Güney Fransa'nın Var ili sınırları içindeki Pontevés şatosunda dünyaya geldi; babası Baron Frank de Jerphanion'dur. Koyu Katolik bir aileye mensup olup anne tarafından dedesi Amiral de Lyle-Taulane gibi denizci olmak hevesiyle Manş denizindeki İngiltere'ye ait Jersey adasında Fransa'dan çıkarılan Cizvitler'in kurdukları deniz okuluna girdiyse de bir süre sonra dinî temayülleri sebebiyle bu okulu yarım bırakarak Cizvit rahibi olmayı tercih etti. Rahip olduktan sonra Marsilya'da iki yıl daha eğitim gördü. 1903 yılında, Cizvit tarikatının prensiplerini yaymak ve özellikle Gregoryen mezhebine mensup Ermeniler'i Katolik yapmak üzere Anadolu'ya gönderilerek Tokat'taki Katolik kolejinde görevlendirildi.
Tokat'ta Türkçe ve Ermenice'yi öğrenen Jerphanion 1911'de rahip Joannes Gransault ile tanıştı ve onun aracılığıyla izin alarak Ürgüp çevresinde esas görevi dışında arkeoloji-sanat tarihi araştırmalarına başladı. Jerphanion'un bu araştırmalarına adı açıklanmayan, fakat büyük ihtimalle annesi olan varlıklı bir kadınla Fransız coğrafya kurumu maddî destek sağlamıştır. Ürgüp dolaylarında araştırmalar yaparken bir taraftan da öğrencilerinden bir Ermeni'nin rehberlik ve yardımcılığıyla Kayseri-Samsun bölgesinin haritasını çıkardı ve bunu dört pafta halinde yayımladı (Carte du Bassin Môyen du-Yyechil Irmaq, Paris 1913). Bu haritalarla, Alman coğrafyacısı Heinrich Kiepert'in Anadolu ve yine Alman subay-haritacısı W. von Diest'in Kuzey Anadolu haritalarını tamamlamıştır. Jerphanion bu çalışmalarıyla muhtemelen Fransız genelkurmayının isteğini de karşılamıştır. Ertesi yıl ise yanına Mekteb-i Sanâyi'de resim öğretmeni olan İsviçreli Ernest Mamboury'yi alıp Kapadokya bölgesindeki tüf kayalara oyulmuş kilise ve manastırların iç yüzeylerindeki freskoların sulu boya kopyalarının çıkarılmasını sağladı. Ayrıca Orta Anadolu'daki araştırmalarında rastladığı bazı İslâmî Türk eserlerini de inceledi. Hazırladığı kitabı Beyrut Katolik Enstitüsü bastırmaya teşebbüs etti ise de I. Dünya Savaşı'nın başlamasıyla girişim sonuçsuz kaldı. Ancak savaştan çok sonra Fransa'nın Suriye-Lübnan Yüksek Komiserliği Eski Eserler ve Güzel Sanatlar Servisi kitabı dört cildi metin, üç cildi levhalar olmak üzere yedi cilt halinde bastırdı (Les églises rupestres de Cappadoce, Paris 1925-1942). Basımı on yedi yılda tamamlanan ve Kapadokya bölgesi hakkındaki bütün araştırmalara kaynak teşkil eden bu büyük eserde bazı Türk yapılarına da yer verilmiştir. 1915'te askere alınan Jerphanion, Çanakkale'ye çıkarma yapmaya çalışan Fransız kuvvetlerinin kumandanlık karargâhında tercüman ve haritacı olarak görevlendirildi. Bu sırada dostluk kurduğu General H. E. Gouraud'nun savaştan sonra Suriye-Lübnan yüksek komiserliğine getirilmesi kitabının basılmasını sağlamıştır. Jerphanion, Çanakkale seferinin başarısızlığa uğraması üzerine önce posta kontrol (sansür) dairesinde, sonra da bir Ermeni gönüllü birliğinin hazırlanması münasebetiyle Port Said'de ve ardından Kıbrıs'ta görevlendirildi.
