Kudâî Kimdir? Kudâî'nin Hayatı
380 (990) yılı dolaylarında Kahire’de doğduğu anlaşılmaktadır
Benî Kudâa'ya nisbetle Kudâî diye tanındı. Bağdat, Musul, Dımaşk, İskenderiye, Horasan, İsfahan, Şîraz gibi bölgelerden Mısır'a gelen âlimlerle görüştü ve kıraat âlimi Ebû Abdullah Ahmed b. Ömer el-Cîzî, hadis âlimi Ebü'l-Hasan Ahmed b. Abdülazîz b. Sersâl, İbnü'n-Nehhâs diye bilinen fakih ve muhaddis Ebû Muhammed Abdurrahman b. Ömer et-Tücîbî, mutasavvıf Ebü'l-Hasan Ali b. Abdullah b. Cehdam el-Hemedânî gibi âlimlerden faydalandı. Mekke, İstanbul, Remle ve Trablusşam'a giderek 130 kadar âlimden hadis rivayet izni aldı; fıkıhta Şâfiî mezhebini benimsedi. Kendisinden de Hatîb el-Bağdâdî, Ebü'l-Ferec Sehl b. Bişr el-İsferâyînî, İbn Mâkûlâ, Muhammed b. Fütûh el-Humeydî ve Hz. Ali'nin torunlarından "Nesîb" diye anılan Ebü'l-Kāsım Ali b. İbrâhim el-Alevî el-Hüseynî hadis rivayet etti. Kudâî'nin en verimli devresi Fâtımî Halifesi Müntasır-Billâh döneminde geçti. Daha çok kadı unvanıyla tanınmakla birlikte Fâtımîler devrinde vezir kâtipliği, devlet kütüphanesi müdürlüğü, elçilik ve kadılık (Kindî, s. 613) görevlerinde bulundu. Müntasır-Billâh 447'de (1055) onu Kostantiniye'ye elçi olarak gönderdi. Selçuklu Sultanı Tuğrul Bey'in aynı tarihte oraya giden elçisiyle karşılaşan ve Tuğrul Bey'in Bizans imparatoriçesine gönderdiği mektuptaki talebi üzerine elçisinin Kostantiniye Camii'nde namaz kılıp Abbâsî Halifesi Kāim-Biemrillâh adına hutbe okumasına muttali olan Kudâî bu durumu Müntasır'a bildirdi. Bunun üzerine Müntasır, hıristiyanlara ait pek çok kıymetli eşyanın bulunduğu Kudüs Kamâme Kilisesi'ndeki hazinelere el koydu; Bizans orduları da bütün sahil ülkelerini istilâ ederek Kahire'yi muhasara altına aldı; 454 (1062) yılına kadar devam eden kıtlık dolayısıyla Mısır ülkesinde veba salgını baş gösterdi (Makrîzî, I, 335). Çok iyi yetişmiş bir şahsiyet olan ve evinin Fustat'ın Sûkulberber denilen semtinde olduğu belirtilen Kudâî (İbn Hayr, s. 183) 16 Zilhicce 454'te (21 Aralık 1062) Kahire'de vefat etti ve Karâfe'deki Neccâr Kabristanı'na defnedildi.
