Klasikleşmiş sözlerden biridir, 'Kolay olsa herkes yapardı' sözü… Bunun dışında düşünmek ve farklı bir amaç gütmek ise herkese göre değildir. Hayatı bir bütün olarak ele aldığımızda koşuşturmaların içinde kaybolmaktan zor ve kolay ayrımını da yapamaz duruma geldik. Başarmanın nasıl bir his olduğunu anlamak, buna ulaşmak kadar keyifli aslında.
ALDIRMA GÖNLÜM
Hayatın içerisinde daima zorluklar vardır. Ancak zorlukların üzerinden gelmek için izlenmesi gereken ilk yol, kalbimizdeki yüklerden kurtulmak değil mi sonuçta… Her sözü gereğinden fazla ciddiye almamak ve davranışlarımızla barışık olabilmek, 'aldırma gönül' mottosunu yerine getirmek aslında. Ne yazık ki günümüzde özellikle evli ve ilişkisi olan kişiler gönlüne yük bindirmemeyi başaramıyor. Söylenen sözleri, yapılan davranışları kolay kolay unutmuyor. Hal böyle olunca ne kadar zor olursa olsun, bunun sonucunda iyi geri dönüşler alma bilinci; hem evliliği hem de ilişkiyi kurtarır, unutmayın. Aldırmamayı yeni dünya düzeninde bir şekilde hayatımıza empoze etmeyi öğreniyoruz. Peki sorumluluktan kaçmak neden? Kişi elindeki görevi yapamadığı anda, bir şekilde gerginliğin ve heyecanının kurbanı olur. Bu heyecan da en iyi yapabildiği işte bile amatör görünmesine yol açar. Burada yapılması gereken, sorumluluklarımızı, görevimizi, işimizi tam zamanında yerine getirmek. İşinden mutsuz olan birçok insan, koordinasyon eksikliği ve kriz yönetiminde sınıfta kaldığı için zoru başaramıyor. Halbuki ne kadar güzel bir şeydir zorluğun üstesinden gelmek, huzura varmak ve zihnimizi berrak bir şekilde kafamızı yastığa koymak.
ZORU BAŞARMAK NEDİR?
Her şeye rağmen "Ben buradayım" diyebilmek.
İmkansızlıkları sadece geçilmek için bekleyen bir engel olarak görmek.
Önemsiz düşünceleri zihnimize yük etmemek.
Ruhu özgür kılan ne varsa, önündeki setleri kaldırmak.
Yok yere, ceviz kabuğunu doldurmayan sebepler yüzünden kalbimizi yormamak.
Sosyal medyanın çemberinde dönen insanlığın karşısında, özgün, özgür ve huzurlu olabilmek.
Herkesin pes etmek için sıraya girdiği anlarda içsel motivasyonu sağlamak.
Moral bozan en küçük detay karşısında gardı düşürmemek.
En önemlisi ise kendimizi olduğumuz gibi kabul edebilmek..