Ebu Amr b. Ala Kimdir?

70 (689) yılında Mekke'de doğdu. Doğum tarihi için 55 (675), 65 (685) ve 68 (688) yılları da kaydedilmiş (İbn Hallikân, III, 138), doğum yerini Basra ve Kâzerûn olarak zikredenler olmuştur. Adı üzerinde ihtilâf edilerek kendisi için on dokuz isim ileri sürülmüş, ayrıca künyesinin adı olduğu söylenmişse de Zehebî bu isimlerin tamamını zikrettikten sonra Zebbân adını tercih etmiştir. Ebû Amr'ın bir soru üzerine adının Zebbân olduğunu söylediğine dair rivayete ve yine ona nisbet edilen bir beyitte kendisinden Zebbân diye söz etmesine bakılırsa Zehebî'nin tercihinin doğru olduğu söylenebilir. Temîm'in Mâzin koluna mensup olması sebebiyle Mâzinî, hayatının büyük bölümünü Basra'da geçirdiği için Basrî nisbeleriyle anılmıştır. Vekî' b. Cerrâh'tan nakledilen ve Ebû Amr'ın kabir taşında yazılı olduğu ileri sürülen, "Benî Hanîfe'nin mevlâsı Ebû Amr'ın kabridir" ibaresine dayanarak Hanîfoğulları'na nisbet edilmişse de annesi Âişe bint Abdurrahman'ın Hanîfoğulları'na mensubiyeti veya kendisinin Hanîfoğulları'nın halîf*i olması sebebiyle böyle bir ifadenin kullanılmış olabileceği ileri sürülmüştür.

Ebû Amr'ın çocukluk ve yetişme dönemiyle ilgili bilgiler yetersiz ve çelişkilidir. Henüz küçük bir çocukken kıraat dersi almaya başlamış olmasının ötesinde bilinen bir şey yoktur. Mekke'de doğup Basra'da yetiştiği ileri sürüldüğü gibi aksi de söylenmiş, ilk tahsil yıllarını Hicaz'da geçirdiği zikredilmiştir. İbn Mücâhid, kıraat ilmini Hicaz kurrâsından öğrendiğini ve bu ilimde onların metodunu benimsediğini söylemektedir. Kendisinin anlattığına göre yirmi yaşının üstünde bir genç iken Haccâc b. Yûsuf es-Sekafî'nin adamlarına yakalanmamak için Irak'tan kaçan babasıyla birlikte Yemen'e gitmiş, Yemen çöllerinde Haccâc'ın öldüğünü öğrenmeleri üzerine Basra'ya dönmüşlerdir. İbn Hallikân'ın verdiği bu bilginin doğruluğu kabul edildiği takdirde çocukluğunu Mekke'de geçirdiği, tahsilini buradaki ve Medine'deki âlimlerden belli bir seviyeye getirdikten sonra Basra'ya yerleştiği söylenebilir.

Ebû Amr 154 (771) yılında Kûfe'de vefat etti. Bu tarih bazı kaynaklarda 147 (764), 148 (765), 155 (772), 156 (773), 157 (774) ve 159 (776) olarak da zikredilmiştir. Ölümünden önce Dımaşk Valisi Abdülvehhâb b. İbrâhim'den yardım istemek üzere bu şehre gittiği ve Kûfe'ye dönerken yolda veya Kûfe'ye ulaştıktan sonra Abbâsî ailesinin tanınmış şahsiyetlerinden Muhammed b. Süleyman'ın yanında öldüğü de rivayet edilmiştir.

Kaynak: Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi


BİZE ULAŞIN
SON DAKİKA