Ebû ya‘lâ el-ferrâ

27 (veya 28) Muharrem 380 (26 veya 27 Nisan 990) tarihinde Bağdat'ta doğdu. Babası Hanefî mezhebine mensup fakih ve muhaddis, anne tarafından dedesi Ebü'l-Kāsım İbn Hanîfâ muhaddis, ağabeyi Ebû Hâzim de Mu'tezile mezhebine meyyal bir muhaddisti. Küçük yaşta hadis okumaya başladı. Başta dedesi İbn Hanîfâ, Hâkim en-Nîsâbûrî ve İbn Ebü'l-Fevâris olmak üzere Ebü'l-Kāsım es-Saydelânî, Ümmü'l-Feth Emetü's-Selâm el-Bağdâdiyye, Ebü'l-Kāsım İbn Habbâbe, Ebû Abdullah İbnü'l-Bağdâdî, Ebü'l-Hasan Ali b. Ma'rûf el-Bezzâz, Ebü'l-Hasan es-Sükkerî, Ebü'l-Hasan Ali b. Ahmed el-Hammâmî gibi birçok muhaddisten hadis dinledi. Ayrıca ilim tahsili için gittiği Mekke, Dımaşk ve Halep'te Ebû Nasr es-Siczî ve Abdurrahman b. Ebû Nasr gibi hadisçilerden dersler aldı.

Hanbelî fıkhına temayülü, on yaşında iken babasını kaybetmesiyle başladı. İbn Müfriha adlı bir âlimden Hırakī'nin el-Muhtasar'ından bazı bölümler okuyan Ebû Ya'lâ, hocasının yönlendirmesiyle meşhur Hanbelî hukukçusu İbn Hâmid'den fıkıh dersleri alarak bu mezhebi benimsedi. 402'de (1012) çıktığı hac yolculuğu sırasında kendisini vekil bırakan hocası İbn Hâmid'in ölümünden sonra (ö. 403/1012) onun meclisinde öğretime ve fetva vermeye başladı. 414 (1024) yılında hacca gitti. Dönüşünde yine ders vermeyi sürdürdü; aynı zamanda fıkıh, usûl-i fıkıh, kelâm, ilm-i hilâf, tefsir gibi çeşitli ilim dallarında eserler telif etti.

Zamanla hadis alanında da uzmanlaşan Ebû Ya'lâ, cuma namazından sonra Mansûr Camii'nde Ahmed b. Hanbel'in oğlu Abdullah'ın minberinde hadis dersleri verir, devlet adamları ve meşhur âlimlerin de katıldığı ders halkasında büyük bir izdiham olurdu. Birçok rivayeti bulunan Ebû Ya'lâ, Hatîb el-Bağdâdî'ye göre sika* bir râviydi. Safedî ise hadis metin ve senedlerindeki illetler hususunda mahareti bulunmadığını, usul ve fürû meselelerinde delil olarak birçok vâhî hadis kullandığını belirtmektedir (el-Vâfî, III, 8). Zehebî'nin kanaati de bu yöndedir (Aʿlâmü'n-nübelâʾ, XVIII, 90). Hadis alanındaki görüşleri Ebü'l-Ferec İbnü'l-Cevzî'nin Saydü'l-hâtır'ı, Ebü'l-Fidâ İbn Kesîr'in el-Bâʿisü'l-hasîs'i, Süyûtî'nin Tedrîbü'r-râvî'si gibi çeşitli eserlerde iktibas edilmiştir.

Yetiştirdiği talebeler arasında, hadis sahasında oğulları Ebü'l-Kāsım Ubeydullah ve Ṭabaḳātü'l-Ḥanâbile müellifi Ebü'l-Hüseyin Muhammed ile Hatîb el-Bağdâdî, Hibetullah b. Abdülvâris eş-Şîrâzî, Ebü'l-Fazl İbn Hayrûn, Ebü'l-Hasan İbn Rıdvân, Ali b. Muhammed ed-Dâmegānî, Muhammed b. Ahmed eş-Şâşî; fıkıh sahasında ise Ebü'l-Vefâ İbn Akīl, Kelvezânî, İbnü'l-Bennâ el-Bağdâdî, Ebû Muhammed Rızkullah b. Abdülvehhâb et-Temîmî gibi birçok âlim vardır.