Vatikan'da Pontificio Istituto per gli Studi Orientali'yi kurmaya karar veren Papa XV. Benoit'nın isteği üzerine Fransa hükümeti tarafından özel görevli olarak seçilen Jerphanion 1917 sonbaharında burada kurslara başladı. Bu arada bir taraftan Göreme ve yöresi hakkındaki büyük eserinin metnini hazırlarken bir taraftan da çeşitli konularda kitap ve makale yayımlamayı sürdürdü. 1921'de bıraktığı ilmî malzemeyi toplamak üzere Fransız ve İngiliz işgali altındaki İstanbul'a gitti. 1925'te Ankara'da incelemelerde bulundu. 1926 yılı Kasımı ile 1927 Eylülünde buradaki Klemens (Klementios) kilisesi harabelerinde kazı yaptı ve arkadaşı W. Zorer'e kalıntıların rölövelerini çizdirdi; fakat sonunda kazı durduruldu. Tekrar kazı izni almak için başvuruda bulunduysa da o yıllarda "müzeler genel müdürü olan Mübarek Galip Bey'in Maarif Vekâleti ile bağlantı kurarak sağlayabildiği çok kısa süreli bir araştırma izniyle yetinmek zorunda kaldı. Ankara hakkındaki araştırmalarının sonuçlarını daha sonra Amasya'daki bazı camiler, bir Roma köprüsü ile kaya mezarları, Amasya-Sivas yolu üstündeki kervansaraylar, Tokat'ın Selçuklu eserleri, Sivas'ın Selçuklu ve diğer dönemlere ait eserleri, Payas civarında Sultan Hanı, Kayseri Kalesi ve Kalecik Kalesi hakkındaki makaleleri ile birlikte neşretti (Mélanges d'árchéologie anatolienne, I-II, Beyrouth 1928). Ayrıca Ankara Kalesi'ni çok ayrıntılı biçimde inceleyip burçlarının ve çeşitli bölümlerinin fotoğraflarıyla beraber rölövelerini de bu kitap içinde yayımladı. Bu eser günümüzde hâlâ Ankara Kalesi hakkında yapılmış en iyi çalışma olarak bilinmektedir. II. Dünya Savaşı'nın başlaması üzerine Fransa'ya gidip Lyon'da ders veren Jerphanion 1946'da Roma'ya döndü ve 22 Ekim 1948'de öldü.
Jerphanion'un Türkiye'deki çalışmaları sırasında çektiği, fakat çok azını yayımladığı yüzlerce fotoğraf ancak ölümünün ellinci yıl dönümü (1997) vesilesiyle Roma'da düzenlenen bir sergide gün ışığına çıkmış ve bunların büyük bir kısmı yine aynı yıl V. Ruggieri tarafından onun hakkında çıkarılan bir kitapta yer almıştır (bk. bibl.). Çoğu Sivas, Tokat, Amasya ve Kayseri bölgelerine ait olan ve tarihî eserlerin yanı sıra günlük hayatı, insan tipleri ve giyimlerini de yansıtan bu resimler birer belge niteliğindedir; özellikle bunlardan Tokat'ta vuku bulan büyük bir yangının fotoğrafı dikkate değer. Jerphanion, hakkında hiçbir şey yazmadığı İstanbul'da da fotoğraflar çekmiştir. Bazı tanınmış semtleri harabeye çeviren bir yangından sonra çekilen bir fotoğraftaki Aksaray'da yonca yaprağı kavşağın yerinde olduğu anlaşılan ve bugün artık hiçbir izi kalmayan yanık bir caminin görüntüsü mimari açıdan çok önemlidir.
Guillaume de Jerphanion, Anadolu hıristiyan arkeolojisinin bir uzmanı olmakla birlikte Türkiye'nin geniş bir kesiminin haritasını çıkarmış, birçok yerleşim merkezinin tarihî adını tesbit etmiş ve bazı İslâmî Türk eserlerinin yaklaşık 100 yıl önceki durum ve özelliklerini ortaya koymuştur.
Kaynak: Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi