Zirve 23'te konuşma yapan önemli isimlerden biri de Anadolu Efes başantrenörü Ergin Ataman oldu. Bu zamana kadar kalabalık salonlarda pek çok maça çıktınız, Kendi sahnenizde boy göstermeye alışıksınız ama böyle bir organizasyonda yer almak ve konuşma yapmak nasıl bir duygu ve tecrübe oldu sizin için?
Organizasyon benim için ciddi bir sürpriz oldu. Böyle bir kalabalık ve böyle bir atmosfer beklemiyordum. Daha önce üniversitelerde ve seminerlerde konuşmacılık yapıyordum ama bir anda kendimi tam bir sahnede gördüm ve biraz heyecanlandım açıkçası çünkü biz sonuçta sahaya çıkıp antrenörlük yapıyoruz ama burada çok değerli katılımcılar ve konuşmacılar var. Tam benim konuşmam devam ederken Aziz Sancar'ın gelmesi, onu sahneye davet etmem benim için çok hoş bir sürpriz oldu. Görüyorum ki gençler gerçekten kendilerini çok geliştirmeye çalışıyorlar. Benim için çok keyifli oldu, çok keyifli bir sohbet gerçekleştirdim.
İçeride de size karşı çok büyük bir ilgi vardı, bu spora karşı da büyük bir ilgi olduğu anlamına geliyor. Genç sporculara söylemek istediğiniz, iletmek istediğiniz notlar olur mu bu anlamda?
Spor bir eğlence. Spor Türkiye'yi dünyaya tanıtan, Türkiye'nin gücünü gösteren önemli bir olgu. Burada da gençler sürekli siyaset, ekonomi gibi alanlarda konuşmacıları büyük bir keyifle dinlerken karşılarında Avrupa şampiyonu bir hocayı görünce onlar da coştular ve ben de keyif aldım. Tüm sporculara, sporla uğraşan antrenörlere, Türk spor adamlarına söyleyeceğim tek şey var: Vizyonunuzu yüksek tutun, hiç kimseden bir eksiğimiz yok. Yeter ki bilimsel, doğru çalışmalar yapalım ve cesaretle herkese meydan okuyup, hodri meydan deyin!
Euroleague şampiyonluğunuzdan bahsetmişken şampiyon olmak, bir organizasyonu en tepede bitirmek herkesin hayalidir. Siz Avrupa basketbolunun en büyük organizasyonu olan EuroLeague'yi kazandınız. Kupayı kazandığınız gecenin sabahında kariyerinize dair yeni hedefiniz ne olmuştu?
Dört ayrı takımla Avrupa'da var olan bütün kupaları kazandım. Bunlardan biri İtalyan takımıydı ama özellikle Türk takımlarıyla kazandıklarım benim için ayrı bir gurur oldu ve Türkiye'de de ayrı bir heyecan yarattı. Özellikle Euroleague şampiyonluğu sadece basketbolu takip edenlerde değil, Türkiye'nin her yerinden vatandaşlarımız çok heyecanlandılar. Bu açıdan çok gururlandım o yüzden daha ertesi gün sabah kalktığımda yeni bir kariyer planlaması yapmıyordum, daha ne kazanacağım bundan sonra diye düşünmüyordum.
Sonrasında tabii düşünmeye başladım ama Avrupa'da bitti, sadece tekrar olabilir bundan sonrası için ki bu da önemli bir şey sürdürülebilirlik açısından. Geriye iki şey kalıyor zaten biliyorsun NBA'e gidip orada ilk Avrupalı koç olabilmek ve daha önce Türk Milli Takımı'nda antrenörlük yaptım, oldukça başarılıydık orada ama bir madalya getirememiştik o yüzden belki ilerleyen yıllarda Türk Milli Takımı ile bir Olimpiyat madalyası ya da dünya şampiyonluğu olabilir. Sporda hedefler bitmez. Sporda dün yoktur, bugün vardır, yarın vardır. Önümüzdeki hafta Real Madrid maçı ile sezon başlıyor, artık geçmişi unuttuk şimdiki sezona bakıyoruz.
