Galatasaray basketbol takımının deneyimli basketbolcusu Göksenin Köksal, SABAH TV'ye ile yaptığı röportajda çok özel açıklamalarda bulundu. 30 yaşındaki deneyimli guard, basketbol takımında köklü değişime giden Galatasaray'la ilgili hedeflerini açıkladı. Ayrıca Göksenin Köksal, "İlk kez söylüyorum" diyerek bir itirafta bulundu.
*Göksenin sezon başladı ve yoğun bir tempo içerisine girdiniz. Yeni bir takım oluşumu gerçekleşti, 10 kişi katıldı kadroya ve bu A takım seviyesinde oldukça köklü bir değişim. Nasıl bir hazırlık süreci ve sezon başlangıcı oldu? Neler söylemek istersin?
-Senin de söylediğin gibi geçen sezondan bu sezona bütün takım değişti gibi. Ben ve Eray kaldık, yabancı oyuncular değişti. Ege tekrardan aramıza katıldı. Ekrem Memnun geldikten sonra çok önemli bir ivme yakaladık geçen sezon. Çok kötü başladığımız bir sezonu toparladık ve sezon sonunda çok kritik maçlar kazandık. Ligde eksi bir puanımız olduğu için düşme ve kalma durumu söz konusu oldu. Bu da bizim Galatasaray olarak çok tasvip ettiğimiz bir durum değildi, taraftarımızı da çok üzdük, camiamızı da. Bu sezon daha yeni bir takımız, daha iyi bir takımız. İlk hafta Büyükçekmece deplasmanıydı. Kafa kafaya maçlar oynadı, Anadolu Efes bile kaybedebiliyordu. Büyükçekmece'ye karşı deplasmanda kazandık. Takım olarak çok iyi durumdayız, sakatlık olmadan güzel bir sezon geçiririz inşallah Ekrem abi ile birlikte.
*Avrupa maçlarınız da başlıyor. Basketbol Şampiyonlar Ligi'nde konumunuzu nasıl görüyorsun? Neler düşünüyorsun? Bu seneki Avrupa Şampiyonlar Ligini nasıl yorumlarsın?
-Umarım bütün Türk takımları başarılı olur. Avrupa'da en son 2016'da Euro Cup şampiyonu olduğumuz için taraftarımız da bunu soruyor. O zamanki takımımız da çok iyiydi, bu seneki takımımız da çok iyi. Şampiyonlar Ligi'ne çok iyi başlamamız gerekiyor. 6 Ekim'de Avrupa maçımız var, bütün taraftarımızı da Sinan Erdem'e bekliyoruz. Avrupa'ya da iyi bir başlangıç yapmak istiyoruz. Bizim için hem Avrupa Ligi hem de Türkiye çok önemli bu sezon. Avrupa'da da gidebildiğimiz yere kadar gitmek istiyoruz. Bu gruptan çıkmak demek değil, Galatasaray'ın olduğu her yerde bütçeler ne olursa olsun söz konusu olan şampiyonluktur. İnşallah Avrupa'da da finale kadar gitmek istiyoruz ama tabii ki de ilk önce ilk maçımızı kazanmayı hedefliyoruz.
*Uzun bir zamandan sonra seyirciyle bir araya geleceksiniz ve eminim bu da değişik bir hissiyat oluşturacaktır. Bu konuyla ilgili neler söylemek istersin? Çünkü çok uzun zaman oldu Göksenin.
-Evet pandemiden sonra en önemli şey sağlıklı kalabilmek. Pandemiden sonra ilk defa yüzde yüz olmasa da seyirciyle beraber olacağız. Seyircimiz zaten bizim altıncı adamımız ama son dönemlerde bize kızgın olduğu için de çok fazla dolmuyordu saha. Şimdi %50 oranında tüm seyircilerimizi bekliyoruz. İnşallah seyircimizi arkamıza alıp ne kadar güçlü bir takım olduğumuzu göstereceğiz. Hazırlık dönemini iyi geçirdik. Çok sakatlar vardı, ben dahil birçok kişi oynayamadı ama inşallah seyirciyle beraber Galatasaray taraftarının da ne kadar büyük bir seyirci olduğunu tekrardan hem Avrupa'da hem de Türkiye'de göstereceğiz. Yeni gelen yabancı oyuncularımızı da bütün camianın bilmesi ve görmesi lazım. Şu an çok yeni bir takım olduğumuz için bilinmeyen, farklı ülkelerden gelen oyuncularımız var.
