Taşlıcalı Yahyâ'nın hamsesinde yer alan mesnevilerin sonuncusudur. Konusu, vezni ve ana bölümlerden sonra gelen kısa hikâyeleriyle mesnevi edebiyatında Nizâmî-i Gencevî'nin Maḫzenü'l-esrâr'ı tipindeki eserler arasında yer alırsa da plan bakımından bunlardan farklıdır. Bu eserlerde görülen "önce bir makale, sonra bir hikâye" şeklindeki kompozisyon düzeni Gülşen-i Envâr'da bulunmamaktadır. Yahyâ Bey'in bu mesnevisi, plan ve muhteva açısından aynı dönem şairlerinden Bursalı Rahmî'nin Gül-i Sad-berg'ine benzer.
Gülşen-i Envâr, aruzun "müfteilün müfteilün fâilün" kalıbıyla yazılmış olup çeşitli nüshalarına göre 2950-3000 beyitlik bir mesnevidir. Eserin başında önce besmeleye dair üç manzume ile üç tevhid, üç münâcât, biri mi'râciyye üç na't yer almaktadır. Bunları, mesnevinin Kanûnî Sultan Süleyman'a ithaf edildiğini gösteren methiye ile "sebeb-i te'lîf" kısmı takip eder. Yahyâ Bey bu kısımda hayatı hakkında bilgi verir. Burada, hamse türünün dört büyük şairi olan Nizâmî-i Gencevî, Emîr Hüsrev-i Dihlevî, Molla Câmî ve Ali Şîr Nevâî'yi anarak yaptığı mukayesede kendini onlardan üstün görür. Şair, teftiş görüp tevliyeti elinden alındıktan sonra Allah'a yönelerek tamamen uzlete çekildiğini, bu arada gönlünün tevhid nuruyla dolup velâyet mertebesine ulaştığını, kendisinde Allah'ın celâl sıfatının tecelli ederek düşmanlarını târumar ettiğini, bu teftişten sonra zeâmet sahibi olduğunu söyler. Gayesinin seyrüsülûkünü anlatmak, sâliklerin mertebelerini, sûfîlerin vecd hallerini, keşf ve kerametlerini idrak etmeyenlere açıklayıp öğretmek olduğunu bildirir. Ardından dervişlik yoluna nasıl girdiğini anlatır. Mürşidi Mehmed Dede'nin adını ilk olarak burada açıklar. Daha sonra asıl konuların işlendiği bölüm gelir. Eser dört "fasıl" ve yedi "mertebe"den ibarettir. Her fasıl ve mertebenin sonunda ele alınan konuyla ilgili hikâyelere yer verilmiştir.
Gülşen-i Envâr'ın birinci faslı padişahların nasıl davranması gerektiği hakkındadır. Burada padişahlarla ilgili sekiz hikâye anlatılmıştır. Gafilleri uyarmak ve yetişkinlere öğüt vermek üzere kaleme alınan ikinci fasılda konu "hikâyet", "temsil", "mev'iza", "tenbih" gibi başlıklar taşıyan dokuz parça ile örneklendirilmiştir. Üçüncü fasılda şair, dünya sevgisinin âhiret için eziyet ve sıkıntı kaynağı olduğunu beş hikâye ile açıklar. Eserin son faslı kanaate ayrılmıştır. Şair bu konuyu da "hikâyet", "temsil", "tenbih", "ibret" gibi başlıklar taşıyan hikâyelerle süsler. Bu ikinci derecedeki başlıklar Gülistân ve Bostân'daki alt başlıkları andırır. Dört fasıldan sonra rüyanın kerametin başlangıcı olduğu fikrini işleyen beş rüya anlatılmış ve bunların yorumu yapılmıştır.
Eserin yedi mertebe üzerine düzenlenen bölümünde veliliğin dört kısım olduğu, velîlerin yaratılış itibariyle hava, ateş, su ve topraktan ibaret anâsır-ı erbaaya benzediği açıklanıp velîliğin yedi mertebesi tanıtılır. Dördüncü ve beşinci mertebelerden sonra üçer, diğer mertebelerden sonra ikişer hikâye yer alır. Bu hikâyeler her mertebede anlatılan özellikleri açıklayıcı niteliktedir.
"Hâtime" kısmında şair, eserini tamamladığı günlerde artık yaşlanmış ve zayıf düşmüş bir halde olduğunu belirtip hamsesini bu mesnevi ile tamamladığını söyler. Ayrıca eserinin tercüme veya intihal olmadığını da ifade eder. Gülşen-i Envâr'ın telif tarihi 957 (1550) olarak gösterilmekteyse de (İstanbul Kütüphaneleri Türkçe Hamseler Kataloğu, s. 74) bunu doğrulayacak herhangi bir kayıt bulunmamaktadır. Şehzade Mustafa'nın katline temas edişi ve Süleymaniye Camii hakkındaki methiyesi eserin dikkate değer parçalarındandır.
Gülşen-i Envâr'ın İstanbul ve Anadolu kütüphanelerinde birçok yazma nüshası bulunmaktadır (meselâ Süleymaniye Ktp., Hacı Mahmud Efendi, nr. 3942; İÜ Ktp., TY, nr. 9893; Nuruosmaniye Ktp., nr. 3640 [İstanbul kütüphanelerindeki diğer nüshalar için bk. Türkçe Hamseler Kataloğu]; Bursa Eski Yazma ve Basma Eserler Ktp., Orhan Gazi, nr. 1212; Kayseri Râşid Efendi Ktp., nr. 1124; Konya Belediyesi İzzet Koyunoğlu Müze ve Ktp., nr. 13883).
Kaynak: Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi