Ona göre bu hususta önemli olan Hz. Peygamber'in sözlerinin doğru anlaşılmasıdır. Müellif el-Câmiʿ li-aḥkâmi'l-Ḳurʾân adlı tefsirinde bu eserine atıfta bulunmuş (meselâ bk. I, 137, 378; II, 193, 241), böylece kitabın kendisine nisbetini teyit etmiştir. et-Teẕkire'de sistematik bir plan uygulanmayıp mukaddimede belirtildiği üzere eser bablara (291 bab) ve bazı bablar da fasıllara ayrılmıştır. Bablar bir bütün halinde göz önüne alındığında kitabın üç ana bölümden oluştuğu söylenebilir. İlk bölümde ölüm ve kabir hayatını ilgilendiren hususlar, ikinci bölümde âhiret ahvali, üçüncü bölümde kıyamet alâmetleri ve büyük kargaşalıklar (eşrât-ı sâat ve melâhim) konu edinilmiştir.
Eserin birinci bölümünde ölümü temenni etmeme, fakat onun için hazırlık yapma, dünyaya kapılmama; ölünün arkasından ağlamanın meşrû olup olmadığı, ölüm acıları, ölüm anında kelime-i şehâdetin telkini, Cenâb-ı Hak'tan dünyadan imanla ayrılmanın istenmesi, Azrâil'in gelişi, tövbe kapısının kapanışı; bedenden çıkan ruhun nereye gittiği, semada ruhların birbiriyle karşılaşması; ölünün defni ve bu esnada Kur'an okumanın hükmü, ölülerin kabirde birbirini ziyaret etmesi, kabrin ölüyü sıkması, yakınlarının kendisi için ağlamasından acı duyması, Münker ve Nekir'in sorgulaması gibi konular anlatıldıktan sonra bunlara açıklama niteliğinde altı fasla yer verilir. Bu çerçevede ruhla nefsin ayrı şeyler değil aynı şey olduğu, kabir azabının bir imtihan sayıldığı, bu arada çocukların da kabir sualiyle karşılaşacağı, kabrin cennet bahçelerinden bir bahçe veya cehennem çukurlarından bir çukur oluşunun yorumu, kabir ehline âhiretteki yerlerinin gösterilmesi, peygamber ve şehidlerin cesetlerinin kabirde çürümediği gibi konular sıralanır (s. 4-200). İkinci bölümde ikinci defa sûra üfürülmesi, ölülerin diriltilmesi (ba's), arasât meydanında toplanması (haşr), şefaat, amellerin tartılması, insanların sorguya çekilip haklı ile haksız arasında hüküm verilmesi (mîzan-kısâs), havz-ı kevser, a'râfta kalanlar, sırat, cennet ve cehennem, müminlerin Allah'ı görmesi (rü'yetullah), müslüman ve müşrik çocuklarının âhiretteki konumu gibi hususlar ele alınır (s. 200-605). Üçüncü bölümde fitnelerin kıyamete yakın dönemde yağmur taneleri ve deniz dalgaları gibi ortaya çıkması, Hz. Osman ile Hz. Hüseyin'in şehid edilmesi, yaşanacak çeşitli kargaşalıklar, bazı şehirlerin fazileti ve fethi, mehdî, deccâl, nüzûl-i Îsâ, Ye'cûc ve Me'cûc, dâbbetü'l-arz, güneşin batıdan doğması gibi olaylara yer verilir (s. 606-800). Teẕkiretü'l-Ḳurṭubî Cenâb-ı Hak'tan müslüman olarak ölmeyi, şehidler ve sâlihlerle beraber haşredilmeyi, kurtuluşa eren müttakiler arasında bulunmayı ve bu eserin lutf-i ilâhîye mazhar olmasını talep eden bir niyazla sona erer.