*Bir anda oyuncuların çoğu değişti ve kimse birbiriyle oynamaya alışık değil, hepiniz bir arada oynamadınız o yüzden bu da önemli bir etken olacaktır. Bunun dezavantajını Büyükçekmece maçında yaşadığınızı düşünüyor musun? Çünkü birbirine alışık olmayan bu kadar oyuncunun bir anda bir arada oynaması ve sahada performans göstermesi zor bir şey.
-Evet dediğin gibi. Hazırlık döneminde biz Fenerbahçe'yi yendik ve yenildiğimiz tek maç Tofaş maçı oldu ama Büyükçekmece maçı öncesi bunu konuştuk ve farkındaydık zor geçeceğinin. Geçtiğimiz sezonun sonunda bizi yenmişlerdi, tehlikeli bir takım, hata yapmamamız lazımdı. Yeni bir takım olmamızın dezavantajı vardı ama neticede kazandık şimdi daha da iyi oynayacağız. Maçın belirli dönemlerinde basit hatalar yaptığımız için Büyükçekmece'nin bizi yakalamasına izin verdik.
*Bu zamana kadar farklı koçlarla beraber çalıştın. Ekrem Memnun ile çalışmak senin için nasıl?
-Oktay Mahmuti, Ergin Ataman gibi koçlarla çalıştım. Ekrem Memnun'un benim kariyerimde çok ayrı bir yeri var gerçekten çünkü çocukluğumdan beri tanırım. Ekrem abi de Galatasaray'ın içinden yetişmiş bir insan. Ergin Ataman'ın koç olduğu dönemde Ekrem Memnun da kadın takımının başındaydı ve hep görüyordum. Onunla abi – kardeş gibi farklı bir diyaloğumuz var. Geçen sezon geldi, bana da güvendi ve çok önemli maçlar kazandık. Ben de onun güvenini boşa çıkarmadım. Kaptan olarak elimden gelenin en iyisini yaptım ve belki de orada bizi kenetleyen faktör Galatasaraylılık oldu. Nice yıllarda inşallah Ekrem abi ve ekibimiz ile beraber oluruz.
*Bu zamana kadar kariyerinde en çok etki bıraktığını düşündüğün antrenör, kariyerinin oluşumunda en büyük rol oynayan koç kim oldu?
-Bu zamana kadar çalıştığım koçlar arasında Oktay Mahmuti'nin yeri bende çok ayrıdır. Ben küçükken sayı kralı olarak çıkmıştım A takıma ama o bana savunma yapmanın önemini anlatmıştı. Onunla beraber Recep Şen ve Semih Eroğlu da yanımda oldular. Ergin Ataman ile de şampiyonluklar yaşadım, bana gerçekten çok güvendi ve benim de çok iyi oynadığım dönemler oldu. Onunla milli takımda da birçok maçta ilk beş oynadım. Avrupa'da da çok ciddi süreler aldım. Ergin Ataman ve Oktay Mahmuti benim kariyerim açısından çok önemli. Geçen sezon iyi performans sergileyemediğim dönemde de Ekrem abi bana çok yardımcı oldu. Basketbolu daha iyi oynamam konusunda çok destek oldu. Umarım hem kişisel olarak iyi bir çıkış yaşarım hem de takım olarak aynı şekilde güzel bir çıkış yakalarız.
* Şu an sahip olduğun kariyerinle altyapıdaki Göksenin'e ne söylemek isterdin ve onu hangi konuda uyarmak isterdin?
-Bunu kimse bilmez ama ben Galatasaray altyapısındayken oradan yollandım boyum kısa olduğu için. Ama ben hiçbir zaman pes etmedim. Kesinlikle daha iyi oynayabileceğim dönemler olmuştur kesinlikle. Ben bu sistemin içerisine savunmayla girmeye çalıştım, A takıma bir numara olarak çıktım. Bir numaradan iki ya da üç numara, dört numara oynamaya başladım. Bu güzel bir şey ama direkt bir numara olarak çıkabilirdim. Milli takımlarda direkt bir numara oynamıştım o yüzden direkt bir numara olarak çıkabilirdim ama bu tabii ki antrenör tercihi. Önümde çok iyi oyuncular vardı. Benim oynadığım dönemdeki Türk oyun kurucular gibi guardlar şu an yetişmiyor. Benim zamanımda Ender Arslan, Tutku Açık gibi isimler vardı. Tabii yabancı oyuncular da vardı oynama fırsatı yakaladığım, bu durumdan da çok mutluyum. En son onlardan sonra kalan da Barış Ermiş var. Sinan Güler ile de oynadım. Çok fazla hata yaptığımı düşünmüyorum. Daha fazla çalışabilir miydim? Evet her zaman daha fazla çalışmak lazım. Otuz yaşından sonra da. Sinan Güler biz Avrupa şampiyonu olduğumuz zaman otuz iki yaşındaydı ve kariyerinin en iyi zamanlarını yaşadı. Öncesinde kariyeri çok iyiydi ama basketbol anlamında çok ileri anlamda değildi. Antrenörler ile ve herkes ile aram çok iyiydi o yüzden kendime not olarak daha çok çalışmak her zaman daha iyidir diyebilirim.
