Üniversitelerin ne zaman açılacağı konusu gündemdeki yerini koruyor. Öğrencilerimizin sosyal medyada üniversitelerin açılmasına yönelik sık sık kampanya düzenlediğini görüyoruz. Bir akademisyen olarak ben de online eğitimin asla örgün eğitimin yerini tutmayacağını düşünüyorum. Öğrencilerin yüz yüze eğitime geçmek için böyle istekli olmasına da hak veriyorum. Ancak pandemi süreci hayatımızın her alanını etkiledi. Önce kamu sağlığı diyerek hareket etmemiz gerekiyor. 8 milyondan fazla üniversite öğrencisinin olduğu bir ülkedeyiz. Bu düşünülerek adım atılmalı. YÖK Başkanı da böyle düşünüyor olacak ki kamu sağlığından sorumlu bakanlığın görüşlerini dikkate alarak yol haritası oluşturacaklarını söyledi. Öğrencilerin ve akademisyenlerin örgün eğitim için azıcık daha sabretmesi gerekiyor gibi görünüyor. Ne diyelim, umarım bu zor dönem bir an önce geçer ve öğrencilerimiz üniversitelerine kavuşur.
'Ben türkülerimi toplumu birleştirmek için söylüyorum'
SOSYAL medyada bu hafta sonu siber zorbalığın yeni bir örneğini gördük. Hüseyin Turan ve Haluk Levent İbo Show'a katıldıkları için hedefe kondu, linç edildi.
Ben bu tabloya alışkınım dersem yeridir. Neden mi? Hatırlarsanız Tatlıses ile yaptığım röportaj sonrası benzer şeyler yaşanmıştı. Hakaretler, küfürler havada uçuşmuş, hatta hızını alamayan bir kadın şarkıcımız, onun şarkısını bir daha söylemeyeceğini bile açıklamıştı. İşin ilginci Tatlıses'in dillere pelesenk olmuş şarkısıyla 'meşhur' olmasına rağmen...
Bu sefer linç yiyen isimler Hüseyin Turan ve Haluk Levent oldu. Sırf bir programa katıldığı için hedefe konmaları gerçekten akıldışı bir tutum. Benim düşünceme yakın, benim mahallemden diyerek sanatçıyı sadece belirli bir medya grubuna hapsetmek veya sınırlandırmak, her şeyden önce sanatçılara büyük bir haksızlıktır. Turan bu eleştirilere yönelik sosyal medya hesaplarından açıklama yaptı ama ben yine de kendisini bu konuyu konuşmak için aradım...
'KİMSEYE HESAP VERMEM'
Kendisine yöneltilen ağır eleştirileri haksız bulduğunu söyleyen Turan, "35 yıldır türkülerimi toplumları birleştirmek için söylüyorum. Programa davet edildim ve ben de davete icabet ettim" diyerek ekledi:
"20 sene önce de katılıyordum. Bana yapılan eleştirilerin çoğu haksız. Duruşum, dünya görüşüm belli. Benim türkülerimi toplumun her kesiminden insan dinliyor. Solcusu da, muhafazakarı da. Bu toprağın sesi olan türküleri söylüyorum. Anadolu'nun her bölgesinden unutulmaya yüz tutmuş ezgilerimizi halkımızla buluşturmak için uğraşıyorum. Sanatımı toplumu birleştirmek için yaptım hep. Türkülerimizdir, müziğimizdir bizi birleştiren. Konuk olarak katıldığım program yüzünden beni hedefe koyanlar toplumu ayrıştırmaktan başka bir şey yapmıyor. Ben 1986'dan beri televizyonlara çıkan, başta TRT olmak üzere birçok kanalda program yapmış bir sanatçıyım. Kimseye hesap vermem, kimseye de sormam nereye katılıp katılmayacağımı. İnsanlık zor bir dönemden geçiyor. Pandemi sürecinden dolayı zaten müzik etkinliklerine ara vermek zorunda kaldık. Böyle programlar sayesinde müziğimizle, türkülerimizle halkımıza ulaşıyoruz, onlara moral vermeye çalışıyoruz. 35 yıldır türkülerimi okuyorum, okumaya da devam edeceğim. Bizim böyle zor bir dönemde kavga etmek yerine birleşmeye ihtiyacımız var. Ben yine türkülerimi halkımız için söylemeye devam edeceğim. Böyle haksız eleştiriler, ithamlar beni sanatımı yapmamdan alıkoyamaz."