Kurtubî, Eş'ariyye mezhebine bağlı olup eserinde bu mezhebin âlimlerinden Bâkıllânî, İmâmü'l-Haremeyn el-Cüveynî, Ebû İshak el-İsferâyînî, Ebü'l-Abbas Ahmed b. İbrâhim el-Kalânisî, Fahreddin er-Râzî ve İbn Atıyye gibi şahsiyetlerden faydalanmış, onların konuyla ilgili görüşlerini benimsemiştir. Ancak rivayetleri kaydederken inanç hususunda gösterilmesi gereken hassasiyeti tam olarak göstermemiş, birçok zayıf, hatta uydurma rivayete ve İsrâiliyat türü haberlere yer vermiştir. Eserin ilmî neşrini gerçekleştirenlerden Ebû Süfyân Mahmûd b. Mansûr el-Bestavîsî bu tür rivayetlere kendi mukaddimesinde işaret etmiştir. et-Teẕkire'de ayrıca başta Kütüb-i Sitte ile İmam Mâlik'in el-Muvaṭṭaʾı, Dârimî'nin es-Sünen'i ve Ahmed b. Hanbel'in el-Müsned'i olmak üzere muteber hadis kaynaklarından nakiller yapılmıştır. Ancak Kurtubî'nin bu eserinde kaydettiği bazı görüşlere kelâmcılar itibar etmemiştir.
et-Teẕkire'nin çeşitli ilmî neşirleri gerçekleştirilmiştir. Örnek olarak Ahmed Hicâzî es-Sekkā'nın Dârü'l-kütübi'l-ilmiyye'deki neşri (Beyrut 1405/1985), Dârü'l-fikr'de yapılan diğer bir neşir (baskı yeri ve tarihi yok), Seyyid el-Cemîlî ile (Kahire-Beyrut 1407/1987) Ebû Süfyân Mahmûd b. Mansûr el-Bestavîsî'nin (Medine 1417/1997) iki cilt halindeki neşirleri zikredilebilir (diğer baskıları için bk. Meşhûr Hasan Mahmûd Selmân, s. 133). Eserin özellikle Bestavîsî neşrinde hadislerin tahrîci ve tenkidi yapılmış, zayıf ve uydurma rivayetlere, menkıbe ve İsrâiliyat türü nakillere dikkat çekilerek bunlara dayanan yanlış inançlara işaret edilmiştir. Bu olumlu tesbitler göz önüne alındığında müellifin te'villeri dolayısıyla bazılarınca bid'atçılıkla suçlanmasının tasvip edilemeyeceği anlaşılır. et-Teẕkire, Abdülvehhâb eş-Şa'rânî tarafından Muḫtaṣaru Teẕkireti'l-Ḳurṭubî adıyla ihtisar edilmiştir (Kahire 1898). Şa'rânî bu eserinde et-Teẕkire'de mevcut 291 babı 219'a indirmiş, Kurtubî'nin kitabındaki fasılları kaldırmış ve gerekli bilgileri bab içinde vermiştir. Şa'rânî ayrıca Kurtubî'nin eserindeki ölüm ve âhiretle doğrudan ilgili olmayan hususları, az kullanılan kelimelerin açıklamalarını, zor anlaşılan ifadelerin izahlarını, dil bilgisi tahlil ve değerlendirmelerini, kıssa ve menkıbeleri çıkarmıştır (T trc. Hasan Tahsin Emiroğlu, Kısaltılmış Tezkire-i Kurtubî, Konya 1995). et-Teẕkire'nin Dârü'l-fikr baskısının iç kapağında Şa'rânî'ye nisbet edilen söz konusu muhtasarın ona ait olmadığı şeklinde bir iddia ileri sürülmüşse de herhangi bir açıklama yapılmamıştır. Eseri M. İbrâhim Sâlim de Yevmü'l-fevzi'l-ekber adıyla özetlemiş (Kahire 1405/1984), Celâleddin es-Süyûtî Şerḥu'ṣ-ṣudûr fî şerḥi ḥâli'l-mevtâ fi'l-ḳubûr ismiyle şerhetmiş (Kahire 1309, 1329), Kitâbü'l-Berzaḫ diye meşhur olan bu şerh Farsça'ya çevrilmiştir (Lahor 1871). et-Teẕkire'ye Abdüsselâm b. İbrâhim el-Lekānî de Ḥâşiye ʿalâ Teẕkireti'l-Ḳurṭubî adıyla bir hâşiye yazmıştır.
Kaynak: TÜRKİYE DİYANET VAKFI İSLAM ANSİKLOPEDİSİ