Babası Celâleddin Muhammed, Gîlân Sultanı Alâeddin'in hocası idi. Saraya yakınlığından dolayı iyi bir eğitim alan Mahmûd genç yaşta hacca gitti. Ticaret için dolaştığı Irak ve Horasan'da birçok âlim ve şeyhin sohbetinde bulundu. Bir süre sonra Gîlân'da ailesinin sarayda itibar kaybetmesi üzerine meydana gelebilecek entrikalara mâruz kalacağından endişelendiği için 857'de (1453) İran'dan ayrılarak Basra körfezi yoluyla Hindistan'a hareket etti. Önce Dâbûl'a çıkan, ardından Behmenîler'in merkezi Bîder'e yerleşen Mahmûd burada ticaretle uğraşmaya başladı. Zamanla çevresinde tanınıp saray tarafından yakınlık gördü. Bu sırada Alâeddin II. Ahmed'in hükümdar olduğu Behmenî Devleti'nde Âfâkîler'le Dekkenîler arasındaki şiddetli iktidar mücadelesi yüzünden ülkenin birçok yerinde kargaşa hâkimdi. Mahmûd-ı Gâvân bir isyanı bastırmakla görevli güçlerin kumandanlığında başarılı olunca sultanın nezdinde itibarı arttı. Alâeddin II. Ahmed'in oğlu Alâeddin Hümâyun Şah zamanında da (1458-1461) itibarını sürdüren Mahmûd-ı Gâvân'a sultan tarafından "melikü't-tüccâr" unvanı verildi. Bu dönemde de ülkenin çeşitli yerlerinde meydana gelen isyanları bastırdı. Hümâyun'dan sonra küçük yaşta tahta çıkan Nizâmeddin III. Ahmed devrinde (1461-1463) ülkeyi yöneten konseyin içinde sultanın annesi Mahdûme Cihan Nergis Bîgam ve Hâce-i Cihân Türk'ün yanında Mahmûd-ı Gâvân da yer aldı. Özellikle sultanın küçük yaşta olmasını fırsat bilerek ülkeye saldıran komşu devletlere karşı gösterdiği başarı onun yerini daha da güçlendirdi. Sultan Şemseddin III. Muhammed Şah zamanında (1463-1482) Hâce-i Cihân Türk'ün öldürülmesi üzerine Mahmûd-ı Gâvân devletin üst düzeyde tek veziri oldu. Behmenî Devleti'nin dış politikasının şekillenmesinde etkin rol oynadı. Devletin sınırlarını genişletti. 1469'da Konkan bölgesini, ardından Gao'yu Behmenîler'in hâkimiyetine aldı. 1472 yılındaki Belgâm zaferinden sonra devlet idaresinde büyük ıslahat gerçekleştirmeye başladı.
Mahmûd-ı Gâvân, idarî ve askerî alanda yaptığı yeniliklerle Behmenî Devleti tarihinde önemli rol oynamıştır. I. Muhammed Şah zamanında (1358-1375) ülke idarî açıdan dört vilâyete (taraf) bölünmüş olup her biri "tarafdâr" denilen valilerce yönetiliyordu. Ancak zamanla büyüyen ve özellikle Mahmûd döneminde genişleyen sınırlarla devlet bu şekilde yönetilemez hale gelmişti. Bunun üzerine Mahmûd ülkeyi sekiz vilâyete böldü. Ayrıca her vilâyetin bazı topraklarını valilerin yetkisinden çıkararak "hâssa-i sultan" haline getirdi. Böylece valilerin üzerinde sultanın kontrolü sağlanmış oldu. Askerî yapılanmayı da değiştiren Mahmûd vilâyetlerde tarafdârın emri altında sadece bir kale bulunması, "kılâ'dâr" denilen diğer kale kumandanlarını merkezî hükümetin tayin etmesi ve bunların merkezî yönetime karşı sorumlu olması esasını getirdi. Bu tedbirle merkezî otoriteyi güçlendirip gevşeklik ve başıboşlukların önünü almayı hedefledi. Mahmûd-ı Gâvân, Ortaçağ Hindistanı'nda birçok köy ve şehrin sınırlarını tesbit edip gelir miktarını araştırarak ülkenin sistemli bir şekilde ölçülmesini sağlayan ilk vezirlerden biridir. Ancak refomlardan hoşnut olmayan bazı çevrelerin tepkisi yüzünden bunlarla kayda değer sonuçlar elde edilemedi. Mahmûd-ı Gâvân'ın mührünü taşıyan ve Orissa Krallığı'nı devleti istilâya çağıran sahte bir mektubun sultanın eline geçmesi onun haksız yere idam edilmesine sebep oldu. Behmenî Devleti Mahmûd'un ölümünden bir yıl sonra parçalanmaya başladı.
Mahmûd-ı Gâvân, Dekken'de birçok mimari eser yaptırmış olup bunların en önemlisi ölümünden iki yıl önce Ahmedâbâd'da inşa ettirdiği cami ve medresedir. Ayrıca Fars dilinde özellikle inşâ türünün en iyi örnekleri arasında yer alan bazı eserler ortaya koymuştur. Bunların en meşhuru münşeatını topladığı Riyâżü'l-inşâʾ adlı kitabıdır (nşr. Çând b. Hüseyin – Gulâm Yezdânî, Haydarâbâd 1948). Mektuplarının yer aldığı Menâẓırü'l-inşâʾ isimli bir diğer eseri de British Museum'da kayıtlıdır (Rieu, II, 527). Kaynaklarda Ḳavâʿidü'l-inşâʾ adlı bir kitabından da bahsedilir.
Kaynak: TÜRKİYE DİYANET VAKFI İSLAM ANSİKLOPEDİSİ