Ali b. medînî

İbnü'l-Medînî diye de meşhurdur. 161'de (777-78) Basra'da doğdu. İslâmî ilimleri Süfyân b. Uyeyne, Yahyâ b. Saîd el-Kattân, Hammâd b. Zeyd ve Abdürrezzâk es-San'ânî gibi zamanın ünlü âlimlerinden tahsil etti. Başta ilelü'l-hadîs olmak üzere hadis ilimlerinin tamamında ihtisas kazanarak muhaddislerin içinde seçkin bir yer aldı. Hatta aralarında Süfyân b. Uyeyne'nin de bulunduğu bazı hocaları kendisinden hadis rivayet etmişlerdir. Bağdat'a gittiğinde Yahyâ b. Maîn, Ahmed b. Hanbel ve Muaytî gibi âlimlerin ihtilâf ettiği meselelerde son sözü hep o söylemiştir. İmam Buhârî Ṣaḥîḥ'ini önce onun tetkik ve tenkidine sunmuş, tasvibini aldıktan sonra okutmaya başlamıştır. Emîrü'l-mü'minîn fi'l-hadîs unvanına sahip olmuş, Buhârî, Ebû Hâtim, Ebû Dâvûd, Ebû Müslim el-Keccî, Ebû Ya'lâ el-Mevsılî, Ebü'l-Kāsım el-Begavî gibi birçok meşhur muhaddise hocalık etmiştir.

İbnü'l-Medînî mihne olayında sekiz ay süreyle ayaklarından zincire vurulmuş olarak hapiste kalmıştır. Önceleri ısrarla aksini savunmasına rağmen daha sonra canını kurtarmak için Kur'an'ın mahlûk olduğu (halku'l-Kur'ân) görüşünü kabul etmek zorunda kalmış ve bu husus onun ilim muhitlerinde itibar kaybetmesine sebep olmuştur. Nitekim başta Ahmed b. Hanbel olmak üzere bazı muhaddisler bu olaydan sonra kendisinden hadis rivayet etmemişlerdir. Zehebî her ne kadar el-Müsned'de onun hadislerinin yer aldığına dikkat çekerek Ahmed b. Hanbel'in kendisinden hadis rivayet etmediğine ihtimal vermek istemiyorsa da (bk. Aʿlâmü'n-nübelâʾ, XI, 59), el-Müsned'deki hadislerin mihne olayından önceye ait olduğu, Ahmed b. Hanbel'in bu olaydan sonra rivayet zincirinde bir süre kendisine "bir adam" (recülün) diye adını zikretmeden yer verdiği, daha sonra da ondan hadis rivayet etmediği anlaşılmaktadır (bk. Ukaylî, III, 239). Mihne olayında çile ve zulmün en ağırına mâruz kalan Ahmed b. Hanbel'in, hangi sebeple olursa olsun bu konuda verilen taviz karşısında sert tepki göstermesini tabii karşılamak gerekir. Ancak bu olayda İbnü'l-Medînî'yi mâzur görenler ve güvenilirliği konusunda en ufak bir tereddüt göstermeyenler çoğunluktadır. Nesâî, "O âdeta muhaddis olmak için yaratılmıştır" derken Buhârî Ṣaḥîḥ'ine 303 hadisini almak suretiyle ona olan güvenini göstermiştir. Mihne olayından sonra kendisinden hadis rivayet etmeyenler arasında yer aldığı anlaşılan (bk. Zehebî, Mîzânü'l-iʿtidâl, III, 138) Müslim Ṣaḥîḥ'inde, Ebû Dâvûd ve Nesâî ise sünenlerinde rivayetlerine yer vermişlerdir. Zehebî, İbnü'l-Medînî'yi "zayıf" kabul eden Ukaylî'yi çok ağır bir dille tenkit etmiştir. Lehinde ve aleyhinde söylenenleri sıralayan Hatîb el-Bağdâdî ise, "Hiç kimsenin şahitliğine lüzum kalmadan güvenilirliği sabit olan büyüklerdendir" diyerek sözü edilen olayda ruhsatı tercih etmesinin ilmî şahsiyetine gölge düşüremeyeceğini belirtmiştir. Ayrıca, ölümüne yakın tarihlere kadar onun Kur'an'ın mahlûk olmadığı şeklindeki görüşünü çeşitli vesilelerle tekrarladığı da kaynaklarda zikredilmektedir (bk. Aʿlâmü'n-nübelâʾ, XI, 58-59).

Şâfiî ve Hanbelî mezheplerine ait tabakat müellifleri Ali b. Medînî'yi kendi mezheplerine mensup göstermeye çalışırlarsa da, diğer büyük muhaddisler gibi onu da herhangi bir mezhebe nisbet etmek mümkün görünmemektedir. Sâmerrâ'da vefat etmiştir.

Eserleri. Kaynaklarda, birçoğunun sahasında ilk eser olduğu ifade edilerek 200 civarında kitabının bulunduğu kaydedilmekte ise de bunlardan günümüze kadar gelebilenleri şunlardır. 1. ʿİlelü'l-hadîs ve maʿrifetü'r-ricâl. M. Mustafa el-A'zamî tarafından el-ʿİlel adıyla Beyrut'ta (1972), Abdülmu'tî Emîn Kal'acî tarafından ʿİlelü'l-hadîs ve maʿrifetü'r-ricâl adıyla Halep'te (1400/1980) yayımlanan bu eserin tek yazma nüshası Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi'nde bulunmaktadır (III. Ahmed, nr. 624/24). Eser, İbnü'l-Medînî'ye ait üç ayrı ilel kitabının hulâsası mahiyetindedir.

2. Tesmiyetü evlâdi'l-ʿaşere ve gayrihim min ashâbi Resûlillâh. Yazma nüshası Zâhiriyye Kütüphanesi'ndedir (Mecmua, nr. 27/3).

3. Ârâʾü İbni'l-Medînî fî ʿulemâʾi'l-Basra ellezîne vasafehüm Yahyâ b. Maʿîn bi'l-Kaderiyye. Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi'nde (III. Ahmed, nr. 624/21) bir yazması bulunan eser, Zâhiriyye Kütüphanesi'nde (Mecmua, nr. 40/9) Mesâʾil adıyla yer almaktadır. Ebû Ca'fer İbn Ebû Şeybe'nin İbnü'l-Medînî'ye yönelttiği cerh ve ta'dîle dair soruları, Muvaffak b. Abdullah b. Abdülkadir Suʾâlâtü Muhammed b. ʿOs̱mân b. Ebî Şeybe li-ʿAlî b. el-Medînî adıyla Riyad'da yayımlamıştır (1984).

Abdülkāhir el-Bağdâdî İbnü'l-Medînî'nin cerh ve ta'dîl imamlarından olduğunu ve bu konuda çok eser kaleme aldığını kaydettikten sonra ona ait on üç kitabın adını sıralar (bk. Usûlü'd-dîn, s. 313). Bağdatlı İsmâil Paşa da ona nisbet ettiği yetmiş dört eserin ismini zikreder (bk. Îżâḥu'l-meknûn, I, 38-47). Hepsinin adı "ahbâru" kelimesiyle başlayan bu kitaplar hadis, siyer ve çeşitli şahısların biyografisi ile yer, şehir, ülke, bazı kabile ve aile tarihleri ve Abbâsî Devleti'nin tarihi hakkındadır. Adlarından anlaşıldığına göre kitapların çoğu sahalarında ilk defa kaleme alınmıştır.

İbnü'l-Medînî'nin bugün mevcut olmayan eserlerinin muhtevası, ikinci elden kaynaklar vasıtasıyla kısmen de olsa günümüze intikal etmiştir.

Kaynak: Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi

BİZE ULAŞIN
SON DAKİKA