Ebû Ya'lâ, 421 (1030) veya 422 (1031) yılında Kadılkudât Ebû Abdullah İbn Mâkûlâ'nın yanında şahitlik (noterlik) yapması yönündeki ilk teklifi reddetti. Ancak 428'den (1037) sonra ısrarla tekrarlanan ikinci teklifi geri çeviremedi. Kāim-Biemrillâh, İbn Mâkûlâ'nın ölümü üzerine (447/1055) boşalan Dârülhilâfe ve Harim kadılığı görevini son derece güven ve saygı duyduğu Ebû Ya'lâ'ya teklif etti. Önce olumsuz cevap veren Ebû Ya'lâ, ısrarlar üzerine tören alaylarına, sultanı karşılama merasimlerine katılmamak, saraya çıkmamak, sorumlusu olduğu Nehrülmuallâ ve Bâbülezc'deki kaza merkezlerine de ayda birer gün gitmek şartıyla bu görevi kabul etti. Aslında Harim kadılığına Ebü't-Tayyib et-Taberî gibi değerli bir âlimin adaylığı söz konusu iken Kāim-Biemrillâh Ebû Ya'lâ'yı tercih etti. Ardından Harim kadılığına Harran ve Hulvân kadılığı da eklendi. Daha sonra Bâbülezc'e Cîlî'yi tayin eden Ebû Ya'lâ, onun bazı hatalarını görünce kendisini azlederek nikâh ve borç akidleriyle ilgili davalara bakmak üzere talebesi Ebû Ali Ya'kūb'u görevlendirdi. Buradaki akarla ilgili davalar için Ebû Abdullah İbnü'l-Bakkal'ı, Dârülhilâfe ve Nehrulmuallâ'ya ise Ebü'l-Hasan es-Sîbî'yi nâib tayin etti. Bütün bu görevleri ömrünün sonuna kadar sürdüren Ebû Ya'lâ ilmî ehliyeti, sağlam şahsiyeti ve titiz hizmet anlayışıyla halifenin sürekli artan güven ve iltifatına mazhar oldu.

19 Ramazan 458 (14 Ağustos 1066) tarihinde vefat eden Ebû Ya'lâ'nın cenaze namazını Mansûr Camii'nde oğlu Ebü'l-Kāsım Ubeydullah kıldırdı ve cenazesi Bâbü Harb Mezarlığı'nda Ahmed b. Hanbel'in kabrinin yakınına defnedildi.

Hanbelî fıkhında otorite olan Ebû Ya'lâ, mezhep taassubuna kapılmayarak gerektiğinde mezhep imamının görüşlerine aykırı bazı ictihadlarda bulunan bir âlimdir. Ahmed b. Hanbel'in ictihad metodunu (usul) benimsemiş olması, fürû ile ilgili meselelerde bulduğu farklı delilleri değerlendirerek müstakil ictihadlar yapmaktan onu alıkoymamıştır. Özellikle Şâfiîler başta olmak üzere zaman zaman diğer mezhep mensuplarının görüşlerine itibar ettiği de olmuştur. Ebû Ya'lâ, İbn Akīl, İbn Kayyim ve Takıyyüddin İbn Teymiyye gibi mezhep âlimleri tarafından mutlak müctehid olarak vasıflandırılmıştır. Onun yolunda giden İbn Akīl, Kelvezânî ve Şerîf Ebû Ca'fer gibi talebeleri o dönemde kapanmaya başladığına inanılan ictihad kapısının mutlak olarak açılması gerektiğini savunma cesaretini göstermişlerdir.

