Hayati Ahmed Efendi ki,mdir?

1166 (1753) yılında Elbistan'da doğdu. Elbistan müftüsü Seyyid Ahmed Efendi'nin oğludur. Tahsilini, memleketinde amcasının oğlu Seyyid Ömer ile Cirîdzâde Hasan ve Kayserili Ömer efendilerden okuyup tamamladı. Elbistan'da on yıl kadar müftülük yaptıktan sonra İstanbul'a giderek Ayasofya Medresesi'nde müderris oldu. Eserlerini İstanbul'da telife başladığı ve Şerh-i Tuhfe-i Vehbî'yi 1205'te (1791) tamamladığı bilinen Hayâtî Ahmed Efendi İstanbul'a bu tarihten birkaç yıl önce gelmiş olmalıdır.

Hayâtî Ahmed Efendi Ayasofya müderrisliğinden Bosna kadılığına getirildi; Bosna kadılığından sonra İstanbul'a döndü (Hediyyetü'l-ʿârifîn, I, 183). 1225 (1810) yılında İstanbul'da Köprülü Dârülhadis Medresesi'ne müderris oldu. 1226 Rebîülevvelinde (Nisan 1811) kadı tayin edildiği Bağdat'a giderken memleketine uğrayıp oğlunu da beraberinde götürdü. Babasının iki yıl kadar kaldığı Bağdat'ta yaptığı çalışmaları anlatan oğlu Hayâtîzâde Şeref Halil Efendi onun Şerh-i Nuhbe-i Vehbî'yi burada yazmaya başladığını, sekiz ay kadar yalnızca Zîc-i Uluğ Bey üzerine çalıştığını, bazı kelâm ve fıkıh usulü kitaplarını incelediğini söyler. Bağdat'ta ayrıca astronomiye dair Şerḥu'l-Çaġmînî adlı eseri okutan, usturlap, mantık ve diğer konularda dersler veren Hayâtî Ahmed Efendi görev süresi dolunca Elbistan'a döndü. Burada birkaç ay kaldıktan sonra İstanbul'a hareket etti. Hayâtîzâde'nin belirttiğine göre yolda Vehhâbîliğe bir reddiye yazmaya başlayan Ahmed Efendi, İstanbul'a döndükten sonra (2 Ocak 1814) bir ay kadar bu reddiye üzerinde çalışmış, ancak eseri tamamlayamadan 10 Safer 1229 (2 Şubat 1814) tarihinde vefat etmiştir. Bursalı Mehmed Tâhir, mezarının Üsküdar'da Seyitahmet deresindeki kabristanda bulunduğunu kaydetmektedir (Osmanlı Müellifleri, I, 284). Hayâtîzâde, babasının 200 cilt kadar nâdide eserden oluşan kitaplığını İstanbul'da bir kütüphaneye vakfettiğini söyler.

