--> II. Mustafa'nın Avusturya seferine katılıp döndükten kısa bir süre sonra Belgrad'da yeniçeri kâtipliğine tayin edildi ve orada vefat etti. Sâlim 1106 Muharreminde (Eylül 1694), Mehmed Süreyyâ 1108 Muharreminde (Ağustos 1696) öldüğünü bildiriyorsa da kaynakların ekseriyeti vefatı için 1107 (1696) yılını vermektedir. Safâyî, Belîğ ve Sâlim tezkirelerinde Nâzım Mustafa Efendi'den övgüyle bahsedilerek şiirlerinden oldukça fazla örnek verilmesi onun zamanının önemli bir şairi olduğunu göstermektedir. Hammer, Nâzım ile Nazîm'in hal tercümesiyle şiirlerini birbirine karıştırmış, Flügel ve Menzel de aynı hataları tekrarlamıştır (İA, IX, 138).
Esad Efendi'nin Atrabü'l-âsâr'ında verdiği bilgiye göre son derece güzel bir sese sahip olan Nâzım Mustafa Efendi zamanının mûsiki üstatlarından ders almış ve çeşitli eserler bestelemiştir. Hüseynî makamında çenber usulüyle bestelediği, "Fark olunmaz şu'le-i âhım gece mehtâbdan / Neyleyim hurşîd-i rahşânım göz açmaz hâbdan" matla'lı murabbaı en tanınmış eseridir. Müstakimzâde'nin bildirdiğine göre şair Hattat Osman Hamdi, Nâzım Mustafa Efendi'nin kardeşidir (Tuhfe, s. 298). Kaynaklar Nâzım Efendi'nin mürettep bir divanı olduğunu belirtmekteyse de bugüne kadar herhangi bir nüshasına rastlanmamıştır. Mevcut şiirleri Nâbî tarzını benimsediğini göstermektedir.
Kaynak: TÜRKİYE DİYANET VAKFI İSLAM ANSİKLOPEDİSİ