Bahçeşehir Koleji'nin Kanadalı oyuncusu Andy Rautins, Arel Üniversitesi'ni 2 uzatmada yendikleri maçta da şut yeteneğini sergiledi ve 7 üçlük isabeti ile tam 30 sayı üretti.
Play-off için önemli galibiyetin ardından Rautins'e biz sorduk, o cevapladı.
Basketbola nasıl başladın? Baban, Leo Rautins de çok ünlü bir basketbolcuydu, üzerinde nasıl bir etkisi oldu?
Basketbola daha üç yaşımdayken başladım. Babam profesyonel kariyerinin önemli bir bölümünü İtalya, İspanya ve Fransa gibi Avrupa ülkelerinde geçirdi. Ben de daha çok küçük yaşta babamla beraber sahaya gidip topla oynadığımı hatırlıyorum. Babam bana basketbolu sevdiren insanların başında geliyor, bu yüzden de bendeki etkisi çok büyüktür.
Baban gibi sen de Syracuse Üniversitesi'nde basketbol oynadın. O zamanlar idol olarak gördüğün kişi kimdi?
Tabii ki babam. Ben büyürken örnek aldığım ilk insan oydu. Aynı zamanda gelişimimdeki en büyük pay da ona ait.
Babanla beraber çok idman yapar mıydınız?
Elbette. Genellikle onun antrenmanı bittikten sonra sık sık beraber şut çalışırdık. Babamla yaptığım o alıştırmaların da bana çok faydası dokundu.
Peki kim daha iyi oyuncu? Baban mı sen mi?
Söylemesi zor. Bugüne bakarsak ben daha iyiyim (gülüyor). Ama o da çok tehlikeli bir oyuncuydu. Uzun bir oyun kurucuydu, benden daha iyi bir fiziği vardı ve iyi bir pasördü ama şutu benim kadar iyi değildi. Karşılaştırması gerçekten zor.
NBA macerandan sonra Almanya, İtalya ve 2015'ten beri bizimle birliktesin. Buradaki yaşam nasıl?
Türkiye'de yaşamayı gerçekten çok seviyorum. İnsanlar çok kibar ve bana karşı çok iyi. Burada herkes basketbolu benimsemiş durumda. Ligin kendisi de Avrupa'nın en iyi liglerinden bir tanesi, dolayısıyla burada oldukça mutluyum.
Stefanos Dedas'la 2 sene Gaziantep'te çalışmıştın, şimdi de Bahçeşehir Koleji'nin başarısı için ter döküyorsun.
Onunla arandaki ilişkiyi nasıl tarif edebilirsin?
Stef, benim için çok özel bir insan çünkü Türkiye'ye ilk geldiğimde bana çok yardımcı olmuştu. Oyunumu olgunlaştırmamda bana destek vermiş ve Avrupa'da özgüven kazanmamı sağlamıştı. Bence birlikte gayet iyi çalışıyoruz çünkü o, şutörlere özgürlük veren ve alan paylaşımını önemseyen bir koç. Onunla çalışmak büyük bir zevk.
ŞUTÖRLER REVAÇTA
Avrupa'nın sayılı şutörlerinden birisin. Antep formasıyla 11'de 10 üçlük attığın Uşak maçı dün gibi akıllarda. Şut yeteneğini nasıl keşfettin ve sırrın ne?
Antrenman. Şut konusunda tekrar her şeydir. Bence herhangi bir konuda fazlaca alıştırma yaparsanız o işi bir süre sonra iyi yapmaya başlayabilirsiniz. Bence bu yeteneğimin bir kısmı babamdan geldi ancak asıl sebep kesinlikle çalışmak.
3 sayılık atışlar basketbolun çok önemli bir parçası haline geldi. Artık pivotlar bile yüksek yüzdeyle üçlük atıyor. Oyunun geçirdiği evrim hakkında ne düşünüyorsun?
Son zamanlarda insanlar üç sayının ne denli önemli olduğunun farkına vardı. Üç sayılık bir isabet sadece skor anlamında değil, aynı zamanda taktik ve motivasyon anlamında da takımı yukarı çekiyor. Çünkü yay gerisinden isabet bulduğunuzda, bir sonraki hücumda rakip takım sizi daha önde savunmaya başlıyor ve bu da sizin daha rahat hücum etmenize olanak sağlıyor. Bu durum dünya üzerindeki her takım için geçerli. Şutörler artık oyunun değişilmez bir parçası ve pazarları da gelişmiş durumda.
Peki sence üç sayı çizgisi daha geriye çekilebilir mi? Hayır, bence insanlar yüksek yüzdeyle üçlük atmaya başladı ve oyunun kalitesi yükseldi. Bunu değiştirmenin doğru olduğunu düşünmüyorum. Ama ilerleyen dönemde yarı sahadan ya da biraz önünden 4 ya da 5 sayılık atışlara imkan verilebilir. Bence bu iyi bir fikir.
FENA İŞ ÇIKARMIYORUZ
Sezon için neler söylemek istersin, play–off'a ulaşabilecek misiniz?
Bence hiç fena bir iş çıkarmıyoruz. Takımın ligdeki ilk sezonunu geçirdiğini ve kadronun çok yeni olduğunu unutmamak gerekiyor. Takım kimyası ve alışkanlıklar için biraz zamana ihtiyacımız vardı ancak bu süreci çok çabuk ve sağlıklı bir şekilde atlattık. Çok yaklaşıp da kazanamadığımız bazı maçlar oldu, ama şu an yine de play–off yarışı içerisindeyiz. Eğer play–off'a ulaşabilirsek, ligdeki ilk sezonumuzda önemli bir iş çıkarmış oluruz. Önümüzde birbirinden zorlu maçlar var ama bunların hepsini kazanabiliriz. Lig bu sene her zaman olduğundan daha da rekabetçi, herkes herkesi yenebiliyor. Ancak yetenekli ve iyi yönetilen bir takımız. Organizasyondaki herkes bunu başaracağımıza inanıyor.
TÜRKİYE'Yİ SEVİYORUM
Antep, Balıkesir ve şimdi de İstanbul... Bugüne kadar Türkiye'de üç farklı şehirde yaşadın. Bu şehirler hakkında ne düşünüyorsun ve Türkiye'de diğer şehirlere gitme fırsatın oldu mu?
Evet, fırsat buldukça diğer şehirlere gitmeye çalışıyorum. Mesela geçenlerde Çanakkale'ye gittim, harika bir şehir, çok beğendim. Antalya'yı, İzmir'i, Ankara'yı ve birçok şehri daha gezdim. Yaşadığım şehirlere gelecek olursak... Bandırma benim için farklıydı çünkü orası küçük bir sanayi şehri. Ama insanları harika ve basketbolu çok seviyorlar. Antep'te yemekler muhteşemdi. Orada yaşadığım süre zarfında çok kilo aldım! Bunun dışında orada da taraftarlar bize çok destek vermişti, hepsine çok müteşekkirim. İstanbul ise yavaş yavaş favori şehrim haline gelmeye başlıyor çünkü burada her şeyi bulabiliyorsunuz. Genel olarak Türkiye'de yaşamak benim için büyük bir mutluluk kaynağı, burayı seviyorum.
ÇOK ÖNEMLİ BİR HİZMET
Geçtiğimiz haftalarda Bahçeşehir Koleji'nin Halkalı kampüsünü ziyaret etmiştin. Bu ziyaretler hakkında neler düşünüyorsun?
Oyuncularla öğrencilerin bir araya gelmesi bence çok iyi bir şey. Bu çocuklar basketbola fazlasıyla ilgi duyuyor ve hatta bazıları ileride basketbolcu olmak istiyor. Onlara dokunabilmek, onlarla konuşabilmek harika bir his. Bahçeşehir'in bu çocuklara bir sistem içerisinde hem eğitim hem de basketbol oynama imkanı vermesi ve topluma faydalı bireyler kazandırması çok önemli. Tüm kalbimle söyleyebilirim ki bu projenin bir parçası olduğum için gurur duyuyorum ve Bahçeşehir'in uzun yıllar bu amaca hizmet edeceğine inanıyorum.