Sâdık Mehmed Efendi'nin vefat tarihi de kesin şekilde bilinmemekte, Ṣurretü'l-fetâvâ'yı yazdığı 1059 (1649) yılını bazı kaynaklar ölüm tarihi olarak vermektedir. Carl Brockelmann ile Bursalı Mehmed Tâhir ise vefat tarihini 1099 (1688) diye kaydeder. Ancak 1059'un eserin ferâğ tarihi ve 1099'un istinsah tarihi olduğu, bunların ölüm tarihiyle karıştırıldığı anlaşılmaktadır (Furat, sy. 13 [2006], s. 135).
Ṣurretü'l-fetâvâ Hanefî fıkıh kitaplarından derlenen, fıkıh meselelerinin nakilleriyle birlikte aktarıldığı bir fetva mecmuasıdır. Müellif eserin mukaddimesinde gençlik yıllarından itibaren fıkıhla meşgul olduğunu, hâkimlere kolaylık sağlamak ve halka faydalı olmak için "müftâ bih" meseleleri derleyerek fıkıh sistematiğine göre düzenlediğini belirtir ve bu esere sahip olan kişinin fetva için başka bir kitaba muhtaç olmayacağını söyler. Eserde Molla Hüsrev, Kemalpaşazâde, Sâdî Çelebi, Çivizâde Muhyiddin Mehmed Efendi, Ebüssuûd Efendi, Hâmid Efendi, Zekeriyyâzâde Yahyâ Efendi, Hoca Sâdeddin Efendi, Bahâî Mehmed Efendi, Abdürrahim Efendi gibi Osmanlı şeyhülislâmlarının fetvalarına yer verilmekte; ayrıca Gelibolu müftüsü Şeyh Mahmud, Gelibolu müftüsü Şeyh Mehmed el-Buhârî, Kudüs müftüsü Hayreddin, Şam müftüsü Abdurrahman el-İmâdî, Gazze müftüsü Sâlih, Mısır müftüsü Nûreddin Ali b. Ali el-Makdisî ve Remle müftüsü Hayreddin er-Remlî gibi Anadolu dışındaki müftülere ait fetvalar da nakledilmektedir. Eserin sonraki fetva mecmualarına kaynaklık etmesi ve çok sayıda nüshasının günümüze ulaşması muteber bir kitap olduğunu göstermektedir (bazı yazma nüshaları için bk. İÜ Ktp., AY, nr. 111, 333, 5361; Beyazıt Devlet Ktp., Bayezid, nr. 2762, 9033; Süleymaniye Ktp., Cârullah Efendi, nr. 951, Esad Efendi, nr. 797, 798, Fâtih, nr. 2336, Lâleli, nr. 1254, Şehid Ali Paşa, nr. 1024, Yenicami, nr. 619-623; Nuruosmaniye Ktp., nr. 1960-1964; Râgıb Paşa Ktp., nr. 665; Hacı Selim Ağa Ktp., Hacı Selim Ağa, nr. 421; TSMK, III. Ahmed, nr. 832, Revan Köşkü, nr. 677; ayrıca bk. Brockelmann, GAL Suppl., II, 648; Tales, s. 68-69; Furat, sy. 13 [2006], s. 141).
Sâdık Mehmed Efendi'ye nisbet edilen ve Arapça bir mukaddimeden sonra Türkçe kaleme alınmış olan Bedâyiu's-sukûk fi'l-vesâiki'ş-şer'iyye adlı eser fıkıh ve fetva kitaplarına göre tertip edilmiş bir sak mecmuasıdır. Eserin girişinde müellifin babasının Mahmud Paşa Mahkemesi birinci kâtibi Şânîzâde el-Hâc Mustafa b. Tarakçı Ahmed Dede b. Mirza olduğu bilgisi yer almaktadır. Nitekim kitap Yûsuf Ziyâeddin Efendi'ye ait Câmiu envâri's-sukûk ve lâmiu'z-ziyâi li-zevi'ş-şükûk adı verilen Sakk-i Cedîd'in kenarında Sakk-i Şânîzâde adıyla basılmıştır (İstanbul 1284). Eserin sonunda yer alan Receb 1211'de (Ocak 1797) tamamlandığına dair kayıt da onun Sâdık Mehmed Efendi'ye ait olmadığını göstermektedir. Yine Sâdık Mehmed Efendi'ye nisbet edilen en-Nevâdirü'l-fıḳhiyye fî meẕhebi'l-eʾimmeti'l-Ḥanefiyye'nin mukaddimedeki ifadelerden II. Mahmud döneminde yaşamış eski Kudüs kadısı Hafîdzâde Mehmed Sâdık'ın eseri olduğu anlaşılmaktadır (yazma nüshası için bk. Süleymaniye Ktp., Esad Efendi, nr. 1037).
Kaynak: TÜRKİYE DİYANET VAKFI İSLAM ANSİKLOPEDİSİ