İlk devir sûfîlerinden Cûzcânî Ebû Ali

Hayatı hakkında fazla bilgi yoktur. Tasavvufî terbiyesini Hakîm et-Tirmizî ile Muhammed b. Fazl el-Belhî'nin yanında tamamladı. Ebû Bekir el-Verrâk'ın (ö. 280/893) arkadaşı ve Abdullah b. Muhammed er-Râzî'nin şeyhidir. Tabakat kitaplarında, fütüvvet ehlinden melâmîmeşrep bir sûfî olan Cûzcânî'nin tasavvufî hayat ve düşünce ile ilgili eserler yazdığı kaydedilmekteyse de bu eserlerinin isimlerinden bahsedilmemektedir.

Cûzcânî'ye göre ârif gönlüyle Allah'a, bedeniyle halka hizmet eden kişidir. Keramet konusunda yüzyıllardan beri tasavvufî çevrelerde söylenegelen, "Keramet sahibi olma, istikamet sahibi ol; çünkü nefsin keramet sahibi olmanı isterken rabbin istikamette olmanı istemektedir" (Kuşeyrî, s. 441) sözü ona aittir. Dinî hayatın selâmetini ilk nesil bilginlerine uymakta ve bid'atlardan sakınmakta gören Cûzcânî halka karşı iyi, nefse karşı kötü zan beslemenin gereğine işaret eden sûfîlerden biridir. Allah'a giden yollar konusunda kendisine sorulan bir soruyu, "O'na giden yollar çoktur, fakat bunların en doğrusu ve şüpheden en uzak olanı davranış ve niyet olarak sünnete tâbi olmaktır" şeklinde cevaplaması ve, "Ona -Hz. Peygamber'e- uyarsanız hidayete erersiniz" (en-Nûr 24/54) meâlindeki âyeti okuması onun sünnete bağlılığını göstermektedir.

Kaynak: Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi

BİZE ULAŞIN
SON DAKİKA