Esedî-i tûsî

Tûs'ta doğdu. Hayatı hakkında yeterli bilgi yoktur. Esedî lakabı veya mahlasıdır. Eserlerinden, döneminin edebî bilgilerinin yanı sıra matematik, ilâhiyat ve felsefe gibi ilimleri de bildiği anlaşılmaktadır. Muhtemelen Gazneliler'in çökmesi ve Selçuklular'ın Horasan'ı ele geçirmeleri üzerine Tûs'tan ayrılarak Deylem hükümdarlarından Ebû Nasr Cestân'ın yanına gitti (410/1019-20). Bu hükümdarın sarayında on yıl saray şairi olarak bulundu. 447'de (1055), Ebû Mansûr el-Herevî'nin yaklaşık 345 (957) yılında telif ettiği, günümüze intikal eden en eski Farsça yazma eserlerden biri olan Ebniye ʿan ḥaḳāʾiḳi'l-edviye adlı ilk Farsça tıp kitabını istinsah etti. Daha sonra Deylem'den ayrılarak Nahcıvan'a gitti. 458'de (1066) Gerşâspnâme adlı eserini tamamlayıp Arap asıllı Nahcıvan Hükümdarı Ebû Dülef'e ithaf etti. Bir süre sonra Şeddâdîler'den Ani Hükümdarı Menûçihr b. Şâver'e intisap etti. Bu hükümdar hakkında yay ve mızrağın münazarası ile ilgili kasidesini yazdı. Kaynaklarda Esedî'nin bundan sonraki hayatı hakkında bilgi verilmeden 465'te (1073) öldüğü kaydedilmektedir.

Yakın zamana kadar biri baba (Ahmed b. Mansûr), diğeri de oğlu (Ali b. Ahmed) olmak üzere iki Esedî'nin varlığı kabul edilmekte, Gerşâspnâme adlı eser oğula, Ḳaṣâʾid-i Münaẓara ise babasına atfedilmekteydi. Yapılan son araştırmalarda bu iki şahsın aynı kişi olduğu anlaşılmıştır. Esedî'nin Firdevsî'nin hocası olarak gösterilmesi yanında Şehnâme'yi yazma görevinin kendisine verilmek istendiği, ancak kabul etmeyip bu işi Firdevsî'ye havale ettiği şeklindeki rivayetin de gerçekle ilgisi yoktur.

İran edebiyatının yanı sıra Arap edebiyatını da çok iyi bilen Esedî dindar, duygulu, hayal gücü geniş bir şairdir.

Eserleri. 1. Ḳaṣâʾid-i Münâẓara. Ebû Dülef ve Menûçihr b. Şâver'i öven bu kasideler yer ile göğün (âsumân ü zemîn), ateşperest ile müslümanın (mug u müselmân), mızrak ile yayın (nîze vü kemân), gece ile gündüzün (şeb ü rûz) münazaralarından oluşur. Bu dört kasideye bir de Arap'la İranlı'nın (Arab ü Pârsî) münazarası eklenmiştir. Ancak bu son münazaranın ona ait olduğu kesin değildir. Fazla bir edebî değerleri bulunmayan bu kasideler, İran edebiyatında ilk münazara örneği oldukları için önem taşımaktadırlar. 2. Gerşâspnâme (Kerşâspnâme). İran millî destanları arasında Şehnâme'den sonra en önemli yere sahip olan eser Şehnâme vezninde (faûlün faûlün faûlün faûl) yazılmıştır. Bazı nüshaları 7000, bazıları ise 10.000 beyittir. Esedî'nin 456-458 (1064-1066) yılları arasında yazıp Ebû Dülef'e ithaf ettiği eser, daha önce şehnâme yazan Ebü'l-Müeyyed el-Belhî'nin mensur şehnâmesiyle Kitâb-ı Gerşâsp (Aḫbâr-ı Gerşâsp) adıyla tanınan eserlerine dayanmaktadır. Eserde, ünlü destan kahramanı Rüstem'in büyük ceddi ve Sîstan'ın en meşhur pehlivanlarından olan Gerşâsp ve etrafındakilerin maceraları anlatılmaktadır. Gerşâspnâme, eski İran sosyal hayatıyla ilgili deyim ve terimlerle bunları ifade etmek için kullanılan arkaik Farsça kelimeler bakımından da önem taşır. Eser aynı zamanda birtakım öğütler ihtiva ettiği için müellifine "hakîm" unvanı verilmiştir. Gerşâspnâme ilk olarak Hindistan'da (1307), daha sonra bir bölümü tek cilt halinde Cl. Huart tarafından Fransızca çevirisiyle (Paris 1926), geri kalan bölümü ise yine Fransızca tercümesiyle beraber H. Massé tarafından bu baskının II. cildi olarak yayımlanmıştır (Paris 1951). Eserin tamamını geniş bir önsözle birlikte Habîb-i Yağmâî neşretmiştir (Tahran 1317 hş./1938). 3. Luġat-ı Fürs. Ferheng-i Esedî adıyla da tanınan eser Farsça'nın en eski sözlüklerinden olup Erdeşîr b. Deylemsipâr-i Necmî adında bir şaire ithaf edilmiştir. Sözlükte kelimeler son harflerine göre sıralanmış, anlam verildikten sonra eski şairlerden alınan beyitler örnek olarak gösterilmiştir. Luġat-ı Fürs, adları ve eserleri günümüze kadar gelmeyen birçok şair ve bunların eserleri hakkında bilgi edinme imkânı verdiği için ayrı bir önem taşımaktadır. Eser Paul Horn (Göttingen 1897), Abbas İkbâl (Tahran 1319 hş.), Muhammed Debîr-i Siyâkī tarafından (Tahran 1336 hş.) yayımlanmıştır.

Kaynak: Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi

BİZE ULAŞIN
SON DAKİKA