IV. (X.) yüzyılın ortalarında İsfahan'da doğdu. Öğrenimini, yetiştiği devirde Hanbelîler'in yoğun olarak faaliyet gösterdiği İsfahan'da yaptı. Ebû İshak İbrâhim el-İsfahânî ve Taberânî gibi âlimlerden hadis okudu. Ayrıca "çağın ulu üstadı" diye andığı Ebû Abdullah İbn Mende ile zühd ve takvâsıyla tanınan Ebü'ş-Şeyh'in derslerine devam etti. Döneminde tartışılan kelâm meseleleri hakkında fikir sahibi oldu. Bu konularda Hanbelî mezhebini benimsedi (Zehebî, Târîḫu'l-İslâm, s. 454). Hadis ve fıkıh âlimi olarak tanınan İsfahânî'nin tasavvufa ne zaman yöneldiği ve hangi sûfîlerden faydalandığı bilinmemekteyse de İbn Mende ve Ebü'ş-Şeyh gibi hocalarının bu konuda etkili olduğu söylenebilir. el-Minhâc adlı eserinde Muhammed b. Yûsuf el-Bennâ ve Ali b. Sehl el-İsfahânî gibi sûfîlerin öğrencilerinin sohbetlerine katıldığını, eserlerinden yararlandığını ve onları üstat tanıdığını söyler. İsfahânî, Ebü'l-Fazl b. Ca'fer ve Ebû Abdullah el-Bağdâdî gibi sûfîlerden menkıbeler rivayet etmiş, muhtemelen İbn Cehdam el-Hemedânî ile Mekke'de görüşmüştür. Çağdaşı ve hemşerisi olan Ḥilyetü'l-evliyâʾ müellifi Ebû Nuaym ile ilişkisi konusunda bilgi yoktur.
Herevî, 418 yılının Ramazan ayında (Ekim 1027) vefat eden İsfahânî'nin zâhirî ve bâtınî ilimler konusunda ileri bir seviyeye eriştiğini, "İsfahan şeyhi" diye tanındığını söyler; hakkında fazla menkıbe bulunmadığını, esasen önemli olanın tasavvufu yaşamak olduğunu kaydeder. İbn Kayyim, İsfahânî'nin itikadî konulardaki görüşlerini anlatırken ondan "imam" ve "ârif" diye bahseder.
İsfahânî'nin tasavvuf anlayışı, Horasan tasavvuf muhitine Herat'a giderken onun sohbet meclislerinde tuttuğu notları ve bazı eserlerini yanında götüren Ahmed el-Kûfânî tarafından tanıtılmıştır. Herevî, Menâzilü's-sâʾirîn'ini yazarken onun Nehcü'l-ḫâṣ adlı eserinden etkilenmiştir. Bu etki Herevî'nin Ṣad Meydân adlı eserinde de görülmektedir. Ancak onun zühd, takvâ ve ibadet ağırlıklı tasavvuf anlayışı, zevk ve derunî yönün ağır bastığı Horasan ve Bağdat tasavvuf anlayışı karşısında zayıf kalmış, görüş ve eserleri kısa zaman sonra unutulmuştur.
Bid'atlara karşı çıkan İsfahânî çağındaki fıkıh, hadis, tefsir ve kıraat âlimlerini dünyaya bağlı, devlet adamlarına yaranmaya çalışan ikiyüzlüler olarak nitelemiş, bazılarını da kelâmcıların görüşlerine meylettikleri için kınamıştır. Ona göre kelâmcıların eserlerini okumak sünnete saygısızlıktır. Kur'an'da övülen sıddîkları (en-Nisâ 4/69) sûfîler olarak yorumlayan İsfahânî, dini en iyi şekilde sıddıkıyyet makamında bulunan kimsenin bileceğini, bu makama ulaşan kişilerin dünya ve âhiretin sultanları olduğunu söyler. Hz. Peygamber'i örnek almak, sünnete tâbi olmak, bid'atlardan sakınmak tasavvufun zâhiri; Allah sevgisi, doğruluk ve nefsin arzularına uymamak ise bâtınıdır. Ancak tasavvufun zâhir ve bâtınını kendinde birleştiren kimse dinde örnek kişi olabilir.
Eserleri. İsfahânî'nin eserlerinin birçoğu Şîraz'da Ahmedî Hankahı Kütüphanesi'ndeki bir mecmuada (nr. 78) bulunmakta olup bunların bir kısmı Nasrullah Pürcevâdî tarafından yayımlanmıştır. Yayımlanan eserleri şunlardır: 1. Nehcü'l-ḫâṣ. Tasavvufî makamlara dair olan eser Serge de Laugier de Beaurecueil (Kahire 1962) ve Nasrullah Pürcevâdî tarafından (Taḥḳīḳāt-ı İslâmî, sy. 1-2 [Tahran 1367 hş.]) neşredilmiştir. 2. Edebü'l-mülûk. Sûfîlerin (mülûk) ahlâk ve âdâbı hakkında yirmi yedi bölümden meydana gelen eserin semâ bölümü yayımlanmıştır (Mecelle-i Maʿârif, V/3 [Tahran 1367 hş.]). 3. el-Mesâʾilü'l-muḥdes̱e fî ʿaṣrinâ (Mecelle-i Maḳālât u Berresîhâ, sy. 3 [Tahran 1368 hş.]). 4. Ẕikru meʿâni't-taṣavvuf. Yirmi dokuz beyitlik tasavvufî bir kasidenin şerhidir (Mecelle-i Maʿârif, VI/3 [Tahran 1368 hş.]). 5. Şerḥu erbaʿîne ḥadîs̱en fi't-taṣavvuf. Eser Muhammed Takī Dânişpejûh tarafından Eḥâdîs̱ü'l-erbaʿîni'l-maḥfûẓa ʿale'l-muḥaḳḳıḳīn mine'l-mutaṣavvıfe adıyla yayımlanmıştır (Mecelle-i Maḳālât u Berresîhâ, sy. 31-52 [Tahran 1370 hş.]). 6. el-İḫtiyârât. İsfahânî'nin tavsiyelerini ihtiva eden eser sohbetlerinde tutulan notlardan derlenmiş olup Mecelle-i Maʿârif'te yayımlanmıştır (VIII/2 [Tahran 1370 hş.]). 7. Ḥaḳāʾiḳu'l-âdâb. Sohbet ve hırka âdâbına dair olan eser Âdâbü'l-mutaṣavvıfe ve ḥaḳāʾiḳuhâ ve işârâtühâ adıyla neşredilmiştir (Mecelle-i Maʿârif, IX/3 [Tahran 1371 hş.]).
İsfahânî'nin, Hallâc-ı Mansûr'un beş beyitlik bir şiirinin şerhi olan Şerḥu'l-ebyât li-ʿAbdillâh el-Mürşidî (Şîraz, Ahmedî Hankahı Ktp., nr. 78, vr. 184-192) ve Şerḥu'l-eẕkâr (Şîraz, Ahmedî Hankahı Ktp., nr. 78, vr. 165-184) adlı iki risâlesi henüz neşredilmemiştir. İlk risâlenin metninden İsfahânî'nin şerhettiği beyitlerin Hallâc'a ait olduğunu bilmediği anlaşılmaktadır.
Kaynak: Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi