Euro-2012 elemelerinde Milli Takım'ın, Almanya ve Azerbaycan maçlarını kaybettiği 9 günlük süreci önce Berlin'de, sonra Bakü'de yaşadım. Dönem Arda tartışmaları ile başladı. Almanya kampı için çalışmalara yoğunlaşması gerekenler,
"Arda'yı kim sakatladı" polemiklerine girdi. Bunun üstüne Mesut Özil yorumları eklendi. Almanya maçı öncesi sadece maç konuşulmadı; diğer bütün dinamikler bol bol tartışıldı. Maçın skoru, oynanan futbolla birlikte yoğunlaşan eleştirilerle futbolcular, teknik kadro ve federasyon yönetimi hiç beklemedikleri bir baskı yaşamaya başladı.
Bu noktada Azerbaycan maçı ve alınacak bir galibiyet herkesin kurtuluşu olacaktı. 3-4 günlük sürede biriktirilen öfkeler vardı. Bakü'deki 90 dakika sonunda
'pusuya yatanlara' gerekli yanıtlar verilecekti. Hiddink, son basın toplantısında Azerbaycan maçından çok Almanya tartışmalarını yanıtlamak durumundaydı. Yanındaki oyuncular da hala kafalarında bu maçı yaşıyor, sonucu mazeretlendirmeye çalışıyordu. Hiddink yenilginin normal olduğunu vurgulayıp çıkış kapısını Azerbaycan maçı olarak gösterdi. Yanındaki iki kaptanımız; Emre ve Nihat da, tecrübeli oyuncuların sorumluluk alıp takımı yönlendireceği bir 90 dakika öngördü.
BASKI OLUMSUZ ETKİLEDİ
İşte baskı bu anda başladı.
Kağıt üstünde çok rahat kazanacağımız bir maç birdenbire final havasına büründü. Herkes kendisini hedefteki adam olarak görmeye başladı. Azerbaycan'ı gözlerinde büyütüp kendi özgüvenlerini erittiler. Hiddink'in maç öncesinde yaptığı,
"Çıkın gururunuz için oynayın" konuşması da ters tepmiş gözüktü. Takım rahatlayacağına daha da gerildi. Maç sürerken bir de baktık ki, kimse sorumluluk almıyor. Emre dışında topa hareket veren yok.
Hamit 15. dakikadan sonra birşeyler yapması gerektiğini hatırladı. Tuncay her yere koşuyor ama arkadaşlarını arkasından sürükleyecek gücü üretemiyordu. Çok güvenilen Özer bir çalım atamadı, bir faul alamadı, bir isabetli orta yapamadı. İki sene öncenin yarı finalistleri vücut olarak sahada, ama ruh olarak dünya 102'ncisi Azerbaycan'ın bile gerisindeydiler. Kilit nokta Berlin-Bakü hattındaki dört günün motivasyon olarak doğru yaşanmamasıdır. Başkan Mahmut Özgener Almanya'dan takımla devam edip oyuncuları rahatlatacak görüşmeler yapmalıydı.
Çünkü her ne kadar profesyonelliği savunsak da, futbolcularımız hala ataerkil. Teknik direktörden farklı bir otorite daha istiyor ve sığınacak liman arıyorlar. Sorunlar da onların profesyonelliği yanlış yaşamasından kaynaklanıyor.
Belözoğlu'nun maç sonu sözleri tüm bunların şifresi. Büyük başarılar kazanmış, şu anda oynayan en tecrübeli oyuncumuz maç öncesinde buz gibi. Maç sonrasında ise milli takımdan ayrılmak istediğini, artık bu yükü kaldıramayacağını belirtiyor. İğneyi medyaya batırmadan olmaz. Gözümüz sadece çocukların kontrat rakamlarına takılı kalmış. Onların insan olduğunu anlayıp farklı eleştiriler üretememişiz.