İsmetü'l-Enbiya eserleri...

İsmetü'l-enbiyâ tabiri genellikle ismet* terimiyle aynı anlamda kullanılır. İslâm dininin yayılmasından sonra çeşitli din ve kültürlere mensup çevrelerin peygamberlerin günah işlemiş olabileceklerini, hatta nübüvvetten önce şirk inancını bile benimseyenlerin bulunduğunu söylemeleri, bunun yanında bazı İslâmî mezhep mensuplarının da konuyla ilgili nasları farklı şekillerde yorumlamaları yeni bir telif türünün oluşmasına zemin hazırlamıştır. Ebü'l-Hasan el-Eş'arî'nin ismet konusunda itikadî mezhepler arasındaki görüş ayrılıklarına dikkat çekmesi (Maḳālât, s. 47-49, 226-227), sözü edilen telif türünün oluşmasında bu tartışmaların rol oynadığının bir işareti sayılabilir. Nitekim Fahreddin er-Râzî de haşviyyeden bahsederken bu hususu açıkça belirtir (ʿİṣmetü'l-enbiyâʾ, s. 37). Ebû Mansûr el-Mâtürîdî'nin Meʿâṣi'l-enbiyâʾ adlı eseri yazan kişiyi tekfir ettiğini duyan Muhammed b. Yahyâ el-Beşâgarî'nin peygamberlerin ismetini savunan bir kitap kaleme alması (Nûreddin es-Sâbûnî, s. 27-28) ve müteahhir müelliflerden İbn Humeyyir'in yahudilerle hıristiyanların yanı sıra diğer bazı inkârcılara atıfta bulunması (Tenzîhü'l-enbiyâʾ, s. 24-26), bu telif türünün meydana gelmesinde yabancı unsurların da etkili olduğunu söylemeyi mümkün kılar. Ayrıca Şiî âlimlerinin, imamların mâsumiyetine dair görüşlerini kanıtlamak amacıyla peygamberlerin ismeti konusuna önem vermesi bu alandaki eser yazımına hız kazandırmış olmalıdır. Bu tür eserlerin bir kısmında "tenzîhü'l-enbiyâ" adı da kullanılmış, diğer bir kısmı ise farklı şekillerde adlandırılmıştır.

Tesbit edilebildiğine göre bu konudaki ilk eser Tenzîhü'l-enbiyâʾ adıyla Ca'fer b. Mübeşşir tarafından yazılmış, onu ʿİṣmetü'l-enbiyâʾ adlı eserleriyle Ebû Zeyd el-Belhî (İbnü'n-Nedîm, s. 153, 208) ve İbnü'l-Lebâd (Zehebî, XV, 360) takip etmiştir. Her üç eser de zamanımıza ulaşmamıştır. Şerîf el-Murtazâ'nın Tenzîhü'l-enbiyâʾ (Süleymaniye Ktp., Lâleli, nr. 2168; Necef 1960), Ebü'l-Hüseyin Muhammed b. Yahyâ el-Beşâgarî'nin Keşfü'l-ġavâmiż fî aḥvâli'l-enbiyâʾ (Beyazıt Devlet Ktp., Veliyyüddin Efendi, nr. 789), Nûreddin es-Sâbûnî'nin el-Münteḳā min ʿiṣmeti'l-enbiyâʾ (Süleymaniye Ktp., Lâleli, nr. 2425), İbn Humeyyir'in Tenzîhü'l-enbiyâʾ ʿammâ nesebe ileyhim ḥus̱âletü'l-aġbiyâʾ (Beyrut 1990), Fahreddin er-Râzî'nin ʿİṣmetü'l-enbiyâʾ (Kahire 1986), Süyûtî'nin Tenzîhü'l-enbiyâʾ ʿan teşbîhi'l-aġbiyâʾ (Beyrut 1989), Abdülkādir b. Berekât el-Gazzî'nin Nûrü'l-aṣfiyâʾ fî beyâni ʿiṣmeti'l-enbiyâʾ (Süleymaniye Ktp., Kılıç Ali Paşa, nr. 1024), Şehâbeddin Ahmed b. Muhammed el-Hamevî'nin İtḥâfü'l-eẕkiyâʾ bi-taḥḳīḳi ʿiṣmeti'l-enbiyâʾ (Süleymaniye Ktp., Pertev Paşa, nr. 624), Ahmed b. Muhammed el-Vefâî'nin Tenzîhü'l-Muṣṭafâ ʿammâ lem yes̱büt mine'l-aḫbâr ve'l-âs̱âr (Süleymaniye Ktp., Esad Efendi, nr. 3611), Ali b. Tâhir el-Mûsevî'nin Tenzîhü'l-enbiyâʾ ve'l-eʾimme (Süleymaniye Ktp., Ayasofya, nr. 3165), Muhammed b. Yûsuf el-Halebî'nin el-Ḥablü'l-metîn fî ʿiṣmeti'l-enbiyâʾ ve'l-mürselîn (Nuruosmaniye Ktp., nr. 2416), Kadızâde Ahmed b. Muhammed Emîn'in Enbiyâ-yi Kirâm Haklarında Yalan Rivayetleri Red (Süleymaniye Ktp., Hacı Mahmud Efendi, nr. 4438) ve Gānim b. Muhammed el-Bağdâdî'nin Ḥıṣnü'l-enbiyâʾ (Süleymaniye Ktp., Reşid Efendi, nr. 858) adlı kitapları bu türün günümüze ulaşan eserlerini teşkil eder. Ebü'n-Nûr el-Hadîdî'nin ʿİṣmetü'l-enbiyâʾ ve'r-red ʿale'ş-şübehi'l-müveccehe ileyhim (Kahire 1979) adıyla kaleme aldığı kitap ise bu konuda yazılmış yeni eserlerdendir.

Bu eserlerde, peygamberlerin nübüvvetten önceki ve sonraki hayatlarında şirke düştükleri ve günah işledikleri yolunda ileri sürülen belli başlı görüşler aktarılır ve başta ismet olmak üzere peygamberlerin üstün sıfatları, günah işlemekten korunmuş olduklarının aklî ve naklî delilleri zikredilir. Hz. Âdem'in ilâhî emre uymaması, Hz. Nûh'un inkârcı oğlunun tûfandan kurtulmasını Allah'tan dilemesi, Hz. İbrâhim'in ulûhiyyet hakkındaki tefekkürünün ilk kademesinde yaratılmış nesnelere ilâhlık isnat etmesi, Allah'tan ölüleri nasıl dirilttiğini kendisine göstermesini istemesi, hasta olmadığı halde "hastayım" demesi, putları kendisi kırdığı halde bu işi büyük putun yaptığını söylemesi, Hz. Yûsuf'un Züleyhâ'ya karşı cinsî bir arzu duyacak olması, Hz. Mûsâ'nın Mısırlı kıptîyi öldürmesi, Hz. Dâvûd'un karısıyla evlenebilmek için Uriya'yı öldürtmesi, Hz. Süleyman'ın atlarıyla ilgilenip ibadetini ihmal etmesi, Hz. Yûnus'un kavmine öfkelenerek ilâhî elçilik görevini bir süre ihmal etmesi, Hz. Zekeriyyâ'nın ilâhî kudretten şüphe edici bir hisse kapılması, Hz. Muhammed'in âzatlı kölesi Zeyd'in boşadığı Zeyneb bint Cahş ile evlenmesi, cihaddan geri kalmak isteyenlere izin vermesi, dinî konularda yararlanmak üzere yanına gelen sahâbî Abdullah b. Ümmî Mektûm'a karşı soğuk davranması gibi ismet sıfatının ihlâl edilmiş olabileceğini akla getiren nasların yorumu ile bunlardan İsrâîlî rivayetlere dayanan isnadların reddedilmesi konularına yer verilir. Şiî müelliflerce yazılan eserlerde ise peygamberlerden sonra on iki imamın mâsumiyeti üzerinde durulur. Bu tür içinde sayılan ve sadece Hz. Peygamber'e isnat edilen iftiraların reddini ele alan müstakil eserler de yazılmıştır.

Kaynak: Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi

BİZE ULAŞIN
SON DAKİKA