Eserleri. Hayâtî Ahmed Efendi kelâm, mantık, dil ve edebiyat konularında birçok eser kaleme almış olup günümüze ulaşan eserleri şunlardır: 1. Tehâfüt-i Müstahrece. Kıyamet alâmetlerine ve mehdînin zuhuruna dair birtakım kehanetlerde bulunanları reddetmek amacıyla kaleme alınıp III. Selim'e takdim edilen eser bir giriş ve altı bölüm olarak düzenlenmiştir. Bağdatlı İsmâil Paşa eserin adını yanlışlıkla Tehâfütü'l-müstehâda şeklinde kaydeder (Îżâḥu'l-meknûn, I, 340). Eserin, müellif hattı olması muhtemel bir nüshası Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi'nde (Hazine, nr. 1701), diğer bir nüshası da Süleymaniye Kütüphanesi'ndedir (Hacı Mahmud Efendi, nr. 4274). 2. İsʿâfü'l-minne fî şerḥi İtḥâfi'l-cenne. 23 Zilkade 1211 (20 Mayıs 1797) tarihinde yazmış olduğu, müstakil bir nüshası elde bulunmayan İtḥâfü'l-cenne adlı eserinin şerhidir. III. Selim'e sunulmuş olan bu Arapça eser bir mukaddime, iki bölüm (makale) ve bir hâtimeden meydana gelmektedir. Mukaddimede ders ve tedrîs bilgisinin tanımı, konusu, gayesi ve faydasından bahsedilmektedir. Üç fasıldan oluşan birinci bölümde öğrenme meselesi, ikinci bölümde öğretim metotları ele alınmış, hâtimede ise konuyla ilgili diğer meseleler üzerinde durulmuştur. Eserin bir nüshası Süleymaniye Kütüphanesi'nde bulunmaktadır (Hafîd Efendi, nr. 272). 3. Ḥâşiye ʿalâ Şerḥi Risâleti'l-ḳıyâsi'l-Mûseviyye. Mûsâ el-Pehlivânî'nin Risâletü'l-ḳıyâs adlı eserine Muhammed b. Mustafa Erzurûmî tarafından yapılan şerhe yazılmış Arapça bir hâşiyedir. Müellifin bu üç eseri birlikte basılmıştır (İstanbul 1281). 4. el-Ḳaṣîdetü'n-nûniyye fi'l-manṭıḳ ve'l-âdâb. Hayâtî Ahmed Efendi'nin 1225 (1810) yılında Köprülü Dârülhadis Medresesi'nde müderris iken yazdığı Arapça bir kasidedir. Daha sonra bizzat kendisi tarafından şerhedildiği kaydedilmekteyse de bu şerhin herhangi bir nüshası tesbit edilememiştir. Eserin müellif hattı nüshası İzmir Millî Kütüphanesi'nde kayıtlıdır (nr. 1887/5, vr. 37a-41b). 5. Şerh-i Tuhfe-i Vehbî. Tam adı Şerhu't-Tuhfeti'd-dürriyye fi'l-lugati'l-Fârisiyye olan eser, Sünbülzâde Vehbî'nin elli sekiz kıtadan meydana gelen Farsça'dan Türkçe'ye manzum lugatının Türkçe şerhidir. Müellifin, Sünbülzâde Vehbî hayatta iken yaptığı ve 6 Ramazan 1205'te (9 Mayıs 1791) tamamlayıp dönemin sadrazamı Koca Yûsuf Paşa'ya ithaf ettiği bu eserin çeşitli baskıları yapılmıştır (İstanbul 1215, 1219, 1237, 1251, 1266; Kahire 1271). 6. Şerh-i Nuhbe-i Vehbî. Sünbülzâde Vehbî'nin Nuhbetü'l-luga adlı Arapça-Türkçe manzum lugatını Bağdat'ta bulunduğu sırada Türkçe olarak şerhetmeye başlayan Hayâtî, eserin ancak 146 beyitlik dîbâcesiyle seksen iki kıtasının şerhini yapabilmiştir. Hayâtîzâde tarafından 1261'de (1845) tamamlanıp Sultan Abdülmecid'e takdim edilen eserin Hayâtîzâde hattıyla 1267 (1851) tarihli bir nüshası İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi'nde mevcuttur (TY, nr. 5773).

Hayatîzâde'nin verdiği bilgilere göre Ahmed Efendi'nin, Şâhidî'nin Farsça manzum lugatının şerhi olan Şerh-i Tuhfe-i Şâhidî ile Lugat-i Hayâtî adlı iki eseri daha bulunmaktadır. Âkifzâde, İstanbul'un ileri gelen âlimlerinden olduğunu belirttiği Hayâtî Ahmed Efendi'nin Risâle fî ʿadedi's-süver ve baʿżı aḥvâli'l-ḳırâʾe adlı Arapça bir kitabı ile Elbistan hakkında bir eserini daha zikreder. Ancak bunların ve Vehhâbîliğe reddiye olarak başlayıp tamamlayamadığı eserin nüshalarına rastlanmamıştır. Hayâtîzâde babasının Arapça, Farsça ve Türkçe şiirleri bulunduğunu, İmâm-ı Âzam'ın kasidesine bir nazîre yazdığını söylemektedir.

Kaynak: Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi

BİZE ULAŞIN
SON DAKİKA