*Türk basketbolundaki yabancı sistemiyle ilgili ne düşünüyorsun?
-A takıma çıkan genç kardeşlerimiz genelde şundan yakınıyorlar: Çok fazla yabancı var, A takıma nasıl çıkacağız? A takıma çıktığımız zaman nasıl oynayacağız? Sizin zamanınızda daha kolaydı da diyorlar ama şunu anlamıyorlar ki benim zamanımdayken 3+2 sistemde Türk oyuncu rotasyonu çok daha iyiydi. Tutku Açık, Ender Arslan, Cenk Akyol, Engin Atsür, Sinan Güler gibi çok fazla isim vardı. Genç yaştayken onların arasında oynamak ta kolay bir şey değildi. Tamam şu an Türk oyuncular A takıma çıktıkları zaman yabancı oyuncuların serbest olması dezavantaj olabilir ama bunun avantajı da kadronda milli takım seviyesinde yedi tane Türk olmaması! Benim oynadığım dönemde hepsi ilk beş oyuncusuydu ve bu kolay değil. Şimdiki Türk oyuncuların pozisyonlarında bir ya da iki tane oyuncu oluyor. Yabancıların önüne geçmek bence altı tane Türk'ün önüne geçmekten daha kolay. Benim oynadığım zamanda Galatasaray çok iyi durumdaydı ve diğer takımlarda oynamak daha rahattı, bu konu da onlara hak verebilirim ama tabii ki gönül ister ki hep Türkler oynasın ve başarılar elde edilsin.
Bakıldığı zaman Anadolu Efes ve Fenerbahçe Euroleague'de şampiyon oluyor ama yabancı oyuncuların çok büyük yeri var. Ben dahil olmak üzere demek ki bizim buradaki eksiğimiz kendimizi yeterince geliştirmiyor olmamız. Kendimizi daha fazla geliştirebilmemiz lazım ki oynayabilelim çünkü biz mesela Euro Cup şampiyonu olduğumuz zaman bizim kadromuz da iyiydi ve Ergin Ataman ben ve Sinan Güler'i hep ilk beş oynatıyordu. Euroleague seviyesine çıktığınız zaman bu o kadar kolay olmuyor. Benim önümde kim olursa olsun ben her zaman onu geçmeye çalışırım. Bu tabii ki de rekabeti kavgayla değil de, sahada gösterdiklerinizle ve takım arkadaşlarınızla kurduğunuz iyi iletişimle olur. Yoka öbür türlü çıkan bütün Tük oyuncular oturur. Her zaman önündeki ve yanındaki oyuncuyu geçmeye çalışmalısın, bu herkes için değerli. Ama her şeyden daha önemlisi bence savunma. Ben de ilk hücumla çıktım. Önünde hücum olarak çok iyi oyuncular var ve eğer onlardan daha iyi yapabilirsen evet olur. Mesela Furkan Korkmaz çok iyi bir hücumcu ve NBA'ya gitti. Ama hücumu onlardan daha iyi yapamıyorsan, bir şeyi onlardan daha iyi yapıyor olman gerekiyor ki o sistemin içerisine girebilesin.
*Bu zamana kadar saha içinde oyun anlamında en iyi anlaştığını düşündüğün takım arkadaşın kim oldu Göksenin?
-Aslında herkesle çok iyi anlaştım ama oynamakta en rahat olduğum oyuncular Ender Arslan ve Tutku Açık oldu. Bu iki isim gerçekten oynadıkları oyuncuları bir anda farklı seviyeye çıkartabilecek oyunculardı, o boşluğu sana yaratabiliyorlardı. Şu anda küçüklükten beri beraber olduğum Ege Arar var, onunla da saha içinde çok iyi anlaşıyoruz. Herkesle gayet iyi oynuyorum sağ olsunlar.
*Sence sen nasıl bir takım kaptanısın? Tabii senin kaptanlık sürende seninle beraber oynayan arkadaşlarına sormak gerekir bunu ama sen kendini bu anlamda nasıl görüyorsun ve nasıl değerlendiriyorsun?
