Johnstone H. A. Munro Butler kimdir?

İskoç asıllı olup Edinburg'da dünyaya geldi. Lisans ve yüksek lisans eğitimini Oxford Üniversitesi'nde tamamladı. 1862-1878 yılları arasında İngiliz Avam Kamarası'nda Muhafazakâr Parti'den Canterbury milletvekili olarak bulundu. 1856'da İngiliz diplomat ve yazar David Urquhart'ın Osmanlı Devleti'nin lehinde faaliyet göstermek üzere kurduğu Foreign Affairs Committee'nin faal bir üyesi oldu ve parlamentoda yaptığı konuşmalarda daima Türkler'i savundu. 17 Ekim 1908'de öldü.

1875'te Rusya'nın kışkırtması sonucu çıkan Bulgar isyanı Osmanlı Devleti tarafından kısa süre içinde bastırılmıştı. İsyanın bastırılması Avrupa'ya Türkler'in Bulgarlar'a katliam uyguladığı şeklinde yansıdı. Bu propagandanın başını Liberal Parti başkanı William Gladstone çekmekteydi. Gladstone, 1876'da yayımladığı Bulgarian Horrors adlı bir broşürde hayalî dehşet sahneleri çizerek fanatik hıristiyanları tahrik ediyor ve Batı ile Rusya'nın birleşip Türkler'i Avrupa'dan atmaları gerektiğini ileri sürüyordu. Gladstone'un, rakibi Başbakan Benjamin Disraeli'ye karşı seçim kozu olarak kullandığı Bulgar meselesi büyük çapta destek gördü ve sözde mazlumlar için yardım sandıkları kuruldu. Bu ortamda Gladstone'a en sert tepkiyi Johnstone gösterdi ve kendisine iddialarını reddeden bir açık mektupla cevap verdi (Bulgarian Horrors and the Question of the East. A Letter Addressed the Right Honourable W. E. Gladstone M. P., London 1876). Mektup aynı yıl Les Horruers bulgares adıyla Fransızca olarak İstanbul'da da basıldı; Türkçe tercümesi ise Vakit gazetesinde çıktı (14-18 Teşrînisâni 1292 [26-30 Kasım 1876]).

Johnstone mektubunda Gladstone'un hunhar, vahşi, zalim, barbar gibi sıfatlarla çizdiği Türk imajını reddediyor, aksine Türkler'in dürüstlük, temizlik, fazilet, merhamet, hoşgörü gibi üstün meziyetlere sahip olduklarını söylüyordu; katliam ve mezalim iddialarını ise güvenilir kaynaklardan edindiği bilgi ve belgelerle çürütüyordu. Bu küçük yayının hemen ardından kapağında Türk bayrağı bulunan The Turks: Their Character, Manners and Institutions adlı eserini çıkardı (London 1876). Burada da selâmlaşmadan aile hayatına, temizlikten adalet müessesesine kadar örf ve âdetlerini ele aldığı Türkler'in Avrupalılar'la mukayese edilemeyecek kadar üstün fazilet ve değerlere sahip olduklarını savunuyordu. Johnstone, Batı'nın devamlı bir şekilde Osmanlı Devleti'nin iç işlerine karışmasını, daha önce yayımladığı The Eastern Question adlı eserinde de (London 1875) dile getirdiği gibi bunu Haçlı seferlerinin devamı olarak nitelendirmiştir. Kendisi de Urquhart gibi Türkler'in dinlerinden ve örflerinden tâviz vermeden yaşamalarını ve Avrupa'nın önerdiği reform planlarını kabul etmemelerini istiyordu. Zira Osmanlı'nın eski sistemi zaten anayasal ve meşrû idi; idare hiçbir zaman despot olmamıştı. İşleyen bu sistemi Avrupalılar çeşitli müdahalelerle kendilerine benzetmeye çalışırken bozmuşlardı. Çare yine Osmanlı'nın aslına dönmesindeydi. Bundan dolayı Johnstone, Yeni Osmanlılar'ın lideri Mustafa Fâzıl Paşa'yı sevmemiş ve aleyhinde yazılar yazmıştır (Diplomatic Review, s. 160).