Ebû Ya'lâ ayrıca tefsir ve kırâat-i aşereyi de iyi bilirdi. Ebü'l-Ferec İbnü'l-Cevzî'nin Zâdü'l-mesîr fî ʿilmi't-tefsîr'i gibi bazı eserlerde özellikle ahkâm âyetleriyle ilgili olmak üzere Ebû Ya'lâ'nın tefsirlerinden birçok alıntı bulunmaktadır. Tefsir sahasındaki eserlerinin en önemli özelliği, iyi bir hukukçu ve kelâm âlimi olmasının da etkisiyle akaid ve ahkâm âyetlerinin tefsirine büyük önem vermesidir. Ayrıca İsrâiliyat'tan uzak durmaya ve zâhiren çelişkili gibi görünen âyetleri telif etmeye çalışması da diğer özellikleri arasındadır (tefsir sahasındaki bazı görüşleri için bk. M. A. Ebû Fâris, s. 109-129).

Kāim-Biemrillâh'ın kadılık teklifini kabul etmeden önce ileri sürdüğü şartlardan da anlaşılacağı gibi şahsiyetli bir âlim olan Ebû Ya'lâ ilmi yanında zühd ve takvâsıyla da şöhret bulmuştur (bu husustaki menkıbeleriyle ilgili olarak bk. İbn Ebû Ya'lâ, II, 222-230). Zalim devlet adamlarının meclislerinde bulunmaz, idarecilerin hediyelerini kabul etmez, dünyalığa fazla önem vermezdi. Emir bi'l-ma'rûf ve nehiy ani'l-münkerden geri kalmayan Ebû Ya'lâ ilmiyle amel etmeye büyük gayret gösterir, bid'atlarla mücadele ederdi. Emevî hânedanını devirerek iktidara gelen ve Endülüs Emevîleri'yle ilişkileri hiç de iyi olmayan Abbâsîler'in idaresi altında yaşamasına rağmen Tebrîʾetü Muʿâviye adlı bir eser yazacak kadar ilmî cesaret gösterebilmiş olması da ayrıca zikre değer bir vasfıdır. Talebelerine sadece ilmiyle değil zühd ve takvâsıyla da örnek olmuştur. Biri Şâfiî, diğeri Hanefî mezhebine mensup İbn Mâkûlâ ve Dâmegānî gibi kadılar, doğru sözlülüğünden emin oldukları Ebû Ya'lâ'nın kendi yanlarında şahitlik yapması için ısrar etmiş, hatta tekliflerini geri çevirmemesi için itibar sahibi aracılardan yardım talebinde bulunmuşlardır.

