--> 992'de (1584) Tokat'ta doğdu. Adı Ahmed'dir. Küçük yaşlarda ailesiyle birlikte İstanbul'a gitti. İlk tahsilini ve dinî bilgileri Eyüp Camii'nin hatibi olan babası Tokadî Mehmed Efendi'den ve babasının yakın çevresinden aldı. Gençlik yıllarında Eyüp'te aynı mahallede oturan Bektaşî şeyhi Kasım Baba'nın dervişi oldu. 1012'de (1603) Konya'ya giderek Bostan Çelebi'ye intisap etti. Çilesini tamamlayıp dede olmasının ardından 1015 (1606) yılı civarında gönderildiği Şam Mevlevîhânesi'nde Hamza Dede'den feyiz aldı. Daha sonra bu mevlevîhâneye şeyh tayin edildi. İhtiyârât-ı Mesnevî adlı eserini 1027'de (1618) burada tamamladı. 1035 (1626) yılında hac farîzasını yerine getirdi. Yenikapı Mevlevîhânesi şeyhi Doğanî Ahmed Dede'nin vefatının (1040/1630) ardından dönemin ileri gelenlerinin ısrarları üzerine III. Ârif Çelebi tarafından Yenikapı Mevlevîhânesi şeyhliğine tayin edildi. On sekiz yıla yakın şeyhlik makamında kaldığı Yenikapı Mevlevîhânesi'nde vefat etti.
Sabûhî, Mevlevî olmakla birlikte Mevlevîliğe yakın olan diğer tarikatlara da ilgi göstermiş ve mensuplarıyla dostluk kurmuştur. Yaşadığı dönemde şairliğinden çok âlim kişiliği ve İhtiyârât-ı Mesnevî adlı eseriyle tanınmıştır. Sabûhî'nin şiirlerinde esas itibariyle tasavvufî neşve hâkimdir. Terciibendinde, Sâkīnâme'sinde ve bazı gazellerinde vahdet-i vücûd anlayışını başarıyla yansıttığı görülür. Şiirleri genellikle rindâne ve âşıkanedir. Özellikle gazellerindeki dili sade ve akıcı olan Sabûhî Türkçe şiirlerinde Rûhî-yi Bağdâdî, Fuzûlî ve Yûsuf Sîneçâk'in, Farsça şiirlerinde ise İranlı şair Örfî-i Şîrâzî'nin tesiri altında kalmıştır. Sabûhî Nef'î, Nâilî ve Fehîm gibi şairlere de hocalık yapmıştır.
Eserleri. 1. Divan. 761 beyitlik bu küçük divanda münâcât, na't, mersiye, terciibend, müseddes, tarih, gazel, mesnevi, kıta ve beyit şeklinde Türkçe şiirlerle bazı Farsça manzumeler yer almaktadır. Kasidenin bulunmadığı divanda gazellerin bir kısmı nazîredir. Divan, önce şairin Sâkīnâme'siyle birlikte iki nüshası esas alınmak suretiyle (İÜ Ktp., TY, nr. 3552; Millet Ktp., Ali Emîrî Efendi, Manzum, nr. 249) Sadettin Nüzhet Ergun tarafından eksik ve hatalı olarak yayımlanmış (İstanbul 1933), daha sonra Mehmet Sarı bu iki nüshaya ilâveten diğer iki nüshaya (Millî Ktp., FB, nr. 321/3; TSMK, Hazine, nr. 952) daha dayanarak tenkitli neşrini doktora tezi olarak hazırlamıştır (bk. bibl.). 2. Sâkīnâme. Divan nüshalarının başında ve bazı mecmualarda (İÜ Ktp., TY, nr. 4097/7; Nuruosmaniye Ktp., nr. 4959; TSMK, Hazine, nr. 1074) bulunan eser, türünün en güzel örneklerinden biridir. 113 beyitlik bu mesnevide şairin tasavvufî düşüncelerini başarıyla aktardığı görülmektedir. 3. İhtiyârât-ı Mesnevî. İlmî Dede'nin Şerh-i Cezîre-i Mesnevî'sine nazîre olarak kaleme alınmış olup altı cilttir. Sabûhî'nin Mes̱nevî'den seçtiği beyitlerin şerhini ihtiva eder (Süleymaniye Ktp., Esad Efendi, nr. 1310; Hasan Hüsnü Paşa, nr. 606; Mevlânâ Müzesi Ktp., nr. 2084-2086; Pertev Paşa, nr. 228; İÜ Ktp., TY, nr. 1495).
Kaynak: TÜRKİYE DİYANET VAKFI İSLAM ANSİKLOPEDİSİ