Havuzlu hamam

Ayakapı ve Vâlide Sultan, halk arasında ise Yenikapı (Cibali) Hamamı olarak da anılır. Haliç kıyısında Fener ile Ayakapı arasında son yıllarda genişletilen sahil yolunun kenarında bulunmaktadır. Kurucusu II. Selim'in hanımlarından III. Murad'ın annesi Nurbânû Sultan'dır. İstanbul kadısına hitaben yazılan ve Ahmed Refik Altınay tarafından yayımlanan 29 Safer 990 (25 Mart 1582) tarihli hükümden anlaşıldığına göre hamam, Nurbânû Sultan tarafından Üsküdar'da Toptaşı semtinde yaptırılan Atik Vâlide Sultan Külliyesi'ne gelir sağlamak üzere vakfedilmiştir. Ayvansarâyî, eserinde topladığı kitâbeler arasında, "Yenikapı dahilinde olan hammâmın tarihidir" başlığı altında kapısı üstündeki, "Bihamdillâh bu cây-ı hurrem-âbâd / Hezâran sa'y ile buldu çün itmâm / Bu âlî menzile denildi târîh / Ki yüzü suyudur şehrin bu hammâm, 990" mısralarından ibaret kitâbesini vermektedir. Kitâbede bâninin adı geçmemekle beraber bu yapının Nurbânû Sultan'ın evkafından olduğu Sinan'ın eserlerinin adlarını veren listelerden anlaşılmaktadır. Tuhfetü'l-mi'mârîn'de de Vâlide Sultan adı altında zikredilen vakıf hamamları arasında "İstanbul'da Yenikapı'da mezbûrenin hamamı" olarak anılmaktadır. Evliya Çelebi tarafından bir cümle ile anılan hamam benzerlerinin pek çoğu gibi sonraları özel mülkiyete geçmiş, herhalde Ayakapı-Cibali semtlerinde çıkan büyük yangınlarda harap olmuş ve günümüze yarısı yıkık ve mermerleri sökülmüş bir durumda gelebilmiştir. Haliç kıyısındaki sahil yolu açıldıktan sonra uzun yıllardan beri kereste deposu olarak kullanılan bu eser, bütün perişanlığı ile ana caddenin kenarında ortaya çıkmış haldedir.

Havuzlu Hamam, arası tuğla hatıllı kesme taştan yapılmış bir bina olup tek hamam olarak inşa edilmiştir. Başka hamamlarda pek az rastlanan bir özelliği, soyunma yeri önünde yanlardakiler aynalı tonozlarla, ortadaki ise kubbeli tonozla örtülü üç bölüm halinde bir holün bulunmasıdır. Böylece Haliç kıyısında kuzey rüzgârına açık bir yerde bulunan hamamın camekân kısmının korunması düşünülmüş olmalıdır. Soyunma yeri büyük bir kubbe ile örtülü kare bir mekândır. Dış cephesinde mermer söveli, demir parmaklıklı dikdörtgen iki pencerenin üstünde ortadaki sivri kemerli uzun, yanlardakiler yuvarlak üç pencere bulunur. Böylece cephenin masif görüntüsü hafifletilmiş ve âhenkli biçimde hareketli bir ifadeye kavuşturulmuştur. Ilıklık kısmı, kubbe ve tonozlarla örtülü dar bir mekândan ibarettir. Sıcaklık kısmı ise Türk mimarisinde çok yaygın bir uygulama olan dört eyvan şemasına göre yapılmıştır. Eyvanların üstleri tonozlarla, köşelerdeki dört halvet hücresinin üstleri ise kubbelerle örtülüdür. Reşat Ekrem Koçu, 1947'de camekân kubbesinin sağ köşesinde kalem işi nakışlardan kalabilen son parçayı gördüğünü yazmıştır.

İstanbul'da genellikle çifte hamam yapılırken burada kadınlar kısmının bulunmamasının sebebi, herhalde hamamın Haliç tarafı surları dibinde oluşu ve o dönemde sur dışında dar kıyı şeridindeki tezgâhlarda gemi bakımı işinde çalışanlarla gemiciler tarafından kullanılmasında aranmalıdır.

Kaynak: Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi

BİZE ULAŞIN
SON DAKİKA