-Takım kaptanı olmak var, bir de Avrupa'nın en büyük kulübü Galatasaray gibi bir takımda takım kaptanı olmak var ve bu çok önemli bir şey. Ben de çok genç yaşta olabildiğim için kendimi çok şanslı hissediyorum. Küçüklükten beri de çok istiyordum bunu zaten. Saha içinde çok agresif görünsem de aslında takım arkadaşlarımla çok uyumluyumdur, beni de çok severler. Tabii ki sinirlendiğim noktalar olur ama kötü bir şey olmaz çünkü ben de kendi genç oyuncu zamanlarımda büyüklerimden hiç kötü şeyler görmedim, bana her zaman abilik yaptılar ve yardımcı oldular. Caner Topaloğlu ve daha sayamadığım çok isim var çok severim. Ben de genç kardeşlerime her zaman arkadaş gibi, kardeş gibi yaklaşmaya çalışıyorum bir şeyleri diretmek yerine o yüzden takım kaptanı olarak iyi olduğumu düşünüyorum.
* Önemli bir maç günündesin, kendini çok iyi hissediyorsun, iyi oynayacağını biliyorsun ama antrenörün seni oyuna sokmuyor. Ne hissedersin ve o hislerle nasıl başa çıkarsın?
-Bu çok başımıza gelebilecek bir şey. Bir anda on sayı atarsınız ya da çok iyi savunma yaparsınız ama antrenör tercihidir oynamazsınız. Bu benim kariyerimde çok yaşadığım bir şey oldu. Bunu başkasına sorsanız politik cevap verebilir ama insan içten içe oynamak ister, ben de çok isterim ama tabii ki de takımı desteklerim. Her zaman kırk dakika sen oynayacaksın diye bir şey yok, orada önemli olan maçı kazanmak. Ama tabii ki de oyuncu olarak ben de şu maçta oynasaydım dersin. Örneğin Fenerbahçe maçında oynamayabilirim ama oynamak çok isterim. Benim de kendi kendime beni neden oynatmıyor diye kendimi yediğim zamanlar çok oldu kariyerimde yalan söyleyemem ama hiçbir zaman saygısızlık söz konusu olmamıştır.
* Bugüne kadar en çok zorlandığın match up kimle oldu? Hem hücumda hem de savunmada.
-Ben savunmacı bir oyuncuyum. Avrupa'da da sayabileceğiniz çoğu oyuncuyu ve en iyilerini çok rahat bir şekilde tuttum Spanoulis dahil olmak üzere. Ama bu zamana kadar tutmakta en çok zorlandığım oyuncular Mike James ve Shane Larkin oldu. Hücum anlamında bir sistemin içerisine dahil olduğum için çok fazla bir şey diyemeyeceğim.
* Şu an Türkiye Ligi'nde aktif olarak oynayan oyunculardan bir ilk beş çıkaracak olsan ideal 5'inde kimler olurdu?
-Bir numaraya Vasilije Micić, iki numaraya Shane Larkin, ama bizim takımdaki Melo Trimble'ı da koyabilirim çünkü o da çok inanılmaz bir oyuncu maşallah. Üç numaraya kendimi koyarım ya da Krunoslav Simon'u koyarım. Dört numaraya ya Chris Singleton'ı koyarım ya da bizden Kerry Blackshear Jr.'ı koyarım.
*Ama hiç Türk koymadın Göksenin?
-Tamam iki numaraya Buğrahan Tuncer'i koyuyorum. Beş numaraya iyi bir Bryant Dunston olabilir ya da Jan Vesely olabilir.
* Basketbol kariyerinde kendine en çok sorduğun soru ne oldu?
-Neden bir numara olamadım? Keşke bir numara oynasaydım! Mesela Sinan Güler otuz iki yaşından sonra bir numara oynamaya başladı. Bir numara oynamak çok isterdim, çok farklı bir oyuncu olabilirdim. Küçüklükte hep öyle oynadım. Şu an taraftar ne alaka diyebilir ama altyapıda hep 40 sayı falan atıyordum bir numarada. Ümit Milli Takım'da da böyleydim.
* Futbol takımının son durumunu nasıl değerlendiriyorsun?
-Ligde çok iyi değiliz ama Avrupa'da iyi gidiyoruz. İnşallah Avrupa'da da o eski özlenen günleri yakalarız. Fatih hoca her şeyin en iyisini bilir. Takım kaptanımız Arda da sakat, inşallah o da bir an önce iyileşir.
* Son olarak Ultraaslana söylemek istediklerin var mı?
-Bende çok farklı bir yeri var. Bana küçüklükten beri çok fazla destek oldular, hepsini çok severim. İyi olmadığımız dönemlerde beni hep desteklemişlerdir. Beni hiçbir zaman yalnız bırakmadılar, takımı yalnız bırakmadılar. Çok küçükken oynamadığım maçlarda beni sahaya bile sokmuşlardır. Ultraaslan'ın kariyerimde çok büyük yeri var.