Johnstone, 1876 yılının başlarında Foreign Affairs Committee'nin imzaladığı bir mektubu Sultan Abdülaziz'e vermek üzere İstanbul'a geldi. Mektupta Batı'ya güvenilmemesi, dışarıdan borç alma alışkanlığının terkedilmesi ve dış müdahaleye izin verilmemesi konuları ele alınıyor, ülkenin kurtuluşunun Batı formülleri yerine Kur'ân-ı Kerîm'le indirilen hükümlere sarılmak suretiyle mümkün olacağı bildiriliyordu. Johnstone, İngiltere büyükelçisi Henry Elliot'tan mektubu iletebilmesi için kendisini sultana takdim etmesini istedi. Fakat elçi, mektupta ülkesinin çıkarlarına zarar verecek ifadeler bulunduğu gerekçesiyle bu isteği reddettiği gibi mektubun ve Johnstone ile aralarında geçen yazışmaların sûretlerini bir raporla birlikte Londra'ya gönderdi (Public Record Office, FO, nr. 78/2454 From Elliot to Lord Derby, nr. 56). Ancak mektup Ali Suâvi tarafından Türkçe'ye tercüme edilerek Paris'te yayımlandı. Johnstone 15 Aralık 1876'da tekrar İstanbul'a geldi ve Ali Suâvi'nin evinde kaldı. Gelişinin ertesi günü Vakit gazetesinde onun Osmanlı halkı için gösterdiği faaliyetlerden övgüyle söz eden bir röportaj yazısı çıktı (16 Kânunuevvel 1292 [28 Aralık 1876]). Bazı araştırmacılar Johnstone'un, Çırağan Vak'ası kahramanı Ali Suâvi ile aralarındaki yakın dostluktan dolayı bir İngiliz ajanı olduğunu ve İstanbul'a muhtemelen Başbakan Disraeli tarafından gönderildiğini ileri sürmekteyseler de (Seton, s. 131) belgelerden böyle bir ihtimalin bulunmadığı veya çok zayıf olduğu anlaşılmakta, onun Osmanlı devlet adamlarına ve halka, Rusya ve Batı karşısında tâviz vermemeleri uyarısında bulunmak üzere Foreign Affairs Committee tarafından gönderildiği görüşü ağırlık kazanmaktadır. Nitekim İstanbul Konferansı'na katılan delegelerden Lord Salisbury, Johnstone'u İstanbul'daki muhalif tutumundan ve konferans karşıtı faaliyetlerinden dolayı Dışişleri Bakanı Lord Derby'ye şikâyet etmiştir (Public Record Office, FO, nr. 78/2678 From Salisbury to Lord Derby, nr. 35). Öte yandan son derece zengin bir kimse olan Johnstone'un, 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı sırasında Ruslar'a karşı kullanılmak üzere kendi bütçesinden silâh temin ettiği ve ücretlerini yine bizzat ödeyerek emekli İngiliz deniz subaylarını Osmanlı donanmasında çalıştırdığı, Büyükelçi Henry Layard'ın Dışişleri Bakanı Lord Derby'ye yazdığı bir rapordan öğrenilmektedir. Ayrıca Layard'ın raporunda Johnstone'un bütün vaktini müslümanlarla geçirdiği, İstanbul'a bir İngiliz milletvekili olarak geldiği halde kendisini ziyaret etmediği şikâyetleri de yer almaktadır (Public Record Office, FO, nr. 78/2572 From Layard to FO, nr. 523). Johnstone'un şahsî servetini Osmanlılar'ın savaşı kazanmaları için harcaması, onun bir İngiliz casusu değil bir Türk dostu olduğu görüşünün en güçlü delilidir.

Kaynak: Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi

BİZE ULAŞIN
SON DAKİKA