdi bir defa, her kritik maçtan önce taraflardan birinin hakem hakkında konuşması Türkiye'de adet haline geldi. Bunun çok şiddetli şekilde önlenmesi lazım. Türkiye Futbol Federasyonu gerekirse ceza yönetmeliklerinde değişiklik yaparak, hele adı açıklanan hakem hakkında maç öncesi konuşmayı çok ağır bir şekilde cezalandırmalı ki bir daha kimse yapmasın. Böyle bir sallıyorlar 'Hakem bizi satar' diye aynen söylemek istedikleri o. Böylece de fayda umuyorlar 'şimdi biz böyle dedik ya hakem şimdi artık kollar bizi' diye. Taktik bu kadar basit, bu kadar ayıp, bu kadar çirkin. Ve bunu hepsi yapıyor. 'Ben yapmıyorum' diyen bir kulüp çıkmaz. Onun için görev Türkiye Futbol Federasyonu'na düşüyor. Bugünkü mevcut yönetmelikler bunu sağlamıyor.

Cüneyt Çakır sizce doğru bir tercih miydi?

Cüneyt Çakır'ı ben olsam bu maça atamazdım. Ciddi bir rahatsızlık geçirdi, bu tür ciddi rahatsızlık geçiren bir hakemi Beşiktaş – Galatasaray maçına değil, Olimpiyat Stadı'na göndermek çok büyük haksızlık. Orası bir fırtınalar vadisi, orada en sağlam insan bile zor dayanır. Hep söylüyorum; o stat derhal yıkılmalı, imha edilmeli, yok edilmeli. Cüneyt Çakır rahatsızlansaydı ne olacaktı? Bugün neyi konuşuyor olacaktık? Cüneyt Çakır'a vereceğin maç mı yok ya da o derbiyi idare edecek hakem mi yok Türkiye'de? Merkez Hakem Komitesi'nin sadece sağlık sebepleri yüzünden fevkalade yanlış bir tercihidir.

Maç boyunca verdiği kararları nasıl değerlendiriyorsunuz? Veli Kavlak'a gösterilen bir kırmızı kart var.

Maçı genelde iyi yönetti. Bu kadar gerilimli bir maçtı. İkili derbi de değil bu, üçlü bir derbiydi. Pazar gecesi Fenerbahçe de oynuyordu o sahada. Ve neticede kazanan Fenerbahçe oldu, liderliğe yükseldi. Böyle bir derbide her hakemin yapabileceği hatalar normal. Tek tartışılır kararı Veli'nin kırmızı kartıydı. Orada geçen hafta Atiba'nın hatasının olduğu gibi Veli'nin hatası var. Yani, hakem burnunun dibindeyken Sneijder ile aranda iki kişi varken o iki kişinin üzerinden Sneijder'e atlayarak hamle yaptığın zaman sen büyük bir riske giriyorsun demektir. Sen riske girdiğin zaman da çıkan sonuca razı olacaksın.

Orada ama pozisyonu özellikle yakından izlediğin zaman açık seçik görüyoruz ki atılan Veli değil, attıran Sneijder. Sneijder, yüzkarası, utanç verici bir numara yapıyor. Veli'nin eli onun yüzüne doğru geliyor, (hakem de yanında. Bu pozisyon Maraton'da aynen yayınlandı) Sneijder dönüp hakemi görür görmez gözünü tutup çırpınmaya başlıyor. O sahne aynen var. Hakemin raporu böyle; "Parmağını gözüne soktu." Hayır, olayı gözüne sokan Sneijder!

Ama adı büyük futbolcularda son zamanlarda utanç verici derecede artan bir eylem. Rakibi eksilterek maç kazanmayı düşünmek kadar çirkin, ayıp bir şey yok. O maçı milyonlarca insan seyretti. O insanlar evvela maç seyretmek istiyorlar. Adı bak 'game' oyun, Fransızcası "jeu", Türkçesi "oyun." Ben bir oyun seyretmek istiyorum, bir hile değil, bir aldatmaca değil.


Maça dönecek olursak Beşiktaş - Galatasaray derbisiyle ilgili neler söyleyeceksiniz? İki teknik direktörünün kadro seçimini nasıl buldunuz?

İki hoca, o ülkenin utancı, vergi verenin baş belası, derhal yıkılması gereken Olimpiyat Stadı(!)ndaki maçta müthiş bir kaybetme mücadelesine girdiler.. İkisi de maç boyu kazanmamak için tüm hamleleri yaptılar. Sonunda şans Biliç'e güldü. Yenilme savaşının galibi, o oldu..
Hamza Hoca sahaya, beraberliğe dünden razı olduğunu gösteren bir 11'le başlamakla kalmadı, tüm ilk yarı boyunca da Fatih Terim'in Galatasaray'a hediyesi, o sonuç almaktan uzak, kendi sahasında yan ve geri paslarla top çeviren, vakit öldüren futbolu oynattı.

Galatasaray'ın çift santrforlu güya "Hücum" oyununda kanat akınları çok önemliydi. Hamza Hoca'nın ortaya pasif yığılma sağlamak için kanatları öldürmesi bu gücü sıfırladı. Maç boyu Galatasaray'ın yaptığı kanat akını sayısı 10.. Yazı ile on!.. Anlayın gerisini..

Peki, Biliç bu pasif, bu ölü, bu seyri bile nefret uyandıran futbola karşı ne yaptı?.. Hem de Olimpiyat Stadı'nın o dillere destan fırtına gibi rüzgarını arkasına aldığı ilk 45 dakika boyunca ne yaptı?.

Takımını kendi yarı sahasına çekip, Galatasaray'ın oyunu öldüren futbolunu seyretti. Beşiktaş önde bassa, pres yapsa, o top çıkarırken kaybetme ustası Galatasaray savunmasını delik deşik ederdi.
İkinci yarıda bir duran topun ardından, Sabri'nin nihayet yaptığı orta tesadüf golü getirince, Biliç nihayet saldırı emrini verdi.. Veli'nin aptalca kendini attırmasıyla 10 kişi kalmasına rağmen, bir tek Gökhan'la Galatasaray'ı nasıl çökerttiğini görünce, ilk yarıdaki felaket taktiğine (Ya da taktiksizliğine) çok pişman olmuştur.

Hocaları maç içerisindeki değişikliklerini nasıl buldunuz?

İkinci yarıda oyuna müdahalelerde de Hamza Hoca ve Biliç kaybetme kozlarını sonuna dek oynadılar..

Tesadüfen bulduğu golle 1-0 öne geçen Hamza Hoca, en fazla bir gol yiyip beraberliği yakalamak düşüncesiyle, savunma gücünü arttırmaya karar verdi ve ilk intihar hamlesini yaptı. Umut'u çıkarıp Hamit'i oyuna aldı. Aslında bu yanlışının işaretini bir hafta önce "İki uç oyuncudan birini almakta geç kaldım" diye vermişti. Bu defa geç kalmadı.

Ey Hamza Hocam!.. Amacın 1-0'ı muhafaza etmekse, Umut oyundan alacağın sonuncu oyuncu.. İki sebepten.. 1- 90 dakika boyu iki kale arasında mekik dokuyan tek futbolcun o.. İlerde pres yapıyor, basıyor. 2- Koşuyor, kendi altı pasından top çıkarıyor.. Umut olduğu sürece, Beşiktaş stoperleri, savunmadaki yerlerini terk edip ileri çıkamıyorlar.

İtalyanlar Umut'u öldürmek için ellerinden geleni yapmışlardı, en iyi oynadığı anlarda oyundan alarak. Şimdi ayni ihaneti sen yapıyorsun. O zaman sat Umut'u Hamza Hoca.. Sat da kurtul, çocuk da kurtulsun..

Melo – Bruma değişikliğini nasıl buldunuz?
Felipo Melo sakatlandığında yerine Bruma'yı alması, akıllara seza ikinci intihar hamlesi oldu. Oyuna soktuğu Bruma'dan, Hamza'nın o anda ne beklediğini çok merak ediyorum. Galatasaray 1-0 önde. Rakip 10 kişi.. Maçı dengeli rahat rahat oynamak dururken, takımı adeta 10 kişiye düşürmenin ne anlamı var.. Ki Schneijder hiç koşmadığı için zaten 10 kişisin..

Eğer sakin düşünebilsen, Melo çıktığında Hakan Balta hamlesini yapardın, tek kanattan, soldan tek başına gelen Gökhan'la bile çöken savunmanı toparlamak için.. Hakan Balta'yı sol beke alır, Telles'i onun önüne sürer, Bruma'dan hayal ettiğin kontra, hızlı kanat ataklarını Telles'e çok daha iyi yaptırırken, Hakan Balta ile sol kanadı da güvence altına alırdın..
Çok mu karmaşık geldi bu sana?. O zaman Hakan Balta'yı Melo'nun yerine, ön liberoya koyar, 10 kişilik Beşiktaş önünde salkım salkım dökülen savunmanı toparlardın hiç değilse..

Bu şans sana bir daha geldi.. Maçın başından beri takımı 10 kişi oynatan, Telles'i tek başına bırakan, geri gelme diye bir adeti olmadığı için, Telles ileri çıktığı anda, savunmanın solunun boş kalmasına sebep olan Sneijder sakatlandı.

Kendiliğinden çıktı. Bir kez daha Hakan Balta hamlesi yapabilirdin. Yapmadın.. İlerde tehlikeli ve topa basan Pandev'i alarak Beşiktaş'ın bunaltan baskılarında takımına nefes alma fırsatı tanıyabilirdin. Yapmadın. Bruma'dan ders almamış gibi, takıma bir Bruma daha ekledin.. Olcan!. Bir kez daha sormak isterim.. Ne bekliyordun Olcan'dan?. Allahtan karşında, ilk devredeki o çok yanlış, çok korkak, çok pasif oyunun cezasını kesmeyen Biliç vardı. Sen yaptığın tüm değişikliklerle Galatasaray'ı geriye götürürken, intihar yolunda seni yalnız bırakmayan Biliç..

Biliç bu sefer maçı okuyamadı. Yaptığı değişiklikler büyük tepki topladı. Bir bakıma Galatasaray'ın ekmeğine yağ sürdü.
Takımın 1-0 mağlup.. Demba Ba iyi değil, değil ama, giderek azalan dakikalarda gene de "Gol umudu" vasfını koruyor. Cenk Tosun'u Demba Ba ile birlikte oynatmak fazla riskli geldi diyelim.. (Takım zaten mağlup, ne riski derler ya, geçelim.) Cenk Tosun hamlesini kabul edelim.. Ama Sosa ve Olcay Şahan gibi oyunda oldukları her an rakip için tehlikeli iki silahı dışarı almak ne oluyor hocam?. İsmail Köybaşı mı, Sosa mı, ille de gol atmanın gerektiği son on dakikada.. Hele o top sürmenin ve adam eksiltmenin çok zor olduğu zeminde, başka özelliği olmayan Kerim'i, Olcay Şahan gibi her anı tehlike bir adamın yerine almak?.
Pes ki pes!..
Derbisi bu, sahası o olan ligi varın hesap edin?.