Passolig bilmem ne falan diye seyirciyi beş bine indirmek marifet değil.
Televizyonda, Atletico Madrid-Malaga maçını seyrediyorum. Seyirci sayısını yazdı. Türkiye'de böyle bir adet yok. Bizim yayıncı kuruluş maç seyrederken yazmıyor. Maçtan sonra ben mecbur muyum; saat 12'ye kadar Şansal'ın keyfini beklemeye... Maç oynanırken, bilemedin 60. dakikasında seyirci sayısı yazar.
Atletico Madrid ile Malaga -Barcelona-Real Madrid maçı falan değil- maçındaki seyirci sayısı 44 bin 200... 6. haftada oynanan Fenerbahçe-Galatasaray maçının seyirci sayısı 37 bin!.. Yani Türkiye'nin en önemli derbisi, Atletico Madrid-Malaga maçındaki seyirci sayısına yetişemiyor! Fenerbahçe ve Galatasaray'ın bu haftaki maçlarını da eklersen ancak o zaman Atletico Madrid-Malaga maçını yakalayacaklar!
Arsenal-Manchester United maçını seyrediyorum; Londra'da boş yer yok. 60 bin kişi var tribünde... Bir de Galatasaray-Trabzon maçına bak; 15-20 bin kişi!..
Yani, seyirci sayılarını açıklamaya mı utanıyorlar nedir? Niye yazmıyor ya! İkinci devrenin 60. dakikasında ben, maçın seyirci rakamlarını görmek istiyorum ve o rakamlar üzerine yorum yapıldığını dinlemek istiyorum ki 'Türkiye'de bu işle ilgilenen birileri var' diyelim.
Halkın başka eğlencesi yok; bir futbol... Onu da bitiriyorlar. Tribünde seyirci eksilir, televizyonda da eksilir. Açıklansın bakalım; Lig TV aboneleri geçen sene kaçtı, evveli sene kaçtı, bu sene kaç?
Türkiye'nin nüfusu artıyor, genç nüfusu artıyor. Bu rakamların artması lazım, biz eksiliyoruz! Niye? Çünkü el birliği ile futbolu boğuyoruz.
Şimdi, "Gündüz maçı yapalım" diyorlar. Saat 3'te... Doğru, güzel bir şey... Gündüz maçının özelliği nedir? Kahvaltıyı yapmışız, evin babası olarak bakıyorum masaya, 'Hadi çocuklar, sizi bugün maça götüreyim' diyorum ve götürebiliyorum. Gündüz maçının güzel yanı bu... Hadi, Türkiye'de götür bakalım!
Passolig kartının olması gerekiyor! 'Ya gidersem' diye ben bütün aileye -dayıya, yeğenlere, öbür amcaya, bilmem neye, yedi sülaleye- Passolig kartı alacağım!