Mustafa Hayri Efendi Kimdir, Tarihte Önemi Nedir?
Hısnımansûr’da (Adıyaman) doğdu
Babası Memiş Efendi, annesi Fatma Hanım'dır. Soyadı kanunundan sonra Coşkun soyadını almıştır. İbtidâiye ve rüştiyeyi Hısnımansûr'da bitirdikten sonra Antep'te dört yıl boyunca Abdullah Efendi adlı bir hocadan ders aldı. Ardından tahsilini ilerletmek üzere hocasının tavsiyesiyle İstanbul'a gitti. II. Meşrutiyet'in ilânı dolayısıyla ıslâh-ı medâris çalışmalarına rastlayan bu dönemde yeni açılan Medresetü'l-vâizîn'de iki yıl okuduktan sonra Medresetü'l-kudât'a girdi, burada dört yıl okuyup mezun oldu. İstanbul'daki tahsili boyunca ıslah edilmiş medrese müfredatı çerçevesinde dersler aldı. Hocaları arasında Şevki Efendi, Ali Sâbir, Muhammed Hayreddin, Ali Haydar, Hüseyin Hâlis, Hasan Tahsin ve Ahmed Rifat gibi isimler vardır.
Mustafa Hayri, mezuniyetinin ardından I. Dünya Savaşı'nda yedek subay olarak askere alındı; Çanakkale, Makedonya ve Bağdat cephelerinde savaştı. Bağdat cephesinde İngilizler'e esir düştü ve iki yıl iki ay sonra mübadele antlaşması çerçevesinde İstanbul'a döndü. Hava değişimi için Bulgaristan'ın Şumnu eyaletine bağlı Karalar (Çerna) köyüne gitti ve burada irşad faaliyetlerinde bulundu. İstanbul'daki talebelik yıllarından tanıştığı, Medresetü'n-nüvvâb'ın ilk müdürü Emrullah Feyzullah Efendi'nin bu medresede hocalık yapma teklifini kabul etti. 1922-1937 yılları arasında Medresetü'n-nüvvâb'da Arapça, Farsça, ulûm-i dîniyye, Mecelle, ferâiz, fıkıh, ahkâm-ı evkāf gibi dersler okuttu. Bu sırada uzun bir müddet Medresetü'n-nüvvâb'ın âlî kısmının, kısa bir süre de Medresetü'n-nüvvâb'ın müdürlüğü görevini yürüttü. Ahmet Davudoğlu, Hâfız Nazif Konuk, Osman Keskioğlu, Osman Kılıç ve İbrahim Tanır onun talebelerinden bazılarıdır.
Şumnu'da bir ilk mektepte Kur'ân-ı Kerîm öğretmeni olarak görev yapan Cemile Hanım'la evlendi; bu evlilikten Fatma Aliye, Hatice ve Suat adında üç çocuğu dünyaya geldi. 1939 yılında Medresetü'n-nüvvâb'dan ayrılarak Sofya'ya gitti ve Türkiye'ye dönünceye kadar sürdürdüğü Dîvân-ı Âlî-i Şer'î üyeliği ve Sofya müftülüğü görevlerinde bulundu. Ailesi ve yakınları 1950'de Türkiye'ye göç ettiği halde kendisi izin verilmediği veya hizmetlerini aksatmak istemediği için 1965 göçüne kadar Sofya'da kaldı. 30 Mart 1970 tarihinde İstanbul'da vefat etti. Fâtih Camii'nde kılınan cenaze namazının ardından Topkapı'da Eski Kozlu Kabristanı'na defnedildi. Mütevazi ve zâhid bir kimse olan Mustafa Hayri Efendi günlük siyasetten uzak bir hayat sürmüştür. Bulgaristan'daki dinî müesseselerde daha çok fıkıh alanında temayüz etmişse de hayatının en önemli eserini tefsir alanında vermiştir. Bu arada Bulgaristan devlet arşivlerinde bulunan, bölge müslümanlarının kazâî işlemleriyle ilgili olarak verdiği fetva ve hukukî kararlara ait belgelerin ortaya çıkarılmasının da önemli olduğu düşünülmektedir.
Eserleri. 1. el-Muḳteṭaf fi't-tefsîr. 1964 yılında Sofya'da tamamlanan eser İstanbul'a göç sırasında sınırdan geçirilmesine izin verilmeyince Mustafa Hayri Efendi onu bir başkasına emanet bırakmış ve eser İstanbul'a daha sonra zorluklarla getirilebilmiştir. Tefsirin müellif nüshası neşredilmesi için 1980'li yılların başında Şerif Bucak tarafından Muhammed Ali es-Sâbûnî'ye verilmiş ve onun tarafından tahkik edilerek el-Muḳteṭaf min ʿuyûni't-tefâsîr adıyla yayımlanmıştır (I-V, Dımaşk-Beyrut 1996). Ancak Sâbûnî'nin neşri müellif nüshasına sadık bir şekilde gerçekleştirilmemiş, eksiltmeler ve ilâveler şeklinde pek çok tasarrufta bulunulmuştur (eserin müellif nüshası ile Sâbûnî neşri arasındaki önemli farklılıklar için bk. Ahmet İnan, s. 67-213). 2. el-Muḳteṭaf (fi'l-fıḳh) (Sofya 1941). Fürû-i fıkha dairdir. Medresetü'n-nüvvâb'ın fıkıh dersleri müfredatına uygun biçimde Hanefî kaynaklarından mezhebin muhtar olan görüşlerini derlemek suretiyle kaleme alınmıştır. Mustafa Hayri Efendi'nin Luġatü'ṭ-ṭıb, Mecmûʿatü'l-fevâʾid ve çocuklar için kaleme aldığı İlmihal adlı eserleri vârisleri tarafından muhafaza edilmektedir.
Kaynak: TÜRKİYE DİYANET VAKFI İSLAM ANSİKLOPEDİSİ