Tulum Nedir?
Genellikle Anadolu’nun kuzeydoğu kesiminde kullanılan üflemeli bir halk çalgısıdır
Başta Hemşin, Çamlıhemşin ve Pazar olmak üzere Rize ve Artvin çevresi tulumun Anadolu coğrafyası üzerinde yaygın biçimde görüldüğü yerlerdir. Ayrıca Trabzon, Erzurum (özellikle İspir ilçesi), Kars, Ardahan, Bayburt ve Gümüşhane'de bu çalgıya rastlanmaktadır. Tulumun Trakya'da da varlığı bilinir ve burada "gayda" ismiyle anılır. Tulum yapımında daha çok oğlak, koyun, süt kuzusu gibi hayvanların derisi tercih edilir ve hayvanın büyüklüğüne göre çeşitli ebatlarda tuluma rastlanılır. Tulum gövde (guda), ağızlık ve nav adı verilen üç kısımdan meydana gelir. Gövde derilerin zedelenmeden bütün olarak çıkarılmasıyla elde edilir ve bu kısım çalgıdan ses çıkmasını sağlayan havanın depolanmasına yarar. Ağızlık tulumu şişirmek için kullanılan, genelde şimşir ağacından bir parçadır. Bazı yörelerde "dudula, bobiş, lülük" adlarıyla da bilinir. Ağızlığın gövdenin iç kısmına gelen tarafında havanın aynı yoldan dışarı çıkmasını engelleyen bir supap sistemi bulunur. Gövde içerisinde depolanan hava bu supaptan dolayı tek yönlü olarak yalnızca nav istikametinde yol alır. Nav, tulumdan ses çıkmasını sağlayan ve genelde ağızlıkla aynı ağaçtan olan parçadır. Şekli "L" harfini andıran navın içerisinde, üstünde ses deliklerinin (perde) bulunduğu ve "analık, çibun, sipsi" gibi adlarla anılan yan yana iki kamış yer alır. Navın derinin iç kısmında kalan tarafında bu kamışların içerisine yerleştirilmiş, yine kamıştan yapılan "dillik"ler bulunur. Havanın dillikler üzerindeki kapaklara çarpmasından oluşan titreşimlerle çalgıdan ses elde edilir. Tulum dillikler vasıtasıyla akort edilir. Navın geniş olan uç kısmına "kepçe" denir. Geleneksel olarak sol (G), la (A) ve si (B) tonlarında tulumlar görülmektedir.
Analık üzerindeki deliklerin sayısı ve bunların işlevleri bakımından farklı tulum örneklerine rastlanır. Meselâ Artvin'de iki tip tulum vardır. Bunların ilkinde analık üzerinde bir yanda değişmeyen beş, diğer yanda üç perde deliği bulunur. İkincisinde analığın bir yanında değişmeyen beş, diğer yanında tek delik vardır, bu tek delik yalnızca dem sesi vermeye yarar. Hemşin'de çalınan tulumlarda analığın her iki tarafında beşer perde deliği bulunur. Her perde deliğinin ezgi üretimine katkısı göz önüne alınırsa Hemşin'de varlığını sürdüren tulum çeşidinin daha geniş bir icra kapasitesine sahip olduğunu söylemek mümkündür.
Tulum, yapımı ve muhafazası oldukça güç bir çalgıdır. Önü yarılmadan bütün halinde yüzülmüş derinin tulum yapılmak üzere birtakım işlemlerden geçirilmesi gerekir. Bu işlemler Doğu Karadeniz bölgesinde geleneksel usullere göre şöyle yapılır: Önce üzerinde kıllar bulunan derinin iç tarafına mısır unu ve sütten oluşan bir karışım sürülür. Hava sıcaklığı ve nem durumuna göre üç ile beş gün arasında bu şekilde bekletilen deri kıllarını bırakmaya başlar. Bütün kıllar temizlendikten sonra "hasıl" adı verilen, derinin bozulmadan uzun süre kalmasını sağlayan terbiyeleme işlemine geçilir. Deri belirli miktarlarda su, mısır unu, tuz, şap ve yoğurttan meydana gelen bir karışımın içinde birkaç gün bekletilir ve işlemin tamamlanmasının ardından şişirilerek asılır, kurumaya bırakılır. Kuruduktan sonra ağızlık ve nav takılarak çalmaya hazır hale getirilir. Çalgının analık ve gövde kısımlarının özelliğini yitirmeden uzun süre dayanabilmesi için nemden ve aşırı sıcak ortamlardan uzak tutulması gerekir. Uygun şartlarda muhafaza edilen ve bakımı yapılan bir tulumun kullanım ömrü on yıl kadardır. Tulum yapımcılarının ve mahallî icracılarının Karadeniz bölgesinde yoğunlaştığı görülür. Gür bir sesi olduğundan tulum açık havada çalmaya elverişli bir meydan çalgısıdır. Doğu Karadeniz bölümünde horon havaları, yol havaları, divan havaları gibi enstrümantal ya da vokal-enstrümantal nitelikte yöresel ezgiler tulumla icra edilir ve bu çalgıya mahsus bir repertuvar oluşturur. Çift ayak, çinçiva, papilat, Seydioğlu, Hemşin, Yüksek Hemşin, Mamudoğlu, Bakoz, Rize, Samistal, Tumasoğlu, Çarişka, Kaçkar gibi horon havaları tulumla icra edilen ezgilerden birkaçıdır.
Anadolu'nun bazı yörelerinde "tulum zurna", "tulum düdük", "gayda", "guda" (Lazca), "chiboni" (Gürcüce [çiboni]) gibi isimlerle anılan tulumun farklı coğrafyalarda ve kültürlerde birbirinden farklı şekil ve adlarla antik dönemden beri kullanıldığı bilinmektedir. Diğer ülkelerdeki tulum benzeri çalgıların en bilineni İskoçlar'ın kullandığı gaydadır (bagpipe). Ayrıca İspanya'da, Fransa ve İran'ın bazı bölgelerinde, Hindistan'da ve Kuzey Amerika'da örneklerine rastlanılır. Macaristan'da "duda", Yunanistan'da "tsabouna", Makedonya'da "gajde", Bulgaristan'da "gaida", Ermenistan'da "parakapzuk", Gürcistan'da "gudastviri" gibi adlarla anılır. Kuzey Anadolu'da icra edilen tulumun Trakya bölgesi, Balkanlar ve İskoçya'da görülen gaydadan en önemli farkı pest sesleri kontrol edebilme özelliğinin bulunmamasıdır. Bu yönüyle tulumun gaydaya göre daha az gelişmiş bir çalgı olduğu söylenebilir.
Kaynak: TÜRKİYE DİYANET VAKFI İSLAM ANSİKLOPEDİSİ