İbn Hişâm en-Nahvî kimdir ?

708 (1309) yılında Kahire'de doğdu. Öğrenimini burada tamamladı. Soyu, ensarı teşkil eden iki kabileden biri olan Hazrec'e dayandığından Ensârî nisbesiyle anılır. İbn Hişâm Muhammed İbnü's-Serrâc, Abdüllatîf b. Murahhal ve Ebû Hayyân el-Endelüsî gibi hocalardan ders gördü. Arapça konusundaki temel bilgileri sürekli olarak yanında bulunduğu Abdüllatîf b. Murahhal'den aldı. Şâfiî fakihi ve muhaddis Tâcü't-Tebrîzî'nin (Ali b. Abdullah) derslerine devam etti. Tâcü'l-Fâkīhânî'den (Ömer b. Ali) onun Şerḥu'l-İşâre'sini okudu. Bedreddin İbn Cemâa'dan kıraate dair eş-Şâṭıbiyye'yi okutma icâzeti aldı. Şâfiî fıkhında derinleşti. Kahire'deki el-Kubbetü'l-Mansûriyye Medresesi'ne tefsir hocası olarak tayin edildi. Ölümünden beş yıl kadar önce Hanbelî mezhebini benimseyerek Kahire'deki el-Medresetü'l-Hanbeliyye'ye müderris oldu. Ancak İbn Tağrîberdî onun Hanefî iken Hanbelî mezhebine geçtiğini söyler (en-Nücûmü'z-zâhire, X, 336). Arap dili ve edebiyatı yanında fıkıh ve tefsir gibi dinî ilimlerde de söz sahibi olan İbn Hişâm 5 Zilkade 761'de (17 Eylül 1360) Kahire'de vefat etti, Kahire'nin Nasr Kapısı yanında Sûfiye Mezarlığı'na defnedildi.

Arap gramerinin bütün inceliklerine vâkıf olan İbn Hişâm, bu alanda kendisinden önceki çalışmaları inceleyip meslektaşlarıyla tartıştıktan sonra eğitim ve öğretimde en verimli yönteme ulaşmaya çalışmıştır. İbn Haldûn, onun nahiv ilminin öncülerinden olan Sîbeveyhi ve İbn Cinnî neslinden sonra bu alanın en büyük üstatlarından biri olduğunu söyler (Muḳaddime, III, 1241). İbn Hişâm'ın başarısı, keskin ve eleştirici bir zekânın yanı sıra disiplinli çalışmasından ve üslûbunun güzelliğinden kaynaklanmaktadır. Eserlerinde genellikle nahiv otoritelerinin görüşlerine yer vermiş, bunlar arasında tercihler yapmış, aynı zamanda kendi görüşlerini de ortaya koymuştur. İbn Hişâm dilde delil olma (istişhâd) açısından Kur'an'a ilk sırayı, hadise ikinci, şiire ise üçüncü sırayı verir. Bu arada kıyas ve ta'lîl yöntemlerini de kullanır. Bazı araştırmacılar onun hadisle çok istişhâd ettiğini ileri sürmüşlerse de eserleri bu iddiayı pek doğrulamamaktadır. Meselâ Şerḥu Ḳaṭri'n-nedâ'da on yedi, Şerḥu Şüẕûri'ẕ-ẕeheb'de yirmi bir, Evḍaḥu'l-mesâlik'te yirmi beş, Şerḥu Ḳaṣîdeti Bânet Süʿâd'da yirmi ve Muġni'l-lebîb'de altmış bir hadisi delil olarak kullanmıştır. Bu rakamlar aynı eserlerdeki âyet ve şiir sayısına oranla önemli bir yekün tutmamaktadır.

Kaynak: Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi


BİZE ULAŞIN
SON DAKİKA