Dîneverî, Nasr b. Ya‘kūb kimdir ?
Hayatına dair yeterli bilgi bulunmamaktadır. Eserleri ve hakkında söylenenler dikkate alındığında kabiliyetli ve çok yönlü bir edip ve sanatkâr olduğu anlaşılır. Büveyhîler'in meşhur veziri İbn Abbâd (ö. 385/995), okuduğu bir eseri ve şiiriyle ilgili olarak Dîneverî'ye yazdığı mektupta ilmî ve edebî şahsiyetinden, karakterinden övgüyle söz etmektedir (bk. Seâlibî, IV, 449-450).
Dîneverî, Sultan Mahmûd-ı Gaznevî devrinde (998-1030) Dîvân-ı İnşâ'da kâtip olarak çalışmış ve bu sırada Abbâsî Halifesi Kādir-Billâh'a gönderilen mektupları o kaleme almıştır. Bir süre Nîşâbur'da malî işlerle ilgili bir görevde bulunan Dîneverî'nin yaklaşık 410 (1020) yılında vefat ettiği tahmin edilmektedir.
Çok şiir yazdığı kaydedilmekle beraber bir divanının bulunup bulunmadığı bilinmemektedir. Ancak büyük bir bölümü İbn Abbâd ile Ebû Muhammed el-Hâzin gibi kişiler hakkında yazdığı kasidelerden ibaret olan şiirleri çeşitli edebî ve tarihî eserlerde yer almaktadır.
Eserleri. et-Taʿbîrü'l-Ḳādirî (el-Ḳādirî fi't-taʿbîr, el-Câmiʿu'l-kebîr fi't-taʿbîr). Rüya tabiri ve rüya tabircilerine dair olan bu eserini 397'de (1006) tamamlayıp Halife Kādir-Billâh'a sunmuştur. Eser, bu alanda yazılıp günümüze kadar gelebilen en eski kitaplardan biridir. Dîneverî eserinde 600 tabirci hakkında bilgi vermektedir (Beyazıt Devlet Ktp., nr. 3932; Hacı Selim Ağa Ktp., nr. 544; diğer nüshaları için bk. GAL [Ar.], IV, 329-330). Şehâbeddin İbn Arabşah tarafından manzum olarak Türkçe'ye çevrilen (Keşfü'ẓ-ẓunûn, I, 417) et-Taʿbîrü'l-Kādirî ayrıca Farsça'ya da tercüme edilmiştir (Süleymaniye Ktp., Ayasofya, nr. 1718). Ebû Ali Hüseyin b. Hasan el-Halîlî'nin Müntehabü'l-kelâm ʿalâ tefsîri'l-ahlâm (Bulak 1284) adlı kitabı, el-Kādirî fi't-taʿbîr ile İbn Sîrîn'e (ö. 110/728) isnat edilen Kitâbü Taʿbîri'r-rüʾyâ (Kahire 1281; Luknov 1874; Bombay 1879) adlı eserden yapılan seçmeleri ihtiva etmektedir.
Dîneverî'nin kaynaklarda adı geçen diğer eserleri şunlardır: Simârü'l-üns fî teşbîhâti'l-fürs, Ravâʾiʿu't-tevcîhât min (fî) bedâʾiʿi't-teşbîhât, Hukkatü'l-cevâhir fi'l-mefâhir, Kitâbü'l-Edʿiye (Seâlibî, s. 450; Kütübî, IV, 196).
Kaynak: Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi