Akraba Nedir?
Arapça'da "yakın" anlamına gelen karîb kelimesi, bu genel mânası yanında, özellikle "biriyle aynı soydan olan kimse"yi de ifade etmekte olup bunun çoğulu olan akribâ' Türkçe'de akraba şeklinde ve daha geniş anlamda kullanılmaktadır.
Arapça'da "akrabalık" mânasına isim olarak kullanılan karâbe, kurbe veya kurbâ masdarlarıyla yapılan zü'l-karâbe, zü'l-kurbâ (çoğulu zevü'l-kurbâ) vb. terkipler de "akraba" mânasına gelmekte olup Kur'ân-ı Kerîm'de akrabayı ifade etmek üzere daha çok zü'l-kurbâ, ülü'l-kurbâ ve el-akrabûn gibi tabirler zikredilmektedir. Bunun gibi, nesebe dayalı kan hısımlığını ifade eden rahm, rihm veya rahim (çoğulu erhâm) kelimeleriyle yapılan ülü'l-erhâm, zevü'l-erhâm (tekili zü'r-rahim) terkipleri de "akraba" mânasınadır. Ancak zevü'l-erhâm bu genel mânası yanında miras hukukunda ashâbü'l-ferâiz* ve asabe* olmayan akrabayı da ifade etmektedir. Kendisiyle evlenilmesi ebediyen haram olan akrabaya zû rahim mahrem (muharrem), diğerlerine de zû rahim gayru mahrem (Türkçe'de nâmahrem), kişinin neslinden geldiği baba, dede, ana, nine... gibi yakınlarına usûl, onun neslini sürdüren oğul, kız ve bunların çocuklarına da fürû denir. Bununla birlikte ana, baba ve çocuklar için örfen akraba tabiri kullanılmaz. Kan akrabalığından ayrı olarak evlilikten doğan akrabalık karâbetü'l-müsâhere, süt akrabalığı da karâbetü'r-radâ' ile ifade edilir. Ayrıca âl, ehl ve aşiret kelimeleri de Arapça'da "akraba" mânasına gelmektedir.
Akrabalık bu vasfı taşıyanlara karşılıklı birtakım hak ve vazifeler yükler. Bu durum, ahlâkî vazifeleri de içine alacak şekilde "akrabalık hukuku" tabiriyle ifade edilir. Kur'ân-ı Kerîm ve hadislerde akrabalık bağlarının karşılıklı ziyaret, haberleşme, maddî ve mânevî yardımlaşma gibi çeşitli yollarla korunması ve güçlendirilmesi üzerinde hassasiyetle durulur. Akraba arasındaki bu ilişkiye dinî-ahlâkî bir tabir olarak sıla-i rahim* denir. Bir âyette, "Kendisi adına birbirinizden dilekte bulunduğunuz Allah'tan ve akrabalık -bağlarını koparmak-tan sakının" (en-Nisâ 4/1) buyrulur. Hz. Peygamber de, "Allah'a ve âhiret gününe iman eden kimse misafirine ikram etsin; Allah'a ve âhiret gününe iman eden sıla-i rahimde bulunsun" (Buhârî, "Edeb", 31, 85) hadisi ile bunun önemine işaret etmiştir. Bu bakımdan akraba ile bağları ve münasebetleri kesmek bütün fakihlere göre haram kabul edilmiştir. Diğer taraftan İslâm, akrabalığı yalnız kan bağıyla sınırlamamış, evlilik ve süt emzirmeyi de birtakım dinî ve hukukî sonuçlar doğuracak şekilde akrabalık bağı oluşturan unsurlar kabul etmiştir.
Kaynak: Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi