Eleştiriliyor ama Sabri en azından koşuyordu ve rakibe baskı yapıyordu.
Sabri hiç olmazsa aslanlar gibi savaşıyordu.
Senin Ujfalusi gibi esas yeri sağ bek olan bir adamın var. Dany gibi de harika bir stoper almışsın. Stoper olarak üç Ujfalusi eder. Ujfalusi de sağ bek olarak on Eboue eder. Ama Fatih Terim inatla ve ısrarla yanlış oynatıyor. Dany kenarda, koridor Eboue bekte, Ujfalusi gibi stoper oynamayacak adam da stoperde.
O zaman işte her Beşiktaş akımı gol pozisyonu... Her Kasımpaşa akını da gol pozisyonu oluyordu geçen hafta... O Kasımpaşa maçını analiz etsen şu savunma dörtlüsünü aynen çıkarmazsın yeniden...
Nereden geliyor bela belli. Ayakta duran tek adam Dany, kesilen o! Çünkü bütün Galatasaraylı futbolcular biliyorlar; 'Benim bu takımda yerim garanti' ya da 'Ben o adam sakatlanmadıkça ya da ceza almadıkça bu takıma giremem.' O zaman nasıl hazırlanırsın? Oynama umudun yoksa kesilme korkun da yoksa nasıl hazırlanırsın?
Bir 'Aman bu kadro çok geniş, hoca her hafta en iyilerden takımı seçiyor, kimsenin yeri garanti değil' diye çalışmak var; bir de böyle 'Benim ölüm oynar. Yeter ki ceza almayayım' diye sahaya çıkmak!
Ben anlayamadım. Fatih Terim'in doğru bir tek lafı var: "Bu takım Rüya Takım değil." Evet, bu takım kabus takımı, nasıl rüya takımı olur!
Büyük ümitler bağladığın Amrabat'ı seyrettiniz. 19. yüzyıldan kalma kaleci çalıştırma ve orta yapmanın dışında modern futbolun 'm'si yok adamda! Habire sallıyor oradan... Kenardan bir kişi de demiyor ki 'Ya Amrabat attığın bütün toplar Beşiktaş'a gidiyor. Yapma kardeşim. Biz bu topu kazanana kadar anamız ağlıyor. Bu kadar ucuz kaybetme topu!' Oradan sallıyor ya tutarsa, biri vurursa! Hangi biri vuruyor?
Duran toplarda bütün kafaları Beşiktaşlı oyuncular vurmadı mı; her iki kale önünde de... Her iki kale önünde de... Yine golü duran toptan yediler!
Galatasaray yarı sahasında duran top oldu mu; bütün Galatasaraylılar tir tir titremeye başladılar, penaltı atışı gibi... Çünkü o savunma hala duran topta nasıl savunma yapacağını öğrenemedi. Vurduğu zaman da işte böyle vuruyorlar. Muhteşem bir gol attı Melo!
Galatasaray'ın çok ağır bir reformdan geçmesi lazım. Herkes bilecek ki bu takımda hiçbirinin yeri garanti değil. Kalecisinden sol açığına kadar! Çünkü bu takımda büyük oyuncu yok zaten. Hagi gibi bir adamın olur da 'Hagi'nin yerine ben kimi koyayım' dersin, tamam!
Bu takımda herkesin yerine konulacak biri var. Sahaya çıkan 14 kişiyi sil, geri kalanlardan bir 11 yap Beşiktaş ile oynar. Belki de daha iyi sonuç alır. Çünkü böyle aptalca goller yemez. Bir tane atar üstüne yatarlar.
Bu kadar geniş bir kadron varken bu kadar kötü top oynamaya hakkın yok arkadaş!
Şimdi haftaya Bursaspor ile karşılaşacak. Dakika 20, 2-0 Galatasaray galip. Ben ayağımı uzatıp puromu yakıp maçı seyredebilir miyim? Her an dört yiyebilir. Kim olursa olsun rakip... Üstüne gelen her takım bu Galatasaray savunmasını çökertir, çünkü savunma yok.
Fransızların Majino hattı gibi... İsmen var, cismen yok, delik deşik. 24 saatte geçti Almanlar. İşte Galatasaray savunması da Majino... Gelen geçiyor.
Bir kaleci var topu tutamıyor. İstersen 3-0 bitir devreyi... İkinci yarıda perişan olursun. Nitekim maçın ilk yarısı 3-0, 4-0 biterdi. Daha 30. saniyede biterdi. Ama ne oldu ikinci yarıda? Savunman çöktüğü zaman takımda moral kalmaz. Futbolcu olarak güvenle oynaman için arkaya güveneceksin. Arkada bir koridor olduğunu bilirsen oynamazsın.
Ujfalusi de, Semih de süper stoper değil. Oradaki stoperlerden bir tanesinin savunmanın lideri olması lazım. Oradaki stoperlerden bir tanesinin savunmanın lideri olması lazım. Kademeleri kurduracak, sağa sola havale edecek, kaymaları yönlendirecek. Ama kendisi nerede duracağını bilmeyenlerden oluşmuş bir savunma diğerlerini idare edebilir mi?
Ujfalusi'nin maç boyu varlığını hissettin mi? Hadi Semih çırpınıyordu; Ujfalusi ne yapıyordu?