Eserleri. Fıkıh, usûl-i fıkıh, ilm-i hilâf, tevhid, tefsir gibi çeşitli ilim dallarında altmış civarında eser kaleme aldığı belirtilen Ebû Ya'lâ'nın günümüze ulaşan eserleri şunlardır: 1. el-Ahkâmü's-sultâniyye*. Devletin esas teşkilât ve idaresiyle ilgili fıkhî ahkâmı bir araya toplayan bu kitap en meşhur eseri olup Muhammed Hâmid el-Fıkī tarafından neşredilmiş (Kahire 1357/1938), daha sonra da bu neşrin çeşitli ofset baskıları yapılmıştır (meselâ Beyrut 1983). 2. et-Taʿlîku'l-kebîr fi'l-mesâʾili'l-hilâfiyye beyne'l-eʾimme. İlm-i hilâfla ilgili bir eserdir. Ele aldığı meselelerde önce Ahmed b. Hanbel ve talebelerinin ictihadlarıyla diğer mezheplerden paralel görüşleri ortaya koyduktan sonra muhalif fikirlere geçmektedir. Daha sonra ayrıntılı bir şekilde sunduğu Hanbelîler'in delilleriyle kısmen aktardığı muhaliflerinin delilleri arasında karşılaştırma yaparak genellikle kendi mezhebine ait olanları savunmaktadır. On bir cilt olduğu kaydedilen eserin İstanbul'da Millet Kütüphanesi'nde (Feyzullah Efendi, nr. 695) ve Kahire'de Dârü'l-kütübi'l-Mısriyye'de (Fıkhü'l-Hanbelî, nr. 140) hac ve alışveriş konularını ihtiva eden IV. cildinin birer nüshası ile Câmiatü'd-düveli'l-Arabiyye Ma'hedü'l-mahtûtât'ta (İhtilâfü'l-fukahâ, nr. 18) bunun bir kopyası mevcuttur. 3. Kitâbü'r-Rivâyeteyn ve'l-vecheyn. Fürû-i fıkıh, usûl-i fıkıh ve akaid olmak üzere üç cüzden oluşmaktadır. Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi'nde (III. Ahmed, nr. 1121) bir nüshası bulunan eserin fürû-i fıkıhla ilgili kısmı, Abdülkerîm b. Muhammed el-Lâhim tarafından el-Mesâilü'l-fıkhiyye min Kitâbi'r-Rivâyeteyn ve'l-vecheyn adıyla üç cilt halinde neşredilmiştir (Riyad 1985). Yirmi altı bölümden oluşan bu cüzde çeşitli fıkhî meselelere dair Ahmed b. Hanbel'den gelen farklı rivayetler değerlendirilmektedir. Müellif, derlediği bu rivayetlerin sıhhat derecesini ve ilgili görüşlerin İbn Hanbel'e ait olup olmadıklarını tartışmakta, bunlar arasında Kur'an ve Sünnet'ten tesbit ettiği çeşitli delillere uyan görüşleri tercih etmektedir. Eserin usûl-i fıkıhla ilgili bölümü de aynı kişi tarafından el-Mesâʾilü'l-usûliyye min Kitâbi'r-Rivâyeteyn ve'l-vecheyn adıyla yayımlanmıştır (Riyad 1985). 4. el-Câmiʿu's-sagīr. Hanbelî fıkhıyla ilgili bir eser olup Küveyt'te Vizâretü'l-evkāf'ta bir nüshası vardır. 5. Şerhu Muhtasari'l-Hırakī. Hırakī'nin el-Muhtasar adlı fıkha dair eserinin şerhi olup tamamı altmış dört bölümden meydana gelmektedir. el-Muhtasar'ın önemli şerhlerinden biri olan eserin Dımaşk Dârü'l-kütübi'z-Zâhiriyye'de iki ciltlik bir nüshasının II. (nr. 57) ve üç ciltlik bir başka nüshasının III. cildinin (nr. 58) yazmaları mevcuttur. 6. el-ʿUdde* fî usûli'l-fıkh. Hanbelî usûl-i fıkhına dair temel kaynaklardan biri olup aynı zamanda bugüne ulaşan ilk Hanbelî fıkıh usulü kitabı sayılmaktadır. Eser Ahmed b. Ali Seyr el-Mübârekî tarafından neşredilmiştir (I-III, Beyrut 1980; I-V, Riyad 1414/1993, 3. bs.). Müellif eserini Muhtasarü'l-ʿUdde adıyla ihtisar etmiş, ancak bu eser günümüze ulaşmamıştır. 7. el-Kifâye fî usûli'l-fıkh. Beş ciltlik bir eserdir. Dârü'l-kütübi'l-Mısriyye'de (Usûlü'l-fıkh, nr. 365) IV. cildinin yazma bir nüshası ile Câmiatü'd-düveli'l-Arabiyye Ma'hedü'l-mahtûtât'ta (Usûlü'l-fıkh, nr. 90) bunun bir kopyası bulunmaktadır. Bu cilt, "Kitâbü'r-Rehn" ile başlayıp "Kitâbü'l-Müsâkāt" ile sona eren on bir bölümden oluşmaktadır. Müellif bu eserini Muhtasarü'l-Kifâye adıyla ihtisar etmişse de bu muhtasar günümüze ulaşmamıştır. 8. el-Emr bi'l-maʿrûf ve'n-nehy ʿani'l-münker. Yirmi dokuz fasıldan ibaret olup Dımaşk Dârü'l-kütübi'z-Zâhiriyye'de kayıtlı mecmuanın (nr. 42) 96-125 varakları arasında bir nüshası mevcuttur. 9. Mesâʾilü'l-îmân. İman meseleleriyle ilgili dokuz soruya verilen cevaplardan oluşmaktadır. Dârü'l-kütübi'z-Zâhiriyye'de kayıtlı mecmuanın (nr. 42) 63-95 varakları arasında bir nüshası bulunan eser Mes'ûd b. Abdülazîz el-Halef tarafından tahkik edilerek yayımlanmıştır (Riyad 1410/1990). 10. Muhtasarü'l-Muʿtemed fî usûli'd-dîn. Kelâm ilmine dair olup kendisine nisbet edilen el-Muʿtemed adlı eserin muhtasarıdır. Eserde, "Babam İmam Ebû Ya'lâ son olarak bu görüşü tercih etti" tarzında bazı ifadelerin yer alması, onun Ebû Ya'lâ el-Ferrâ'ya aidiyetini şüpheli hale getirmekte ve Ebû Ya'lâ es-Sagīr olarak da tanınan (Abdülkādir Bedrân, s. 210) oğlu Ebû Hâzim el-Ferrâ'ya ait olması ihtimalini akla getirmektedir. Ancak eserin Ebû Ya'lâ el-Ferrâ tarafından telif edildiği hususunda ittifak vardır. Ayrıca bu tür ifadeleri, eserin Ebû Hâzim tarafından istinsah edilmiş olması ile açıklamak da mümkündür. Uzunca bir mukaddime ile on babdan oluşan ve Dârü'l-kütübi'z-Zâhiriyye'de (Tevhîd, nr. 45) yazma bir nüshası bulunan eseri Vedî' Zeydân Haddâd el-Muʿtemed fî usûli'd-dîn adıyla neşretmiştir (Beyrut 1972, 1974). 11. Kitâbü'l-Müfredât. Diğer kaynaklarda adı geçmeyen eserin bir nüshası Brockelmann tarafından zikredilmektedir (GAL Suppl., I, 686).

