905'te (1499) doğdu. Timurlular devrinde Doğu Türkistan'da yaşayan Duğlat kabilesine mensup olduğundan Duğlat nisbesiyle anılır. Babası Muhammed Hüseyin Küregen'dir. Timuroğulları ile akrabalığı olan Haydar Mirza aynı zamanda Bâbür Şah'ın yeğeni idi. Hayatı hakkındaki bilgiler daha çok kendi eserine, Bâbürnâme'ye, Ebü'l-Fazl el-Allâmî'nin Ekbernâme'sine, Firişte'nin Gülşen-i İbrâhîmî ve Nizâmeddin Ahmed'in Ṭabaḳāt-ı Ekberî adlı eserlerine dayanmaktadır. XVl. yüzyıl başlarında Şeybânîler Mâverâünnehir'e hâkim olmaya başlamışlar ve Muhammed Şeybânî Han 1508'de Duğlatlar'ı mağlûp etmişti. Bu mücadelede Muhammed Hüseyin Küregen hayatını kaybedince Haydar Mirza çocuk yaşta yetim kaldı. Bir süre Kâbil'de Bâbür'ün yanında bulunduktan sonra ondan izin alarak Kâşgar'a gitti. Burada Moğollar'ı yeniden ihya etmek için harekete geçen Said Han'ın hizmetine girdi. Duğlatlar Haydar Mirza'nın kumandasında Bedahşan, Kâfiristan, Ladak ve Tibet'teki seferlerde Moğollar'a yardımcı oldular. 1533'te Moğol Hanı Said ölünce onun yerine geçen Abdürreşid ile anlaşmazlığa düşen Haydar Mirza tekrar Timuroğulları'na meyletmek zorunda kaldı ve Bâbür'ün oğlu Hümâyun Şah'a tâbi oldu. Bu arada Keşmir'i istilâ etmeyi planladı. Keşmir, o sıralarda Şah Mîr Sevâtî kolundan bir aile tarafından yönetilmekteydi. Haydar Mirza, Keşmir'i ele geçirdikten sonra 1540-1551 yılları arasında saltanat sürdü. Hümâyun Şah ile iyi geçinmeye dikkat etti; fakat bir müddet sonra ayaklanan Keşmir halkına karşı koyamadı ve karışıklık esnasında öldürüldü. Onun ölümüyle Duğlatlar'ın saltanatı sona erdi ve Sevâtîler tekrar idareyi ele geçirdiler.
Haydar Mirza iyi bir asker ve devlet adamı olmasının yanı sıra edebî tahsil de görmüştü. Duğlat ailesi içinde ondan başka tarih ve edebiyatla uğraşan kimse yoktur. Güzel sanatlara karşı ilgi duymuş, hat sanatında ve resimde şöhret kazanmıştı. Edebiyatın hem nesir hem de şiir dalında oldukça yetenekliydi. Nitekim Bâbür eserinde Haydar Mirza'nın bu yönünü övmektedir (Vekāyi', I, 11). Haydar Mirza sadece kendi muhitinin kültür olayları ile sınırlı kalmamış, çevresindekileri de yakından takip etmiştir.
Eserleri. 1. Târîḫ-i Reşîdî. Haydar Mirza'nın Orta Asya tarihi ve coğrafyası için önemli bir kaynak olan bu eseri iki ana bölümden meydana gelmektedir. Eserin önce ikinci, daha sonra birinci bölümü yazılmıştır. Moğollar'ın İslâmiyet'i kabulünde önderlik etmiş bulunan Abdürreşid'e ithaf edilen eserin birinci bölümünde Tuğluk Timur'un tahta çıkışından (1347) itibaren Çağataylılar zamanında meydana gelen olaylar anlatılmaktadır. İkinci bölüm 1541-1544 devresini içine almakta ve daha çok Duğlatlar'ın veya Haydar Mirza'nın başından geçenler hikâye edilmektedir. Farsça yazılan ve bizzat müellifi tarafından Çağatay Türkçesi'ne çevrilen eseri E. Denison Ross İngilizce'ye tercüme etmiş, kitap N. Elias tarafından neşredilmiştir (The Tarikh-i Rashidi of Mirza Muhammad Haydar Dughlat, A History of the Moghuls of Central Asia, London 1895, 1898). Mirza Şah Mahmûd Çuras'ın Farsça kaleme aldığı Târîḫ-i Şâh Maḥmûd Çuras, Târîḫ-i Reşîdî'nin devamıdır (Togan, Tarihte Usûl, s. 223). Târîḫ-i Reşîdî'nin bazı bölümleri İngilizce, Türkçe ve Rusça'ya çevrilerek neşredilmiştir (Storey, I/1, s. 273). 2. Cihannümâ. Bir Hint hikâyesinin Doğu Türkçesi'ne uyarlaması olan bu manzum eser Tibet seferi sırasında yazılmıştır (Ocak 1553). Eser Berlin Müzesi'ne intikal etmiş ve Martin Hartman koleksiyonu içinde yer almışsa da yazar adı nüshada yazılı olmadığı için müellifinin kimliği uzun süre belirlenememiştir. 1924'te Berlin Staatsbibliothek'te bulunan Cihannümâ'yı inceleyen Zeki Velidi Togan, ihtiva ettiği olaylardan ve müellifin dolaylı olarak kendisinden bahseden cümlelerinden hareketle eserin Haydar Mirza'ya ait olduğunu ortaya koymuştur.
Kaynak: Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi