Fatih Terim neyi değiştirdi?
Fatih Terim inişteki isimleri nasıl diriltti ve sorunlu isimlerle disiplini nasıl sağladı?
Türk futbolunun son dönemdeki en büyük yeteneklerinden ama bir o kadar da sorunlu isimlerinden Engin... Önce iyi performans gösterip sonrasında kaybolan Milan Baros... Euro-2008'den beri düşüşte olan ve taraftarın tepkisini çekmeye başlayan Hakan Balta ve diğerleri...
2010 Dünya Kupası'na gidilemeyince köşesine çekilen Terim, Türk futbolunu ve Galatasaray'ı mercek altına aldı. Bilgi ve birikimini bir tek takımda toplamak istemişti. O da "Yuvam" dediği Galatasaray'dı. Hem Galatasaray'ın Terim'e, hem de Terim'in Galatasaray'a ihtiyacı olduğu en doğru zamanda göreve geldi. Değişim önce Terim'den başladı. Son derece sakin, olaylara tepkiyle değil, soğukkanlılıkla yaklaşan, sağduyulu mesajlar veren
Terim, yönetim içerisinde kendisine oluşan bazı tepkilere karşı da kibarca "Aslan kuyruğuyla kavga etmez" mesajını verdi. Kulübünün "Kol kırılır yen içinde kalır" felsefesini puan kayıpları sonrası da uyguladı.
Hiçbir futbolcusunu medya önünde eleştirmedi. Baros'un Belediye maçı sonrası çıkarken yaptığı hareketin hesabını Florya'da kesti, özrü orada kabul etti. Sorunlu denilen Engin için "sorumlu" diyerek sahip çıktı. Ama attığı kafa sonrası iki gün konuşmadı. En büyük cezayı sessiz kalarak verdi. Riera'ya en ağır şekilde eleştirildiği sırada destek oldu, sahip çıktı ama kulübede oturtmasını da bildi.
En önemlisi Avrupa'da olmayan Galatasaray'ın hazırlık maçlarını Şampiyonlar Ligi'nden takımlarla alarak öğrencilerine "Biz buraları hedefliyoruz. Galatasaray markasının büyüklüğü sayesinde bu takımlardan kabul görüyor, bu maçları oynuyoruz. İşte siz böyle bir kulüptesiniz" mesajını verdi.
Kadro 12. hafta oturdu
Galatasaray'ın sezona iyi girememesinde ligin başlangıcının eylüle kaydırılmasının etkisi var mı?
Galatasaray'ın takım oyununun oturduğu süreç Sivas maçıyla birlikte başlar. Galatasaray'ın bu rötarındaki sebeplere gelince:
Arda'nın sürpriz gidişi Terim'in bütün planlarını bozdu. Arda kalsaydı Riera alelacele alınmayacaktı. Hazırlık maçlarında ve kampta bütün oyun planlarında oyunun lideri Arda idi.
Ligin geç başlaması Temmuz'da mü kemmel bir kamp geçiren Galatasaray'ın bu arada fizik düşüş yaşamasına yol açtı. Yerli ve yabancı oyuncuları, ligden önce en ciddi maçlarını milli takımlarda oynadı.
Sakatlıklarla birlikte, Engin ve Sercan gibi isimlerin de hazır gelmemeleri sezon başı sıkıntı yarattı. Fatih Terim bir arayış içine girdi. Ujfalusi sağ bek, Sabri orta saha, Eboue orta sol gibi pozisyonlar, Terim'i zaman içinde ideal 11'e götürdü. Eboue-Semih-Ujfalusi-Balta dörtlüsüyle savunmanın oturması Galatasaray'ın dengeli oyununda baş rolü oynadı. Baros'un tam iyileşip dönüşüyle 4-4-2'ye geçiş tamamlandı.
İyi oynanan Samsun ve Eskişehir maçları sonrası Ekim'deki milli maç arası ritmi bozdu. Takım sallandı. Toparlanırken Kasım'daki milli ara geldi. Beşiktaş derbisi, son kötü oyundu. İyi takım savunması ve Muslera ile alınan puanın ardından Sivas maçıyla başlayan Manisa ile tamamlanan periyodda kesintisiz futbol takımın ritmini yeniden yakalamasını, birbiriyle oynama alışkanlığını pekiştirmesini, galibiyet serisi de özgüvenin tavan yapmasını sağladı.
Aslan payı AYSAL ve yönetimin
Galatasaray geçen sezon ilk devreyi 23 puan ve eksi 2 averajla kapatmıştı. Yeni kurulan bir takım, Terim'in yarattığı sinerjiyle 37 puan ve 16 averaj ile 10 yıl sonra lider. Şimdi camia bu başarının devamını istiyor. Gelinen nokta yönetime de bir güven sağladı. Başarıda aslan payını yönetime vermek gerekir. Çünkü medyada Galatasaray için "Futbolcular paralarını alamıyor" gibi çatlak sesler çıkmıyor.
Yönetim verdiği sözleri yerine getiriyor. Üstelik sadece futbolda değil, bütün branşlarda... Çünkü Başkan Ünal Aysal'ın felsefesi bu: "Mutlu olmak istiyorsan çalışanın parasını zamanında ödeyeceksin."