Ebû Ya'lâ'nın kaynaklarda adı geçen diğer bazı eserleri de şunlardır: Ahkâmü'l-Kurʾân, Îzâhu'l-beyân, el-Kelâm fî hurûfi'l-muʿcem ve'l-katʿ ʿalâ hulûdi'l-küffâr fi'n-nâr, el-Mücerred fi'l-mezheb, ʿUyûnü'l-mesâʾil, İbtâlü'l-hiyel, Şerhu'l-Mühezzeb, Şürûtu ehli'z-zimme, el-Kelâm fi'l-istivâʾ, Erbaʿa mukaddimât fî usûli'd-diyânât, er-Red ʿale'l-Eşʿariyye, er-Red ʿale'l-Kerrâmiyye, er-Red ʿale'l-Bâtıniyye, er-Red ʿalâ İbni'l-Lebbân, İbtâlü't-teʾvîlât li-ahbâri's-sıfât, Muhtasaru İbtâli't-teʿvîlât, İsbâtü imâmeti'l-hulefâʾi'l-erbaʿa, er-Risâle ilâ imâmi'l-vakt, Fezâʾilü Ahmed, Mukaddime fi'l-edeb, Kitâbü't-Tıb, Kitâbü'l-Libâs, et-Tevekkül, Zemmü'l-gınâʾ, Tafzîlü'l-fakr ʿale'l-gınâʾ (eserlerinin bir listesi için bk. Ebû Fâris, s. 245-248).

Kaynak: Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi

BİZE ULAŞIN
SON DAKİKA