Başantrenör olarak sizinle çalışan herkesin söylediği net bir liderlik duruşunuz var. Sizce liderlik doğuştan gelen bir özellik mi yoksa daha sonra mı kazanılır? Bir de çocukluğunuzdan itibaren etkilendiğiniz liderler oldu mu?
Hiçbir çocuk lider doğmaz. Burada aldığınız eğitim, kültür, ailenizin size olan davranışları ve ondan sonra da kazandığınız özgüven ve cesaret. Bu cesaret deli cesareti değil. Aldığın birikimlerin neticesinde aileden aldığın birikimlerin neticesinde gelişiyor. Ben çok değerli büyüklerimle beraber gençlik yıllarımda çok uzun zaman geçirdim. Bunların vermiş olduğu bilgiyle de sonunda da o cesaretle ulaştım bu noktaya. Lider olmanın en önemli özelliği paylaşımcı olmayı bilmek. Zaman zaman çok egolu olacaksın, zaman zaman çok mütevazı olacaksın çünkü liderlik sıradanlıkla olmaz. Liderlik sıradışı ile olur, liderlik hep daha iyiyi, kimsenin yapamadığını yapmaya çalışarak ve ekibini de buna inandırarak, hep birlikte daha ilerilere daha motive olarak olur. Başarıya gitmek için bütün bunlar gerekiyor.
Futbola da ilgili olduğunuzu birgün Galatasaray'da başkanlık yapmak istediğinizi biliyoruz. Basketbol alanında en iyilerden biri olarak sizce Türk futbolundaki eksikler ve değişmesi gereken şeyler sizce ne olabilir?
En temel şey kendi içimizdeki kısır rekabet döngüsü. Her maçtan sonra hakem hatalarını konuşmayı bırakıp kendimize bizim son yıllarda çok önümüze geçen Avrupa kulüplerini, Avrupa takımlarını hedef almamız ve oyuncu yetiştirmemiz gerekir. Biz seksen milyonluk bir ülkeyiz, bir futbol ülkesiyiz. Bugün baktığınız zaman milli takımımızın futboldaki çoğunluğunu hep yurt dışında yetişen oyuncularımız oluşturuyor. Türkiye'de neden oyuncu yetiştiremiyoruz? Tabii ki iç çekişmeler olabilir ama birbirimizle rekabeti bırakıp esas hedefi yukarıya koymak olmalı. Türk futbolundaki en büyük başarı hala 2000 yılındaki Galatasaray'ın UEFA Şampiyonluğu ile.
Bugün bakıldığı zaman İspanya, Belçika, İtalya, Hollanda gibi birçok Avrupa takımı son yirmi yılda bunun gibi üç tane, dört tane daha şampiyonluk aldılar. Hiç kimse kalkıp da yirmi bir yıl önceki şampiyonluktan bahsetmiyor, vizyon gerçekten çok önemli. Ben beş senedir Galatasaray kongre üyesiyim, Galatasaray şampiyon olduğu zaman sağ olsunlar bana bunu lütfettiler. Avrupa'da başarıyı yakalamış, kendine güvenen, eğitim hayatında başarılı olan ve bir takım önemli liderlik özellikleri olan, iş hayatını bilen biri olarak zamanı geldiği zaman, profesyonel antrenörlük hayatımı bıraktığım zaman ben de Türk sporuna yönetici bazından hizmet etmek isterim.
Yönetici bazında hizmet ettiğim zaman da tabii ki en tepeyi hedeflerim. Bir Galatasaraylı ve kongre üyesi olarak da Galatasaray başkanlığı neden olmasın? Ama öncelikle profesyonel basketbol antrenörlüğü kariyerimde yapmam gereken işler var. Onlara devam edip inşallah Galatasaray başkanlığına soyunduğumda belki iki-üç tane Avrupa şampiyonluğu, belki milli takımlarda madalya, belki de bir NBA takımı koçluğuyla o unvana o zaman gelirim.