Eserleri. 1. Şihâbü'l-aḫbâr*. İlk kelimeleri ortak özellik taşıyan kısa lafızlı hadislerden yapılan seçmelerle düzenlenen eser eş-Şihâb fi'l-ḥikemi ve'l-âdâb adıyla yayımlanmıştır (Bağdad 1327). 2. Müsnedü'ş-Şihâb. Şihâbü'l-aḫbâr'daki hadislerin senedleriyle birlikte derlendiği eserin 489'da (1096) istinsah edilen en eski ve sıhhatli yazması Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi'nde bulunmaktadır (III. Ahmed, nr. 370/1). Hamdî Abdülmecîd es-Selefî, eseri Şam Zâhiriyye (nr. 538, 539) ve Bağdat Evkaf kütüphanelerindeki üç nüshasına dayanarak yayımlamıştır (I-II, Beyrut 1405/1985). 3. Düstûru meʿâlimi'l-ḥikem ve meʾs̱ûru mekârimi'ş-şiyem. Hz. Ali'nin tebliğleri, öğütleri, edebî sözleri, sorulara verdiği cevaplar, duaları, ayrıca şiir ve temsillerinden bir kısmının dokuz bab ve çeşitli başlıklar altında toplandığı eser Nehcü'l-belâġa, Dîvânü ʿAlî ve Ṣad Kelime gibi eserlerle Hz. Ali'ye ait söz ve bilgilere kaynak olmuş, Muhammed Saîd er-Râfiî'nin şerhiyle birlikte Kahire'de (1332) ve harekeli olarak Beyrut'ta (1401/1981) basılmıştır. 4. el-Muḫtâr fî ẕikri'l-ḫıṭaṭ ve'l-âs̱âr. Eserde Mısır'ın topografyası anlatılmaktadır. Ünlü Ḫıṭaṭ müellifi Makrîzî, Muhammed b. Yûsuf el-Kindî ile Kudâî'nin hıtat türünün öncülüğünü yaptıklarını söylemekte, yazma nüshası tesbit edilemeyen esere birçok âlim atıfta bulunmaktadır (meselâ bk. Yâkūt, İbn Hallikân, Makrîzî, bibl.). 5. el-İnbâʾ bi-enbâʾi'l-enbiyâʾ ve tevârîḫi'l-ḫulefâʾ ve vilâyâti'l-ümerâʾ (el-İnbâʾ ʿani'l-enbiyâʾ, Enbâʾü'l-enbiyâʾ, Târîḫu'l-Ḳuḍâʿî, ʿUyûnü'l-maʿârif ve fünûnü aḫbâri'l-ḫalâʾif). Peygamberler, halifeler ve beylikler tarihi olmak üzere üç ana bölümden meydana gelen eser, yaratılıştan itibaren 427 (1036) yılına kadarki zamanın muhtasar bir tarihi olup özellikle Abbâsîler ve Fâtımîler dönemi için önemli bir kaynak durumundadır. Kitabın çeşitli yazmalarından Süleymaniye Kütüphanesi'ndeki nüshasını (Hekimoğlu Ali Paşa, nr. 687) esas alan Ömer Abdüsselâm Tedmürî eseri, adı bilinmeyen bir tarihçinin Bağdat'ın düşüşüne kadar Abbâsî halifeleri ve Mısır'da hâkimiyetlerinin son bulmasına kadar Fâtımî halifeleri tarihine yaptığı küçük bir zeyille birlikte yayımlamıştır (Sayda-Beyrut 1418/1998). Ayrıca Cemîl Abdullah Muhammed el-Mısrî eseri beş nüshasına dayanarak Târîḫu'l-Ḳuḍâʿî: Kitâbü ʿUyûni'l-maʿârif ve fünûni aḫbâri'l-ḫalâʾif adıyla neşretmiştir (Mekke 1415/1995). 6. Deḳāʾiḳu'l-aḫbâr ve ḥaḳāʾiḳu (ḥadâʾiḳu)'l-iʿtibâr. Vaaz, nasihat ve zikir kitabı olan eser Türkçe'ye tercüme edilerek yayımlanmıştır (İstanbul 1309, 1320).
Kudâî'ye nisbet edilen diğer eserler de şunlardır: Tefsîrü'l-Ḳurʾân (yirmi cilt olduğu söylenmektedir), Menâḳıbü'ş-Şâfiʿî, Muʿcemü'ş-şüyûḫ, Emâlî fi'l-ḥadîs̱, el-İnbâh fi'l-ḥadîs̱, el-Aʿdâd (el-ʿAded). Fâtih Sultan Mehmed devri âlimlerinden birinin eseri olan Dürretü'l-([doğrusu: Dürrü'l-])vâʿiẓîn ve zuḫrü'l-ʿâbidîn (Keşfü'ẓ-ẓunûn, I, 745; Îżâḥu'l-meknûn, I, 462; Hediyyetü'l-ʿârifîn, II, 71) Kâtib Çelebi tarafından Kudâî'ye nisbet edilmiştir.
Kaynak: TÜRKİYE DİYANET VAKFI İSLAM ANSİKLOPEDİSİ